Drone konuştu...
İstanbul Atatürk Havalimanı’na yakın bir yerden yönetilen bir drone, bir THY uçağının yanından geçti mi? Bir THY pilotu “Sağa dönüşten önce yanımızdan bir adet drone geçti,” dedi mi? Daha yakın zamanlarda, yine aynı havaalanı civarında bir kişi, drone kullanarak 12 dakikalık bir video çekmiş ve bunu YouTube’a koymuştu. Bu kişi hakkında, “trafik güvenliğini tehlikeye sokmak” suçlamasıyla 1-6 yıl hapis talebiyle dava açıldı. Benzer bir dava İngiltere’de açılıyor. Ama oradaki sanık, havaalanında değil, parlamento binası üzerinde drone uçurmuş. Gerekçe: Sivil Havacılık’tan izin almadı.
YouTube’da “Atatürk Havalimanı+ drone” diye aradığınızda ekrana çeşitli videolar geliyor. Gelişigüzel drone uçurmanın tehlikesini gösteren bir tanesinde, Sultanahmet Camisi’nin minaresine çarpış anını görüyoruz. Minare ve drone, olayı “yaralanmadan” atlatıyor ama bu, durumun ciddiyetini azaltmıyor. Videolar arasında İstanbul’la ilgili çeşitli drone çekimleri de var. Seyretmesi hoş, ama konunun güvenlik boyutu büyük.
İstanbul’a doğru alçalan uçaklara, varoşlardan pilotların gözüne lazer tutulan bir kültürde, ithal malı bir oyuncağın sorumsuzca gelişigüzel kullanılması doğal. Çünkü bunların nerede nasıl kullanılacağına dair bir yönetmelik ve yaptırım bizde ufukta yok.
ABD’de bile bir drone Beyaz Saray bahçesine düştükten sonra konunun yaşamsal bir güvenlik açığı olduğu “aniden” dünyanın dikkatini çekti. O drone’un Çinli yapımcısı (en çok satan drone üreticisi) DJI şirketi, “Obama ailesinden özür dilemek istediğini” açıkladı. Ama başka bir somut adım attı: DJI, drone’larının yazılımını değiştirecek. Washington şehir merkezi, yazılımda tanımlanacak ve drone bu alana giremeyecek. DJI bu konuda tecrübeli: Başkent Beycing’in Tienanmen Meydanı üzerinde ve Çin havaalanları civarında drone’ları zaten uçamıyor… İkinci bir adım daha atacak: Drone’ları ABD’de havaalanları hava sahasının 10 bin feet altında uçamayacak. Üçüncü adım: DJI yapımı drone’lar, ABD sınırlarının dışında (yabancı ülkelerde) uçamayacak. Böylece, örneğin sınıraşan uyuşturucu kaçakçılığında DJI kullanılamayacak. Meksika-ABD sınırında bir DJI drone’u düşünce, uyuşturucu yüklü olduğu anlaşılmıştı.
Amerikan Federal Havacılık Dairesi, zaten havaalanları civarında drone uçuşunu sıfırdan yasaklamıştı. Ama drone’ların, ülkenin geri kalanında uçuşları için henüz kararını açıklamadı.
Türkiye’de ne olacak? AVM’lerde bile, insanların başının hemen üzerinde drone uçurmayı marifet sananlar (evet, gerçekten marifet, ama tehlikeli) var. Sivil Havacılık GM, havadan video çekimi için uçuş izni alınması gerektiğini valiliklere bildirdi. İzin almadan zevk için uçuranlar bir kazaya yol açarsa ne olacak? Sorumlu nasıl saptanacak? Yaptırımı var mı?
Bir yandan bu işe hukuki çözüm aranırken, öte yandan teknoloji, hukuku beklemeden koşmaya devam ediyor: Drone’ların, tıpkı uçaklar gibi, gökteki yerini, rotasını “sesli” olarak iletmesini sağlayacak bir sistemi Avustralya’da Royal Melbourne Institute of Technology (RMIT) geliştirdi: Konuşan drone yaptı!
Drone, pilot gibi konuşmayacak. Soru sorulduğunda cevap verecek. Böylece, nereden geliyor nereye gidiyor kayda geçecek. Avustralya gibi bir kıta ülkede, ıssız ve kuş uçmaz kervan geçmez bir sürü yer var. Ama buraları turizme açık. Bir şehirden binlerce kilometre uzakta bir yere ilaç, ilk yardım malzemesi, gerekli teçhizatın ulaştırılmasında, havadan fotoğraf, film çekiminde drone’lar olmazsa olmaz. Oralar için drone, eğlence ve boş vakit geçirme aracı değil, bir ihtiyaç. Avustralya, kaçınılmaz yenilikçiliğin H yarattığı bir ihtiyaca çare bulmuş.