Döviz rezervi, kriz yaratmaz ama krize de dayanamaz

İsmet ÖZKUL
İsmet ÖZKUL KRİTİK AÇI [email protected]

Dış siyasetten kaynaklanan risk ve kırılganlık faktörlerimiz azalmak yerine artıyor. Bir tarafta Irak ve Suriye’de ucu nereye kadar uzanacağı belli olmayan yeni adımlar atılırken diğer yanda Avrupa Komisyonu Parlamenter Meclisi Türkiye’nin yeniden denetim sürecine alınmasını kararlaştırdı. Anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesinin ardından Avrupa Birliği ile müzakere sürecinin de askıya alınması gündemde. Hele hele bir de idam cezası yeniden getirilirse, müzakereler kesin olarak bilinmeyen bir süre için buz dolabına girecek.

Türkiye’nin AB müzakere sürecinde bir ülke olması, yabancıların Türkiye’ye yaklaşım ve kararlarında birincil derecede önemli faktörlerden birisi. Bu nedenle AB ile ilişkilerin giderek bozulması ve araya mesafe girmesi, Türkiye’ye bakışı fazlasıyla etkileyecek bir gelişme.

Bu olumsuz gidiş, kuşkusuz zaten yeterince yüksek olan dış kırılganlık düzeyini iyice artıracak. Global fon akımlarının gelişmekte olan ülkelere eskisi gibi akmadığı hatta geri çekildiği bir finansal ortamda, bölgesindeki jeopolitik risklere aşırı ölçüde bulaşmış olması yüzünden zaten yeterince sıkıntı yaşayan Türkiye’nin sıkıntıları, AB ile ilişkilerin bozulması ile daha da artacak.

Sorun dış kırılganlık olunca ilk bakılması gereken nokta, döviz rezervlerinin durumu olmak zorunda. Döviz rezervlerinin yeterlilik durumuna değişik parametrelerle baktığımızda şöyle bir görünümle karşı karşıya kalıyoruz:

* Merkez Bankası bilançosuna göre Merkez Bankası’nın brüt rezervleri 103 milyar dolar düzeyinde. Bunun 17 milyar doların üzerinde bir miktarı altın olarak tutuluyor. Döviz olarak tutulan bölüm 85.5 milyar dolar dolayında. Türkiye’nin toplam net uluslararası rezervi ise şubat sonu itibarıyla 131 milyar dolar düzeyinde.

* Döviz rezervleri son dönemde artmıyor, tersine eriyor. Merkez Bankası’nın döviz olarak tuttuğu rezerv miktarı, bir yıl öncesine göre 10.7 milyar dolar, toplam Merkez Bankası rezervleri ise 12.9 milyar dolar azaldı.

* Türkiye’nin son dönem yıllık ithalatının 201 milyar dolar düzeyinde olduğu gözönüne alındığında Merkez Bankası brüt rezervleri, 6.1 aylık ithalatı karşılayacak düzeyde. Bu konuda IMF açısından tehlikeli eşik 3 aylık ithalatın karşılanabiliyor olması. Ancak uluslararası analizlerde merkez bankası brüt rezervlerinin 4-6 aylık ithalatı karşılıyor olması gerektiği kabul ediliyor..

* 1 yıllık sürede Türkiye’nin ödemesi gereken dış borç anapara ve faizlerinin toplamı 161 milyar dolar düzeyinde. Türkiye’nin toplam net uluslararası rezerv miktarı olan 131 milyar dolar, bir yıllık dış borç servisinin yüzde 64’ünü karşılayabilecek düzeyde. Dış borç ödeme yükünün boyutu karşısında rezervlerin miktarı yetersiz gözüküyor.

* Merkez Bankası, teorik olarak hesabındaki 103 milyar dolarlık brüt rezervin tamamını kullanma imkanına sahip. Ancak Merkez Bankası brüt rezervinin tamamı kendisine ait değil ve 70 milyar dolarla üçte ikisi bankaların zorunlu karşılık olarak verdikleri döviz ve altından oluşuyor. Bankalar bilançolarında yapacakları değişikliklerle bu dövizlerini geri alabilirler.
Bu verilerden şu sonucu çıkartabiliriz. Merkez Bankası’nın rezervleri korkacak kadar az değil ama güven verecek kadar yeterli de değil. Rezervlerin miktarı, kendisi bir kriz çıkartacak kadar zayıf olmasa da bir kriz çıkarsa ekonomiye kalkan olacak kadar güçlü değil.

Durumu idare eder gözükse de rezervler, mevcut global finans koşullarında iç veya dış politika yüzünden ortaya çıkabilecek bir fırtınaya dayanabilecek düzeyde hiç değil. Döviz rezervlerinin, politik alanda krizi tetikleyecek adımlara tahammül edebilecek bir takati yok.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar