Döviz piyasamızdaki hareketlilik devam eder mi?
Son haftalarda döviz piyasalarımızda yaşanan ve giderek hızlanarak yeni rekor düzeylerin test edilmesine sebep olan hareketlilik, geleceğe yönelik belirsizliği artırıyor. Ekonomiye ilişkin endişeler derinleşiyor. Merkez Bankası'nın sermaye hareketinden bağımsız olarak para politikasını gevşetmek zorunda kalması bu sonuçta belirleyici oluyor. Gelişmeler döviz borcu olanlar ile birikimlerini Türk Lirası cinsinden değerlendirenleri öncelikle rahatsız ediyor; döviz piyasasındaki dengesizliğin büyümesine katkı yapıyor. Diğer koşullar ve uygulamalar değişmediği sürece IMF ile yapılacak bir anlaşmanın da orta vadede Türk Lirası'nda yaşanacak değer kayıplarını engelleyemeyeceği biliniyor.
Ülkemizde en son 1989 yılında yapılan bir değişikle kambiyo rejimi son halini aldı ve Türk Lirası teknik olarak "konvertibıl" hale geldi. Bir anlamda yabancı sermayeye sınırsız özgürlük verildi; bu durumun olağandışı koşullarda diğerlerin, özgürlüğünü ve hareket yeteneğini sınırlayacak nitelik taşıdığı göz ardı edildi. Kambiyo rejimi mevcut şeklini koruduğu ve küresel kriz koşulları devam ettiği sürece Merkez Bankası açısından iki alternatif mevcut ya kısa vadeli faizleri ya da döviz kurunu belirleyecek, diğerindeki istenmeyen eğilimlere katlanacak. Son altı ay içinde başta mali sektör ve kamuyu desteklemek, ekonomideki daralmanın hızını yumuşatmak için kısa vadeli faizler tempolu bir şekilde geriletildi. Bu duruma paralel olarak döviz kurları da yukarı doğru hareketlendi. Zira Türk Lirası süratle borçlanma için uygun bir para hale getirilir iken tasarrufçular açısından cazibesi azaldı.
Küresel düzeyde likidite bol iken Merkez Bankası yardımcı rol alıyordu ve gerek döviz kuru gerekse kısa vadeli faizler üzerinde yabancı sermaye hareketi belirleyici idi, her iki fiyat da gerileyebiliyordu. Fakat bugün için küresel likiditede yaşanan ve devam etmesi beklenen daralma Merkez Bankası'nı inisiyatif kullanmak zorunda bıraktı. Kısa vadeli faizler hızla aşağı çekildi ve döviz kurunda eğilim değişikliği kaçınılmaz hale geldi. Merkez Bankası, kur hareketini engellemekten çok döviz cinsi likidite sıkıntısından kaynaklanbilecek spekületif harektleri önlemek adına döviz depoları yolu ile piyasayı destekledi; rezervlerini bu amaçla kullanmaya başladı. Döviz kurundaki yukarı hareket gecikti ise sebebini burada aramak gerekir.
Mevcut kambiyo rejimi değişmediği, sermaye hareketleri ve yerlilerin tasarruf şekilleri denetim altına alınmadığı sürece hem kısa vadeli faizleri düşürmek hem de döviz kurunda yükselişi önlemek ve geriletmek mümkün değildir. Merkez Bankası öncelikle döviz kurunda yukarı hareketi önlemek istiyorsa kısa vadeli faizleri yükseltmek durumunda; yok eğer ekonomideki darlamayı yavaşlatmak ve mali sektörü desteklemek adına faizleri düşürmek ve öyle tutmak zorunda ise döviz kurunda yukarı eğilime kayıtsız kalacak, küçük ölçekli psikolojik müdahaleler dışında bir şey yapamayacak. IMF ile yapılacak herhangi bir anlaşma da durumu değiştirmeyecek. Eğer muhtelif baskılar sonucu doğrudan hacimli müdahale olur ise döviz borcu olanlar açıklarını kapatmak adına bu durumu fırsat olarak göreceklerdir.Üç-dört ayda Türk Lirası mevduatlarından alınan faiz döviz piyasasında bir günde kazanılıp kaybedilebiliyor ise nimet-külfet dengeleri bozulmuş demektir, ve herşeyin eskiden olduğu gibi devam etmesini beklemek anlamısızdır. Döviz piyasamızda potansiyel talep çok büyük arz ise oldukça sınırlıdır. Koşullar bu dengesizliği büyütüyor ve potansiyeli harekete geçiriyor ise yapılacak şey bellidir; ya durumu kabullenirsiniz ya da oyunun kurallarını değiştirecek şekilde müdahale edersiniz!..
Tüm olasılıkları değerlendirdiğimizde sonuç oldukça net: Siyasi irade kambiyo rejimini değiştirmeye cesaret edemez. Küresel krizin sermaye hareketleri ve uluslararası ticaret hacmi üzerindeki olumsuz etkisi devam eder. TCMB son altı ay içinde kullandığı yöndeki inisiyatifini sürdürmek zorunda kalır. TCMB doğrudan müdahale etse ve IMF ile anlaşılsa bile, orta vadede döviz kurları dalgalı bir şekilde yükselmeye devam eder. Sebepler ortadan kalkmadan sonuçların değişmesi beklenemez!