Dövizdeki dalgalanmalar uzlaşmazlıkları derinleştiriyor!
Türk Lirasının değerinde yaşanmakta olan ve giderek büyüme eğilimi sergileyen dalgalanmalar, beklentileri ve ekonomik görünümü olumsuzlaştırıyor. Bu durum her kesimi geriyor; Ekonomi yönetimi, farklı algı ve beklenti taşıyan kesimler arasında orta yolu bulmakta zorlanıyor. Faiz tartışmalarının seyri, çok sancılı bir düzen değişikliğine yönelmeye başlandığı endişelerini besliyor; büyüyen güven bunalımı, oluşan kısır döngünün en etken parçası haline geliyor. Gelişen ekonomiler arasındaki olumsuz ayrışmamız hızlanıyor; akıl ve sağduyunun etkisi azaldıkça panik eğilimler güçleniyor. Geride bıraktığımız haftanın son işgününde döviz piyasalarımızda yaşananlar, hemen yukarıda özetlemeye çalıştığımız algıları resmeden ve nutuk tutulmasına yol açan türdendi. Derinlik azalırken fiyat oynaklığı oluşan panik nedeniyle aşırılık sınırlarını zorladı; dolar kurunun dip ve tepe arasındaki genişliği yüzde 5,5 düzeyini aştı. Diğer gelişenlerde benzer bir durum yaşanmadı. Küresel koşullar ve ekonomik sorunlardan çok, iç siyaset cephesinde yaşanan gelişmeler ve çelişkili söylemler sonuç üzerinde belirleyici oldu.
Başbakan ve ekonomi yönetimi yaşanan olumsuzlukları küresel koşullar ile ilişkilendirerek gerginliği azaltmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanı ise faiz söylemleri ve ekonomik çağrıları ile ayrı telden çalıyor; yalnız bırakılmaktan şikayet ederek bir anlamda Hükümeti ve iş dünyasının bazı kesimlerini eleştiriyor. Olumsuz ayrışma sürecimizi, bu durumdan bağımsız bir şekilde açıklamak pek mümkün olamıyor. Ekonomik konulardaki radikal türden uzlaşmazlıkların, Siyasi İrade bünyesinde bile kök salmış olduğu ve riskten kaçınma eğilimini güçlendirdiği dikkat çekiyor. Cuma günü piyasa açılışında dolar kuru 3,49 seviyesinin biraz altında işlem görüyordu; bir önceki gün kırdığı yeni rekorlar nedeniyle yorgundu, küresel eğilimlerin de katkısı ile sakinleşmiş izlenimi veriyordu. Dikkatler ABD İstihdam verilerine odaklanmıştı ve fiyat oynaklıkları zayıflamıştı. Cumhurbaşkanı’nın, Otomotiv Dağıtımcılarının Toplantısında yaptığı konuşma ve ön plana çıkardığı söylemler bu havayı farklılaştırdı. Piyasalar bu durumu görmezden gelmeye çalıştı ise de başarılı olamadı; döviz talebindeki uyanışı geriletemedi ve kurlar yükselmeye başladı. Durumu kontrol altına almak üzere akşama Ekonomik Koordinasyon Toplantısı yapılacağı açıklandı; fakat bu da yetmedi ve panik eğilimlerin sahne alması önlenemedi. Dolar kuru 3,59 seviyesini aştı ve devamında devreye sokulan kurumsal satışlar ile geriletilebildi.
Ekonomik Koordinasyon Kurulu, piyasaların kapanması sonrasında toplandı; karar tasarımlarının önümüzdeki hafta içinde açıklanacağını belirtmekle yetindiler. Cumartesi günü bir alışveriş merkezinin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı ise, bir önceki gün dile getirdiği söylem ve çağrılarını detaylandırarak sözlerinin arkasında durduğu yönünde net görünüm sergiledi. Bu gelişmeler kafaları iyice karıştırdı ve gerginliğin nasıl azalabileceği konusundaki soruların yanıtsız kalmasına sebep oldu. Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemine ilişkin gelişmeler, oluşan ekonomik belirsizliğin ve düzene ilişkin endişelerin gölgesinde kalmaktan kurtulamadı.
Pek konuşulmayan ve tartışılmayan bazı gelişmelerin, gerginliğin artmasına ve döviz kurlarında olumsuz dalgalanmalara sebep olabildiğini ve devamında uzlaşmazlıkların derinleşebildiğini yaşayarak öğrenmek durumunda kalıyoruz. Büyümeyi desteklemek adına faizler ve kredi genişlemesi konusundaki zorlamalar, geri tepebiliyor. Örneğin para otoritesinin olumsuzlukları sınırlama amaçlı faiz yükseltimi, Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumunun ticari kredilerde karşılık oranlarını düşürmesi ile dengelenemiyor; döviz kurları üzerindeki olumsuz baskıları güçlendirebiliyor ve olumsuz etki tepki zincirini besleyerek gelişmelerin kontrolden çıkmasına neden olabiliyor.
Azalan güveni geri döndürmek ve siyasi hedefler konusunda ısrarlı olmak yönündeki çabalar, çelişerek birbirlerini sabote edebiliyor; orta yolu bulmak ve önceliklerde uzlaşmak kolay olmuyor. Dolar faizlerine, yeni ABD Başkanı’nın tercihlerine veya İtalyan Referandumundan çıkabilecek sonuca olan hassasiyetler kaçınılmaz olarak azalıyor; kendi yarattığımız sorunlar çok rahatsız edici boyutlara yükselebiliyor. Böyle zamanlarda öngörü ufku hızla daralıyor, belirsizlik ve kırılganlık algılarındaki artışın yarattığı kısır döngü hepimizi esir alabiliyor!