Duble yolda duble tehlike
Türkiye’de son dönemde özellikle karayolu ulaşımında önemli mesafe katedildi. Hükümetin övündüğü en önemli icraatların başında inşa edilen duble yollar geliyor. Gerçekten de benim gibi çok seyahat eden biriyseniz yolların duble olmasının rahatını yaşıyorsunuz. Ya da başka bir deyişle yaşamanız gerekiyor. Lakin, söz konusu yollar sanki insanların hayatını kolaylaştırmak için yapılmamış da insanların hayatını kaybetmesi için tasarlanmış. Hakikaten de önemli bütçeler ayrılan ve önemli firmaların imzasını taşıyan bu yollar sanki terör örgütü tarafından mayınlanmış gibi araçlar ve sürücüler için tehlike taşıyor.
Hız limitlerinin de yükseltilmesi ile birlikte gaza bastığınız anda bir anda aracın stabilitesini bozan, yoldan çıkarabilecek kasisler, çukurlar ya da aracın yola tutunmasını neredeyse sıfırlayan bozuk satıhların üzerinden geçme riskiniz bulunuyor.
Aracın sağ tarafının aşağıda, solunun tepede kaldığı bir durum hele ki bir süratliyseniz gerçekten hayati risk taşıyor.
Bu arada yolların bozukluğunun yanı sıra yeni inşa edilen bölgelerde yine çok önemli bir tehlikeyi de yol çizgileri oluşturuyor. Eskiden tek gidiş olan yerler yanına açılan yeni şeritlerle duble haline gelebiliyor. Lakin, eski çizgiler yerinde kaldığı için sürücülerin kafası karışabiliyor.
Fakat tüm bunların yanında en büyük tehlikeyi ise inşaatların oluşturduğunu söyleyebilirim. Zaman zaman bu inşaatların yapıldığı bölgelerde trafik tek şeride dönüşüyor. Bu durumun özellikle yoğun olan saatlerde yarattığı trafiğe hiç değinmeyeceğim.
Ancak, vurgulamak istediğim tek şeride inen bölgelerdeki uyarı levhalarının yetersiz olduğu durumlar. Şöyle düşünün 100 küsur kilometre dümdüz gidiyorsunuz, yol birden tek şeride düşüyor ve yetersiz uyarılar yüzünden siz bir anda karşıdan gelen araçla burun buruna gelebiliyorsunuz.
Bir diğer tehlike yaratan durum da inşaatı biten bölgelerde unutulan ve geçmişte yararlı olabilecek uyarı levhalarından kaynaklanıyor. Siz olmayan bir inşaata alanına girmek için hızınızı bir anda olması gerekenin çok altına indiriyorsunuz. Fakat, önünüzde öyle bir inşaat olmadığı için gereksiz bir yavaşlama ile tüm trafiğin akışını tehlikeye atabiliyorsunuz.
Bir de işaretçi sorunu var ki o da tehlikenin bambaşka bir boyutunu oluşturuyor. Şöyle düşünün siz yine normal süratinizle giderken ki bu duble yollarda 110 kilometre düzeyinde oluyor genelde bir anda bir adama elindeki bayrakla sizi durdurmaya çalışıyor. Hele karşılıklı akan trafikte, hayatınız iki işaretçinin anlaşmasına kalmış oluyor. Avrupa’da bu işi basit bir sistem çözmüşler; seyyar trafik lambası. Kontrollü bir geçişin gerektiği durumlarda işi sağlama almak için çalışma yapılan bölgenin iki tarafına da belirli bir uzaklığa trafik lambaları koyuyorla. Güneş enerjisi ile çalışan bu lambalar, gerektiği durumlarda kontrollü geçişi sağlıyor.
Bu sayede bize özgü, “Hooop, tamam mı?” gibi ilkçağ iletişiminden doğabilecek kazaların da önüne geçilebiliyor.
Yazın yaşanan uzun yol manzaralarının arasında bir diğer rahatsızlık duyduğum konuda yol kenarında ya da üstünde yatan ölü hayvan görüntüleri.
Araçların çarpmaları nedeniyle yolların kenarında ya da bazen üstünde can veren bu hayvanların bir çoğu maalesef diğer araçlar tarafından da parçalanarak çok kötü bir görünüm oluşturuyor. Bu durumun kimin sorumluluğunda olduğunu bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey işim gereği dünyanın birçok bölgesinde araç kullandığım ve hiçbir yerde (Hindistan, Çin) hariç böyle manzaralara rastlamadığım.
Ne hikmetse biz de hiçbir şekilde buna bir önlem alınmadığı gibi, temizlik konusunda da belki yanılıyorum ama yine hiçbir çalışma yapılmıyor. Hiçbir derken bahsettiğim gibi yanılıyor olabilirim ama çalışmaların yetersiz olduğu da bir gerçek.
Yolların temizliğinin kimin sorumluluğunda olduğunu bilmiyorum. Tahminim otoyollar Karayolları Genel Müdürlüğü’ne bağlıdır, şehir geçişleri de duble yol olsa bile o bölgenin belediyelerinin sorumluluğundadır.
Acaba yerel otoriteler bu görüntüleri ortadan kaldıracak mobil ekipler kuramaz mı? Zira, bu görüntüler medeni olma iddiasındaki bir ülkeye kesinlikle yakışmıyor.