DTP ile küresel kriz!
"TÜSİAD Ankara Daimi Temsilciliği"nin varlığını dün derneğin basın bürosundan yapılan açıklama sayesinde öğrendim. Herhalde yeni bir yapılanmaydı.
Çünkü, benim bildiğim, bu kuruluşun yıllardır başkentte sadece bir temsilcisinin bulunduğuydu. Bir de temsilcilik ofisi ve belki yardımcı personel, hepsi bu!
Dernek yönetiminin bugün başkentte yapacağı bir dizi görüşmeyi ve heyette yer alacakları duyuran açıklamayı okurken "Ankara Daimi Temsilcisi…" unvanı dikkatimi çekti.
İtiraf etmeliyim, unvan bende adetâ yabancı bir devlet nezdinde akredite "diplomatik misyon" çağrışımı yarattı! Ankaralı bir gazeteci olarak bu yapılanmadan habersiz kaldığım için kendime kızdım!
Sonra, "Acaba hep böyleydi de ben mi atladım" kaygısıyla TÜSİAD'ın web sayfasındaki "temsilcilikler" kutusuna baktım: Ankara dahil AB-Brüksel, Washington DC, Paris ve Berlin temsilcilik, Pekin ise büro olarak veriliyordu. "Daimi" sıfatı hiçbirinde yoktu.
Şayet unutulmadıysa, web sayfasına yansıtılmadığına göre Ankara temsilciliğinde yapılan statü değişikliği yeniydi. Ve, böyle bir değişikliği "büyük patronlar kulübünün" Ankara'da özellikle devlet ve hükümet nezdindeki temsil misyonuna eskiye göre farklı bir anlam ve önem yüklediği şeklinde yorumlamak yanlış olmazdı.
Gündemin örtüsü
Basın bürosunun duyuruna göre TÜSİAD heyeti bugün Ankara'da sırasıyla Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, Demokrat Türkiye Partisi Genel Başkanı Ahmet Türk, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ile görüşecek.
TÜSİAD yönetimi yıllardır Ankara'yı yılda en az iki kez ziyaret eder. Yüksek İstişare Konseyi toplantılarını katarsanız, sayı artar. Şu veya bu hükümet, işbaşında hangi siyasi iktidar bulunursa bulunsun bu ziyaretlerin gündemi de formatı da genellikle birbirine benzer.
Nitekim bu ziyaretin formatı da üç bakan ile Merkez Bankası Başkanı dikkate alındığında öncekilerden farksız görünüyor. Farklı olan, şayet sıralama değişmeyecekse, DTP Genel Başkanı'nın programa sondan ikinci isim olarak dahil edilmesi.
Gerçi son günlerin siyaset ve medya gündemine bakıldığında TÜSİAD-DTP kurumsal görüşmesi sürpriz değil! En azından bir haftadan fazla zamandır "altyapısı" karşılıklı olarak hazırlanmış ve bugün için randevulaşılmış bir ziyaret bu…
İlginç olansa bu görüşmenin rutin bakan ziyaretleriyle "örtülme" gayreti. Yani, TÜSİAD heyeti Ankara'ya bazı bakanlarla görüşmek için geliyor da, DTP'yi de aradan çıkarmak istiyor, gibi bir izlenim yaratılmak istenmesi.
Çekiniliyorsa, neden?
Nitekim bu izlenimi yaratma gayreti, kamuoyuna yapılan duyuruda da görülüyor. Görüşmelerde "ekonomik ve sosyal gündeme ilişkin konuların ele alınacağı" belirtiliyor. Kimlerle? Üç bakan ve Merkez Bankası Başkanı ile. Buraya kadar tamam; elbette gündem ekonomik ve sosyal konuları kapsar.
Fakat, DTP Genel Başkanı ile de "ekonomik ve sosyal gündemi ele alacağız" demek gerçeği zorlamak olur. Bugün DTP ile konuşulabilecek tek gerçek gündemin genel ekonomik ve sosyal sorunlar değil, Türkiye'nin girdiği zorlu virajı daha da keskinleştiren "Kürt sorunu" olduğunu herkes biliyor. Bütün bunlar ve TÜSİAD'ın da bu meseleye müdahil olma isteği ortadayken sergilenen çekingenliği kamuoyuna anlatmak kolay değil.
Hele hele kulislere ve bazı gazete haberlerine yansıdığı kadarıyla kimi dernek yetkililerinin "TÜSİAD yıllardır teamül gereği Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerle bir araya gelir. Bu ziyarete (DTP kastediliyor) farklı bir anlam yüklemek yanlış olur. Ahmet Türk ile Türkiye ekonomisini, küresel krizi ve bölgesel kalkınmayı konuşacağız" demelerini anlamak hiç mümkün değil.
Evet, mesele son derece hassas ve bir iş derneğinin çapını da, işlevini de çok çok aşıyor. Tamam da, o zaman ya işin içine girmeyeceksin ya da girersen açık ve net duracaksın ki kamuoyu neyin ne olduğunu ve meselenin çözümüne dernek katkısını ne olabileceğini anlayabilsin! Merakla bekliyoruz!