Dünkü açıklamalar

Fatih ÖZATAY
Fatih ÖZATAY EKONOMİDE UFUK TURU [email protected]

 

Dün hem iki önemli veri açıklandı hem de Merkez Bankası (MB) Başkanı bazı açıklamalarda bulundu. MB’nin temmuz ve ağustos ayında faize ilişkin aldığı (almadığı) kararlar, MB’nin piyasalarda birkaç aydır yaşanan gerginliğin geçici olduğunu düşündüğü izlenimini veriyordu. Zira piyasadaki faiz yükselişine karşın, son iki Para Politikası Kurulu toplantısında ancak toplantıdan toplantıya değiştirilebilen ve dolayısıyla daha kalıcı olan politika faizi artırılmamıştı. Bunun yerine faiz koridorunun üst sınırı yukarıya çekilmişti.

MB, faiz koridorunun üst sınırını oluşturan gecelik faizden, koridor içinde yer alan haftalık politika faizinden ve devlet tahvili piyasasında ‘piyasa yapıcı’ olmayı kabul eden bankalara üst sınırın biraz altındaki bir faizden para satabiliyor. Ayrıca daha uzun vadelerde ihale açarak bir başka faizden de bankalara borç verebiliyor. Tüm bu faizlerin faiz koridorunun içinde kalması gerekiyor. Koridorun üst sınırının yukarıya çekilmesi, MB’nin istediği zaman (ek sıkılaştırma günleri) bu faizlerin daha yüksek olanlarından bankalara verdiği borcu artırarak o günkü piyasa faizini yükseltmesine olanak veriyor. Birkaç gün sonra da, isterse, ağırlıklı olarak daha düşük faizlerden borç verip piyasa faizini düşürebiliyor.

Bu politika, MB’nin vurguladığı gibi ‘esnek’ bir politika. Son aylarda uluslararası piyasalarda yaşanan gerginliklerin azımsanmayacak bir süre –mesela bir yıl- daha devam edeceğini düşünse, mevcut yüksek faiz ve yüksek kur düzeyinin bir alt sınır oluşturduğunu da düşünmüş olacak. Bu durumda kendi faizlerini de kalıcı olarak artırması gerekecek. Sadece koridorun üst sınırını değil, alt sınırını ve politika faizini de yükseltmesi gerekecek.

Oysa MB böyle yapmadı. Buradan edinilen izlenim, dolayısıyla, bu gerginliğin birkaç ay sonra ortadan kalkacağını ve faiz ile kurda aşağıya doğru bir gevşeme olacağını düşündüğü şeklindeydi. MB Başkanı, dünkü açıklamasında böyle düşündüklerini belirtti. Faizi sabit tutacaklarını söyledi (normal günlerde 6.75 ve biraz üzeri, ek sıkılaştırma günlerinde ise 7.75’e yakın). Yıl sonunda dolar kurunun 1.92’nin altına düşebileceğini vurguladı.

Bu ‘geçici-kalıcı’ olma sorunu üzerinde düşündüklerime daha önceleri yer verdim bu köşede. Bu sefer uluslararası piyasalardaki gerginliklerin uzun sürme olasılığı az değil. Bahsettiğim sürekli bir gerginlik değil. Ana eğilimin finansal gerginlik olduğu ama bu ana eğilim etrafında kimi zaman rahatlama kimi zaman artan bir huzursuzluk yaşanacak bir dönemden söz ediyorum uluslararası finansal piyasalarda. Türkiye açısından durum biraz daha karmaşık; çevremizde olan biten ve bizim dış politikamız yüzünden. Bu konuya yakında döneceğim; şimdilik geçiyorum.

Kısaca dün açıklanan ilk önemli veriden de söz edeyim. İlki ağustos ayına ait reel kesim güven endeksi (RGE) idi. Bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla yüzde 2.9 artış var. Tıpkı son iki ayda gözlendiği gibi. Ne yazık ki mevcut ortamda bunun özel yatırım harcamalarına ileride olumlu yansıması zor. İkinci önemli veri ise kapasite kullanım oranı (KKO) idi. Benzer bir gelişme de KKO’da var. Bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla ağustos ayında yüzde 1.6 oranında arttı. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Havuz problemi 01 Ağustos 2018
Elbette zor ama mümkün 20 Haziran 2018
Bazı basit gerçekler 06 Haziran 2018