DPT'nin açıklaması
DPT Bölgesel Gelişme ve Uyum Genel Müdürlüğü, 12 Ağustos'ta bu sütunda yayımlanan "Kalkınma ajansları ne işe yarar?" başlıklı yazımla ilgili bir açıklama gönderdi. (18 Ağustos). Yayın ve Temsil Dairesi Başkanı Hüseyin Avni Metin'in imzasını taşıyan açıklama kamuoyunda başlangıçtan beri tartışılan bu yapılanmaya DPT'nin bakışını yansıtıyor. Ben de, temel gazetecilik ilkesine sadık kalarak, talep etmemelerine rağmen, DÜNYA okurlarına yansıtıyorum ki objektif bir değerlendirme yapabilsinler. Açıklama şöyle:
"Sayın Erten, konuya duyduğunuz ilgi ve yazınız için teşekkür ederiz. Yazınızda değindiğiniz birkaç husus hakkında sizinle paylaşmak istediğimiz noktalar var. Yazınızda Adana Valisi Sn. Atış ve Adana Sanayi Odası Başkanı Sn. Ümit Özgümüş'ün olumsuz değerlendirmelerine yer vermişsiniz. Sn. Vali'nin düşünceleri, şahsi görüşleri olup ajansların amaç, kuruluş, ve işleyişlerini hükümetin resmi öncelikleri ve politikaları belirler. Sn. Özgümüş'ün eleştirilerinin nesnellik düzeyi ve ajansların tümünü kapsayan analitik bir muhteva taşıyıp taşımadığı tartışmalıdır.
"Ajanslar hakkında yukarıda bahsedilenlerden daha olumsuz düşünceye sahip kesimler de mevcuttur. Bununla beraber ajansların potansiyeline inanan, yapıcı eleştirilerde bulunan, destek veren tarafların daha fazla olduğunu memnuniyetle müşahede ediyoruz. Bu kesimlerin görüşlerine de yer verilmesi, kamuoyunun daha dengeli ve gerçekçi bir değerlendirme yapmasına imkan verebilirdi. Ajanslar konusunda mutlak olumsuz ve mutlak olumlu yargılardan kaçınmak gerektiğine inanıyoruz.
Yazınızdaki özgül bir kısım eleştiriye ilişkin görüşlerimiz şunlardır:
1) "Ajanslar devletten gelen 20 milyon lirayı dağıtan kurumlar olmamalıdır.": Ajansların sadece bir kaynak dağıtım kurumu olmadığı; yönetişim ilkesinin hayat bulması, demokrasinin gelişmesi yönünde ciddi katkı potansiyeli taşıdığı ortadadır. Zira bölgesel kalkınma çok boyutlu ve ciddi bir sorunsaldır. Bu sorunun başarıyla çözümü, toplumun tüm kesimlerine dengeli yaklaşan ve bu kesimlerin tamamının katkısına azami derecede ihtiyaç duyan bir özellik arz eder. Ajansların organizasyonu, karar mekanizmaları, katılımcılığı öne çıkaran yapısı bunu desteklemektedir. 5449 sayılı kanunun, zatıâlinizin deyimiyle, "içi" ve "özü" bunu amirdir.
2) "AB'nin istem ve baskısıyla Türkiye'nin 26 istatistik bölgesine ayrılması…": İstatistiki bölge sınıflamasının oluşturulması, AB üyeliği için Türkiye'nin kendi ulusal programında öngördüğü bir eylem idi. Halihazırda AB uyum politikası ve uygulamasında, üye ülkeler için NUTS olarak adlandırılan bu bölgeler esastır. Topluluk fonlarında yekun oluşturan ve üyelik durumunda Türkiye'nin ciddi yarar sağlayacağı öngörülen yapısal fonların kullanımı da bu düzeyde gerçekleşmektedir.
3) "Özerk bölge kalkınma idarelerinin altyapısının oluşturulduğu…": Bu konuda bahsettiğiniz eleştiriler sadece eleştiri düzeyinde kalmamıştır. Konu Anayasa Mahkemesi'ne de taşınmıştır. Yazınızda bu konuya değinmemişsiniz. Oysa Türkiye'de ne kamu kuruluşlarının bölge yapılanmaları, ne de bölge düzeyinde oluşturulan kamu kuruluşları Anayasaya aykırıdır. Nitekim Anayasa Mahkemesi'nin 23/02/2008 tarih ve 26796 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan E.2006/61, K.2007/91 sayı ve 30/11/2007 tarihli kararıyla kalkınma ajansları Anayasa'da çerçevesi çizilen Türk idare sistemine aykırı bulunmamıştır.
4) Sn. Özgümüş'ten alıntı ile- "Şu anda Ankara'dan gönderilen bir avanta var. Bu avanta sağa sola dağıtılıyor."… "Çok doğru…": Kamu kaynağını "avanta" olarak nitelemek, mevzuat ile belirlenmiş, sadece yasal/kurumsal değil kamuoyu denetimine de tabi olan kaynak kullanım esaslarını "avanta dağıtmak" olarak adlandırmak iddia sahibinin konuyu algılama düzeyini açıkça ortaya koymaktadır. Zatıalinizin bunu "Çok doğru" bulmasına karşı ise bir değerlendirmemiz olamaz.
Diğer yandan, Türkiye'nin kalkınma deneyimi, kalkınma çabalarının yerel düzeyde yönetilen kaynaklarla desteklenmesi ihtiyacını açıkça ortaya çıkarmıştır. Halihazırda söz konusu kaynaklar mütevazı miktarda olmasına rağmen gelecekte merkezden ve yerelden sağlanan katkılarla daha da artacaktır. Bölgesel ve yerel kalkınmada temel işlev görecek olan kalkınma ajansları da kazanacakları deneyim ile merkezden aktarılacak kaynakların kullanımında daha aktif rol oynayacaktır.
Ajanslar yerel dinamiklerin kullanılması ve yerel potansiyelin gerçekleşmesinin; retorikten eyleme dönüşmesinin somut kurumsal araçlarıdır. Yazınızda belirttiğiniz stratejik bakış açısı önemlidir: "bu yapılanmanın ülke ekonomisinin yönetiminde kaynakların kullanımında, ekonomi politik hedeflerin parametrelerin belirlenmesinde ne gibi sonuçlara yol açacağını yaşayarak öğreneceğiz."
Türkiye'nin kalkınma çabalarında ihtiyacı uzun süredir hissedilen kalkınma ajanslarının kuruluş aşamasını başarıyla tamamlaması ve etkili olması kamu yararı doğuracaktır. Kuruluş aşaması ise imaj ve algının önem taşıdığı kritik bir dönemdir. Özellikle bu dönemde yorum ve dengeli değerlendirmeleriniz bahsettiğimiz potansiyelin gerçekleşmesinde ve ajansların yol açacağı sonuçlarda işlevsel olacaktır. Saygılarımızla."
NOT: DPT'nin açıklamasına teşekkür ederken, sadece, Danıştay'ın geçen hafta "Kalkınma Ajanslarının Çalışma Usul ve Esasları"nı düzenleyen 35 maddeli yönetmeliğin 17 maddesini iptal ettiğini belirtmekle yetineceğim.