Döviz yükümlülüğü sekiz ayda ne oldu da 111 milyar dolar arttı?
Türkiye'nin uluslararası yatırım pozisyonu çerçevesindeki döviz yükümlülüğü geçen yılın sonunda 578 milyar dolardı. Aradan yalnızca sekiz ay geçti, ağustos sonuna geldik, döviz yükümlülüğü 689 milyar dolara yükseldi.
Ne yaptık da döviz yükümlülüğümüzü sekiz ayda 111 milyar dolar artırdık? Kaldı ki bu sekiz ayda döviz varlığımız yalnızca 11 milyar dolar artarak 215 milyardan 226 milyara çıktı.
Varlık artışı 11, yükümlülük artışı 111 milyar dolar, tuhaf bir denge! Böyle olunca da geçen yıl sonunda negatif 363 milyar dolar olan net uluslararası yatırım pozisyonu, yine negatif olmak üzere ağustos sonunda 462 milyar dolara yükseldi.
Artışın nedenini iyi okumak gerek
Döviz yükümlülükleri üç temel kalemden oluşuyor; doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları, diğer yatırımlar.
Bu sekiz aylık dönemde doğrudan yatırımlar 50 milyar dolar, portföy yatırımları 38 milyar dolar, diğer yatırımlar 22 milyar dolar artış göstermiş.
Bir an hayrete düşmüş olabilirsiniz; "Türkiye'de sekiz ayda 50 milyar dolarlık doğrudan yatırım mı yapılmış" diye... Haklısınız... Ama şeytan ayrıntıda gizli. Bu tutarda bir yanlış yok da önemli bir ayrıntı var.
Yabancı sermayeli bir şirket düşünün, hisse senetleri borsada işlem görüyor. Bu şirketin yüzde 75'i yabancı sermayeye ait. Söz konusu şirketin 2016 sonundaki borsa değerinin 1 milyar lira olduğunu varsayalım. Borsada yılbaşından ağustos sonuna kadar yüzde 100 artış olsa, şirketin değeri de bu artışa paralel bir şekilde 2 milyar liraya çıksa, yabancı ortağın payı 750 milyondan 1.5 milyara tırmanacak demektir. Türkiye'ye giren bir döviz yoktur aslında ama kağıt üstünde yükümlülüğümüz artmıştır. Çünkü döviz yükümlülüğü izlenirken temel yaklaşım, "Bu şirket Türkiye'den çıkmak isterse ne kadar döviz götürür" sorusuna yanıt vermeye dönüktür.
Örneğimizdeki şirket 2016 sonunda Türkiye'den çıkmış olsa 750 milyon lira karşılığı döviz götürecekken, artık ağustos sonunda 1.5 milyar lira karşılığı döviz götürme olanağı elde etmiştir.
Tabii ki yabancı sermaye payı böylesine yüksek bir şirket hisselerinin tümünü hem de piyasa fiyatından satıp çıkamaz, ama uluslararası yatırım pozisyonu verilerini bu şekilde derleme zorunluluğu var.
Borsadaki hızlı artışın sonucu
Bu yıl da hisse senedi fiyatları çok hızlı arttığı için doğrudan yatırımlarda, aslında "gelmeyen para" yükümlülük artışı sonucu doğurmuştur.
Hemen hatırlatalım, yılbaşından ağustos ayı sonuna kadar olan dönemde hisse senetlerindeki ortalama değer artışı yüzde 41'i buldu.
Doğrudan yatırımların hemen hemen tümü fiyat artışlarına dayalı "sermaye" kalemindeki artış da sekiz ayda yüzde 39 oldu. Geçen yılın sonunda 131 milyar dolar olan stok, ağustos sonunda 181 milyar dolara çıktı.
Yazımız ekindeki tablo incelendiğinde görülecektir. Kriz yaşanan ve borsada hisse senetlerinin kayda değer oranda değer kaybettiği yıllarda bu kez de tersi olmuş ve doğrudan yatırım kaleminde gerilemeler görülmüştür.
Yine de önemli
Döviz yükümlülüğümüz ister yabancıların hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedi alımı için getirdikleri dövizden oluşsun, ister Türkiye'deki yabancı sermayeli şirketlerin borsada işlem gören hisse senetlerinin değer artışından... Sonuçta bu önemli bir yükümlülüktür.
Her ne kadar yabancı şirketlerin hisse senetlerinin değer kazanmasıyla oluşan artış ve bundan kaynaklanan yükümlülük biraz sanal gibi görünüyorsa da, sonuç değişmiyor ve gerektiğinde bu dövizin çıkarılması söz konusu olabiliyor.
Dolayısıyla kaynağı ve nedeni de önemli olmakla birlikte yükümlülük artışını önemsemek durumundayız.
Zaten döviz dengesi Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı değil mi... Bu yüzden vatandaşı en çok ilgilendiren gösterge de hep kurun düzeyi olmadı mı...