Döviz piyasası sığlaştıkça sığlaşıyor

Küresel piyasalardan rüzgar esiyor. İçeride Ankara gereksiz olarak iç politikayı-dış politikayı geriyor.

Hükümet önceliği ekonomiye verecek yerde, içeride ve dışarıda beğenmediği güçlere karşı savaş açmış durumda. ABD'ye kızıyoruz. AB'ye, Rusya'ya kızıyoruz. Suriye, İran, Irak, Mısır gibi ülkelere kızıyoruz.
Bu durumda döviz fiyatı aldı başını gidiyor.
Döviz fiyatının  yukarıya tırmanması bu durumda normal de, ölçü kaçtı.
Ölçüyü kaçıran ise Ankara'nın belirsizliği giderecek yerde artırması.
Belirsizlik artınca piyasada döviz fiyatının daha da artacağı bekleyişi ortaya çıkıyor.
Döviz fiyatının daha da artacağı bekleyişi yaratılınca:
-Dövizi olup da satacak olanlar, fiyat daha da yükselecek diyerek döviz satmıyor.
-Döviz ihtiyacı olanlar, döviz daha da yükselecek diyerek döviz satın alıyor.
-Türkiye'ye döviz getirecek olanlar, ucuza bozdurup zarar etmeyelim, fiyatlar artıyor diyerek döviz getirmiyor.
Bu durunda zaten dar olan piyasa sığlaşıyor. Sığ piyasada  talep artmasa da arz olmadığı için döviz fiyatı tırmanışını sürdürüyor.
Piyasayı bu duruma getiren kim? Merkez Bankası. 
Merkez Bankası ne yaptı?
-Döviz fiyatının ucuzlamasını önlemek, TCMB'nin döviz rezervini zenginleştirmek için bankaların TL olarak tesis ettikleri kanuni-zorunlu mevduat karşılıklarının altın ve döviz olarak karşılanmasının yolunu açtı.
-Bankalar yurtdışından döviz ile borçlanarak TCMB'na dövizleri sıfır faiz ile devrettiler. Piyasadan yüksek fiyatla altın toplayarak TCMB'na devrettiler.
-Şimdi altın fiyatı düşüyor, dövizin TL fiyatı ve faizi yükseliyor. Bankalar zararda.
-TCMB'sı ise, döviz ucuzlamasın diyerek topladığı dövizleri, döviz pahalanırken piyasaya salmakta tereddütlü davranıyor.
-Sonuç döviz sepeti. 2.02'den, 2.25'e çıktı.
Bu  durum ne kadar devam edecek? 
Hükümetin ve Merkez Bankası'nın işin ciddiyetini fark ederek ekonomiye çözüm arayışını gündeme getirinceye kadar piyasanın belirsizliği, güvensizliği sona ermez.
Ramazan ayı başlıyor. Ramazan kardeşlik, sulh, sevgi ayıdır. Ramazana içeride sen-ben kavgası ile girmek yanlış olur. Gündemimizin en önemli maddesi ekonomidir. Suriye ile uğraşarak  aylar geçirdik. Şimdi Mısır sorununu kendi sorunumuz haline getirerek ekonomiyi unutmayalım.