Draghi "verinin gerektirdiği olacak" dedi

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

 

Bir süredir yorumlara Avrupa hakim. Sanırım Avrupa referansı vermeden su bile içmek mümkün değil. Bu özellikle ekonomi konularında böyle.
Ekonomi konuları ön plana çıkınca  politikacılar ve ekonominin kurmayları da görünür hale geliyor.  Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi bu sıralarda bu insanların en popüler olanı.
Avrupa'da verilerin gösterdiği durum  ile politikacıların yapmak istedikleri  düzenlemeler arasında bir uyumsuzluk var. Draghi bu uyumsuzluğun çözümüne ilişkin inisiyatif  kullandığı için bu hafta öne çıkan ekonomi kurmayı oldu.
 Avrupa'da Draghi esintisi eserken içeride önemli sayılabilecek bir hareket olmadı. Merkez Bankası enflasyon raporunu açıkladı. Para politikasını değiştirmeyi gerektirecek  önemli bir neden olmadığı söyleniyor. Haziran ayı dış ticaret verileri açıklandı.  Öngörüleri değiştirmeyi gerektirecek yeni bir durum  gözlenmiyor.  Gelecek üç aya ilişkin beklentilerle ilgili veriler açıklandı. Aktörler önümüzdeki üç ayı hala riskli görüyorlar. Burada da önemli bir yenilik yok sayılır.
                                                 *                        *                         *
Yeni veriler yeni bir şey söylemiyor anlayacağınız.  Üstelik bunların temel özellikleri  yıl başından bu yana açıklanan  istatistik verilerde gözlenen eğilimlerle de uyumlu. Bu tür iki eğilim olduğunu düşünüyorum.  Aynı değişkenin farklı tarihler  için açıklanan verilerinde  kararsızlık izlenimi veren bir oynaklık  olması bunlardan birisi. Farklı değişkenlere ilişkin verilerin ima ettiği hareket desenleri arasında gözlenen uyumsuzluk  da söz konusu özelliklerin ikincisi. 
Verilerin sergilediği bu özelliklerin  Türkiye ekonomisinde makroekonomik eğilimlerin henüz kararlanıp, yerleşmediğine, aralarında bir uyum tesis edilmediğine işaret ettiğini düşünüyorum. Yani henüz stabil bir durumdan uzağız.
Yeni açıklanan verilerde de bu özellikleri görmek mümkün.   Örneğin, Haziran ayı dış ticaret verileri  dış ticaret eğilimlerinde kararsızlığa işaret ediyor. Bir önceki yılın aynı ayına kıyasla ihracat yüzde 16.9 artarken ithalat yüzde 5.4 azalmış. Hatırlarsanız Mayıs ayı verileri sanki ithalatta bir hızlanma olduğu izlenimini vermişti. Yorumcular da hemen bunun üstüne atlamış ve ithalattaki hızlanmanın büyümenin de hızlandığına işaret ettiğini söylemişlerdi. Haziran ayında ithalatta daralma olduğunu gösteren veri ithalatta henüz kararlı bir eğilimin egemen olmadığını gösteriyor.
Gelecek üç aya ilişkin beklenti istatistikleri pek parlak değil. Üçüncü çeyreğin olası  büyüme performansı açısından iyi bir haber sayılmaz bu. Öte yandan, hammadde ithalatının  hızlandığı bulgusu da var. Bu da önümüzdeki dönemde büyümenin hızlanabileceğini ima ediyor. Bir veri büyüme hareketinin pek de parlak olmayacağını söylerken bir başka veri tersine büyüme temposunun yükseleceğini  söylüyor anlayacağınız. Bu da verilerin ima ettiği eğilimler arasındaki uyumsuzluğun yeni bir örneği sayılır.   
                                                  *                   *                   *
Aslında şanslı sayılırız. Bizde henüz sadece verilerle eğilimler  arasında uyumsuzluk izleri var.  Avrupa ise uyumsuzluğun  her  çeşit örneğini vererek yol alıyor.  Bunların en vahimi ise verilerin söylediği ile politikacıların kararları arasındaki uyumsuzluk.  Geçen  hafta Draghi'yi sahnenin önüne taşıyan da böyle bir uyumsuzluk.

Son sıralarda İspanya ve İtalya'da borçlanma faizlerinin hızla yükselmesi bu ülkelerin borçlanma piyasasından düşmekte olduklarını ima ediyordu. Borçlanamamak borç zincirinin kopması, finans alanının çökmesi, krize sürüklenme  anlamına geliyor. Bu koşullarda söz konusu ülkelerin  piyasa dışından fonlanmaları, yani bunlara doğrudan fon temini  gerekiyor.
 Son veriler fon akışının sağlanmasının  en acil ve önemli sorun olduğunu gösteriyor. Politika yapıcıları ise tam aksi yöne bakıyor ve politika tasarımını buna göre yapıyor. Avrupalı siyasetçiler bu ülkelerde  sonuçta borçlanma ihtiyacını düşüreceği düşünülen kemer sıkma politikalarının  uygulanmasını istiyor,  fon akışını bu tür program uygulama koşuluna bağlamaya çalışıyorlar.
Draghi'nin  bu uyumsuzluğun getireceği felaketi sezerek inisiyatif  kullandığını  ve gereken fon akışının Merkez Bankası tarafından karşılanacağını ilan ederek verilerle politika kararları arasında gerekli uyumu sağladığını düşünüyorum.  Draghi bir hamleyle politikacının söylediği değil verilerin gereği yapılacak dedi. Önemli bir adım olduğu kanısındayım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018