DRUPA'da çevresine bakanlar
BUZDAĞININ DİBİ / Rüştü Bozkurt [email protected] Gelişmiş ülkeler örgütleme becerilerini paraya dönüştürüyor. Seksenli yılların başlarında Beyti Çemen ile Hannover Fuarı'nda yaptığımız gezide öğrendiklerimi, büyük zihinsel tatmini hiç unutamam. Daha sonra dört yılda bir yapılan Düsseldorf'ta DRUPA Fuarları'nda gittim. Fuarlar denince aklıma ortaokul kitaplarında öğrencilere okuttuğumuz "Görmek ve bakmak" başlıklı makaleyi anımsarım. Görmenin bilinçdışı, bakmanın ise bilinçli bir eylem olduğunu anlatırdı o güzel yazı. Daha sonra "çağdaş insan" üstüne sayısız yazılar kaleme aldım. Çağdaş insanın modernlik peşinde olduğunu biliyorum. Modernlik kavramı da iki bileşenden oluşuyor: Birincisi, aklımızı kimseye emanet etmediğimiz özgür düşünceye, ikincisi de olanak ve kısıtlarla, fırsat ve tehlikeler arasında denge kurma anlamına gelen "akılcılığa." Çağdaş insanın ikinci özelliği "yalıtımcı" değil "paylaşımcı" olması. Bildiğini paylaşma, gerçek özgüvene dayalı bir davranış biçimi. Kendini aşabilme başarısını göstermeden de çağdaş insan olunamıyor. Bir insanın kendini aşabilmesi için, ilke sahibi olması, aşırı ve noksan değerlendirmeden kaçınması şart. Özgür düşünce çağdaş insanı araştırmaya, sorgulamaya, varsayımları gözden geçirmeye, yeni varsayımlar üreterek yeni zihni modeller oluşturmaya götürür. Çağdaş insanın bu özelliği, onu değişmelerin yarattığı yeni eğilimlere uymaya taşır. Çağdaş insan hem fiziki anlamda, hem de zihinsel olarak sürekli yolculuk eder; keşfeder, kendi sınırlarına ulaşır, çeperlerini zorlar; geçmişin esiri olmaz, geleceğin düşlerine takılır. Gözlemleri çeşitlendirelim DRUPA'da olup bitenleri anlamak için çağdaş bir girişimci özellikleri taşıdığına inandığım Şerafettin Dinçer'i yakaladım. Boğaziçi'nde Vaniköy'de serin esintilere kendimizi kaptırıp uzun uzun ambalj sektöründe gelişmeleri tartıştık. Önce "dijital uygulamaların meydana okuması sürüyor" saptaması üzerinde anlaştık. DRUPA'da dijital uygulamaların hızla geliştiği bir kez daha kanıtlanmış. İkinci eğilim teknoloji donanımlarda değişmelerin hız kesmemesi. Paul Virillo'nun dediği gibi, "Vakit nakitse, hız da iktidardır." Üretim, iktidar ve deneyim üçlüsünün çözülme ve yeniden örülme süreci bütün hızıyla devam ediyor. Bir başka eğilim, makine-donanımda işlevler insandan uzaklaşıyor; otomasyon uygulamaları devam ediyor. Jenerik emeğin saf dışı kalması, programlanmış emeğin öneminin arması ambalaj fuarında da gözlenen çok belirgin eğilimlerden bir diğeri. Hindistan ucuz ve kaliteli makine üretiminde atak yaparken; özellikle Batılı bazı ülkelerin Çin'de beklediğini bulamadığı anlaşılıyor; Çin'e gidiş yerine, kendi içlerine dönüp ileri teknoloji uygulamalara ağırlık verme eğilimi güç kazanmış. Kağıt kullanımı hızla azalıyor. Bu süreç iki eksende ilerliyor. Birincisi, malzeme işlevlerinden ödün vermeksizin gramajlar azalıyor. Gramajların azalması üretim girdilerinde tasarruf yarattığı gibi, özellikle "geri dönüş" maliyetlerini de minimize ediyor. Sektörde konsolidasyon sürüyor. Firmalar arasında birleşmeler ve işbirliklerinin bir ara hız kaybetmesinden sonra, şimdi yeniden hız kazandığı gözleniyor. Türkiye'den girişimcilerin fuarlara olan ilgisinde artış var. Ama bilinçli bir fuar incelemesi, inceleme sonuçlarının iş alanına yansıtılması konusunda eksiklikler var; onların hızla aşılması gerekiyor. Bakmasını bilen bir girişimciden öğrendiklerimiz bunlar. Başka gözlemleri olanlar yazarsa, onları da kamuoyu ile paylaşırız. DRUPA'da bakmasını bilenlerin birikiminden yararlanmak isteriz.