Döviz piyasasında sığlığını önlemeye mecburuz

Tevfik GÜNGÖR
Tevfik GÜNGÖR OLAYLARIN İÇİNDEN [email protected]

Dünyada olan biten karşısında, önümüzü uzun vadeli olarak görmenin imkanı yok. Ama ortalığın yatışmasını beklerken de yapılması gerekenler var.

Bizim için şimdilerde sorun döviz piyasasında istikrarı korumaktır. İçeriden dışarıya büyük ölçüde döviz kaçışı yok. İçeride dövize hücum yok. Dışarıdan döviz girişinde henüz bir zorluk yok.

Buna rağmen iç piyasadaki sığlık nedeniyle döviz fiyatlarında kısa sürede dalgalanmalar görülüyor.

Bugüne kadar beklenen, döviz fiyatları yükselmeye başlarken kişilerin döviz satmaları idi. Fakat kişiler döviz satmıyor. Sistem içinde döviz bulunmasına rağmen sığlıktan kurtulmak mümkün olamıyor.

İşte bu tabloda kısa dönem için alınabilecek tedbirler var.

Merkez Bankası, bankalar arası döviz borçlanma işlemlerine (belli miktar sınırlaması ile) aracılık etmeye başladı. Döviz fazlası olan bankalar dövizini Merkez Bankası'na bildirecek, dövize ihtiyacı olanlar bu dövizleri borçlanabilecek. Bu iyi bir tedbirdir. Ama yetmez.

Bankacıların iktisatçıların daha başka tedbir önerileri de var.

Bunların başlıcaları şunlar:

1) Mevduata devlet güvencesi bizde hesap başına 50 bin YTL. Avrupa'da en düşük garanti miktarı 100 bin Euro'ya çıkarıldı. Çok sayıda ülke sınırsız garanti veriyor.

Hükümet bizde de garanti sınırını yükseltmelidir.

2) Bizim döviz piyasamız sığ. Bir gün içinde önemli miktarda döviz alım talebi olunca, döviz fiyatı hemen yükseliyor.

Yabancılar, bankalar piyasadan döviz topluyor endişesi ortalığa yayılıyor.

Bu sığlığı yok etmek için Merkez Bankası bankalara teminat karşılığı döviz kredisi açmalıdır.

Bankalar Merkez Bankası'ndan nasıl YTL cinsi para ile borçlanabiliyor ise dolar ve Euro cinsi para ile de borçlanabilmelidir.

Bu tür borçlanma imkanı piyasada sığlığı yok edebilir. Ufak miktardaki alım-satımlar sonucu fiyatların hızla oynamasını önleyebilir.

3) Merkez Bankası günlük ihaleler ile piyasadan döviz almaya devam ediyor. Bu kritik dönemde döviz alımını durdurmalıdır.

4) Hükümet bir an önce IMF ile anlaşmayı imzalamalıdır. IMF Anlaşmasının imzalanması gecikebilir. İçeride ve dışarıda güven artırmak için ön anlaşma açıklanabilir.

5) Merkez Bankası, bankalardan YTL cinsi mevduat kabul ettiği gibi döviz cinsi mevduat da kabul etmelidir.

Dışarıda finansal kurumlarda ve bankalarda sarsıntı devam ederken, Türk bankaları döviz birikimlerini maceraya atmak istemiyor. Bankaların YTL fazlalarını Merkez Bankası nasıl topluyor ise, döviz fazlalarını da toplamalıdır.

6) İç ve dış piyasalardaki talepteki daralma nedeniyle üretim yapan, ihracat yapan şirketlerin kredi ihtiyaçları artabilir.

Bu tabloda Türk bankaları kredileri azaltmaya başlar ise, sadece reel sektör zarar görmez. Bankaların alacakları da tehlikeye girer.

İşte bu dönemde Merkez Bankası bankaların, kredi ihtiyacı artacak şirketlere kredi imkanı sağlamak amacıyla bankalara desteğini artırmalıdır.

Bunlar tedbir önerileri. Bu tür öneriler tartışılarak değerlendirilmelidir. Çünkü tedbirde gecikme ileride ciddi sorunlarla karşılaşmaya yol açabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
40 yılda ne değişti? 03 Ağustos 2018
Vizyon sahibi olmak 30 Temmuz 2018