DPT

Gündem toplantısında arkadaşımız Naki Bakır'ın "Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) yeniden yapılandırılması…" ile ilgili haberini tartışırken, kendi içimizde "merkezden mi, yoksa yerinden mi yönetim?" sarmalında ayrı bir tartışma yaşadık.

* * *

Yönetebilmek için gereken özellikler ile yönetimi devralmak için gereken özellikler arasında çok fark vardır.

Bu tespit özelde de, tüzelde de geçerlidir.

En iyi Ömer Hayyam özetlemiştir bu meseleyi vezir olmayı ret ettiğinde: "İşleri iyi yönetmek için kendini ve işlerini unutup, sadece halkına bakacaksın; iktidara gelmek içinse…"

* * *

Bu ezber, bugüne kadar genelde bozulmamış.

Özelde ya da tüzelde sözkonusu ezberi bozup, başaranların önceliği ise şu olmuş:

Alanda güçlü olunmalı.

Alandaki yöneticin en ince ayrıntıya kadar tüm potansiyele, sorunlara, çözümlere hâkim olmalı.

Bu hâkimiyet ve bilgi birikimi ile genel politikanın parçası olmalı, parçaların birleştirilmesinde rol almalı.

Parçaları toplayıp birleştirecek tepe yöneticiler ise alanda çalışmış olmalı.

Alanı bilmeli…

Alanda başarmış olmalı…

Sopası olduğu için değil; "Olmaz!" denilen işlerin yapılabileceğini kanıtladığı için sayılan, güvenilen, özenilen ve en önemlisi dinlenilen olmalı…

* * *

Abdüllatif Şener döneminde başlatılan Kalkınma Ajansları modeli, DPT'de ki ezberi bozacak bir modeldi aslında.

Ajanslar bölgelerinin potansiyelini dikkate alacaktı.

Her kentte, bölgeyi iyi bilenler tarafından potansiyel ve kapasite analizleri yapılacaktı.

Merkezi yönetim bu bilgiler ışığında Muş'ta tarımsal, İstanbul'da çevresel, Bitlis'te hayvansal, Mardin'de turizm potansiyelini harekete geçirecekti örneğin.

* * *

Eli sopalılar, ağır bastı.

Olmadı.

* * *

DPT tekrardan yapılanmaya gidiyor.

Geç kalmakla birlikte iyi ediyor.

Yıllar sonra, "Bundan önce Muş'ta OSB için kaynak ayırmışız.

Trilyonlarca lira para harcamışız.

Ama kimse gidip oraya yatırım yapmamış.

Yatırımının yüzde 100'ünü de finanse etsen, kimse gidip sanayi yatırımı yapmaz ama biz oraya OSB yapmışız.

Muş'ta su ve tarım potansiyeli var ama biz bunu görmeyip, sanayi için zorlamışız.

Bu bir örnek ve birçok kentte aynı yanlışı tekrarlamış, kaynakları israf etmişiz." itirafında bulunma zorunluluğunda olmayan bir yapı kurulacak mı? Allah biliyor!