Dövizde sert rüzgarlar estirmeyi "başardık", özel sektörün key

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Önce birkaç rakam aktaralım. Özel sektörün dış borcu mart ayı itibariyle 292 milyar dolara ulaştı. 300 milyar dolara doğru bir gidiş var. 

Bu borcun yaklaşık 89 milyar doları kısa vadeli, 203 milyar doları uzun vadeli. 

Borç, ilk üç ayda 1 milyar doları kısa, 7.5 milyar doları uzun vadelilerden kaynaklanmak üzere 8.5 milyar dolar arttı.

292 milyar dolarlık borcun 255 milyar doları yurtdışından sağlanan kredilerden oluşuyor. Bu kredilerde ilk çeyrekte 5.3 milyar dolar artış oldu. Aynı dönemde, kısa vadeli olmak üzere yurtiçinde oluşan yükümlülüklerde ise 3.2 milyar dolarlık artış kaydedildi.

Dolar geçen yıl diğer paralara karşı çok değer kazanmış ve bu yüzden kur etkisi dış borcun olduğundan daha büyük görünmesine yol açmıştı. Bu yıl ise tam tersi bir gelişme var. 

Yurtdışından sağlanan uzun vadeli kredilerde üç ayda ortaya çıkan 7.5 milyar dolarlık artışın 2.9 milyarı, doların diğer paralar karşısında değer kaybetmesinden kaynaklanan kur farkından oluşuyor. Yani gerçek artış daha düşük.

Parite değişimi kısa vadeli dış borçta çok daha düşük bir etki yaptı. Aslında parite değişimin kısa vadeli dış borca etkisi yalnızca yurtdışından sağlanan diğer krediler için ölçülüyor ya da açıklanıyor ve bu etki de ilk çeyrekte borcu düşürücü yönde olmak üzere yalnızca 295 milyon dolar düzeyinde hesaplandı.

Açık pozisyon rekor düzeyde 

Özel sektörün dış borcundan söz edildiğinde gündeme hep "Borç var ama alacak da var, bu da dikkate alınmalı" görüşü getirilir. Doğru, toplamda özel sektörün döviz borcu yanında alacağı da var elbette.

Elimizde iki veri seti bulunuyor. Birisi özel sektörün toplam dış borcu. Diğeri ise finans kesimi dışındaki, yani banka ve diğer finans kuruluşları dışındaki reel sektör kuruluşlarının döviz varlık ve yükümlülükleri. Varlıkla yükümlülük farkı da bu kuruluşların net anlamda döviz borcu taşıdıklarını mı, yoksa alacaklı olduklarını mı ortaya koyuyor.

Bu veri setinde son rakam şubat sonundaki durumu gösteriyor. Şubat sonu itibariyle reel sektör kuruluşlarının 106.7 milyar dolarlık döviz varlığı var. Ama bu kuruluşların aynı tarihteki döviz yükümlülüğü 293.8 milyar dolar. Buna göre, reel sektörün döviz pozisyonu açığı ya da döviz açığı şubat ayı itibariyle 187.1 milyar dolar düzeyinde. 

İlk çeyrekte 3.8 milyar dolar artarak 187.1 milyar dolara ulaşan açık pozisyon, böylece şimdiye kadarki en yüksek düzeye de çıkmış oldu.

Açık pozisyon bu düzeye nereden mi geldi... Yıl sonları itibariyle hangi düzeyde bulunulduğunu aktaralım: (Milyar dolar olarak)

"2002'de 6.5, 2003'te 18.4, 2004'te 18.9, 2005'te 21.7, 2006'da 28.5, 2007'de 53.6, 2008'de 70.6, 2009'da 66.8, 2010'da 88.9, 2011'de 118.2, 2012'de 136.3, 2013'te 171.4, 2014'te 179.8, 2015'te 183.3 ve nihayet bu yılın şubat ayı sonunda 187."

Özel sektör diken üstünde

2015'i dolarda 2.91, euroda 3.18 düzeyinden kapattık. Ocak ayı, özellikle FED'in faizi ne yapacağının tartışıldığı ve artış beklentisinin ağır bastığı bir ay olarak geçti. Bu yüzden ocak ayı sonuna gelindiğinde dolar 2.98'e, euro 3.25'e çıkmıştı.

FED'in bu yılı ılımlı geçireceğinin anlaşılmasıyla ve yabancıların yoğun biçimde hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedi alımına başlamasıyla Türk parası değerlenmeye başladı. Ocak sonunda 2.98 olan dolar, şubat sonunda 2.93'e, mart sonunda 2.83'e, nisan sonunda 2.82'ye geriledi.

Aynı eğilim daha yavaş olmakla birlikte euroda da gözlendi. Ocak sonunda 3.25 olan euro, ay sonu itibariyle şubatta 3.23'e, martta 3.21'e, nisanda 3.19'a indi.

Ama, bir önceki yazımızda da değindiğimiz gibi, 4 Mayıs'taki Başbakan değiştirme operasyonla birlikte yabancılar Türkiye'yi terk etmeye başladı, bir haftada 500 milyon dolara yakın bir çıkış yaşandı ve Türk parası da yeniden hızlı bir değer yitirme sürecine girdi. 

Nisan sonunda 2.82'ye inen dolar 2.96, yine nisan sonunda 3.19 olan euro 3.36 düzeyine yükselmiş durumda. Döviz kurundaki tırmanıştan anlaşılıyor ki, 2-6 Mayıs haftasında 481 milyon dolar olan yabancıların hisse senedi ve DİBS'teki net satışı, geçen hafta daha da hızlanarak sürdü.  

Ilımlı bir şekilde aşağı gittiğine tanık olduğumuz döviz kuru döviz borcu olan özel sektörü kısmen de olsa rahatlatıyordu. Oysa şimdi bu hızlı ve ani kur artışıyla kaygılar yine depreşmiş durumda. 

Aslında dövizde bugüne kadar yaşanan gidişat ve son günlerdeki çıkış, hesabını kitabını, programını başta iyi yapan şirketler için hiç de sürpriz değil. Buna da bir başka yazıda değinmekte yarar var. 

catsbdbdbdb-001.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar