Döviz piyasalarındaki hareketlilik tüm kesimlerin enerjisini azalttı!
Döviz kurlarındaki hareketlilik endişesi ile yatıp kalktığımız bir haftayı daha geride bıraktık. Diğer gelişen ekonomilerden olumsuz yönde ayrışmaya devam ettik; böyle olmaması için uygulamaya sokulan önlemler, kısa vadeden öteye şimdilik yeterli olamadı. İyimser beklentiler erimeyi sürdürdü, belirsizlik ve kırılganlık yönündeki algılar güçlendi.
Geride bıraktığımız haftanın ilk gününde risk yönetimi amaçlı vadeli döviz satışlarının başlamasına rağmen Türk Lirası değer kaybetmeyi sürdürünce, para otoritesi bankaların Salı günümden itibaren gecelik borçlanma limitlerini sıfırlayarak fonlama maliyetini bir çeyrek puan kadar yükselteceğini açıklamıştı. Bu durum kısmen olumlu karşılandı; Çarşamba günü sonrasında küresel eğilimlerin kısmen düzelmesinin de etkisi ile bir çeşit rahatlama yaşandı. Fakat Cuma günü, döviz sepeti bazında Türk Lirasının değer kayıpları serisi yeniden geri döndü, hafta başındaki rekorlarını tazeledi ve olumsuz ayrışma güçlendi.
Diğer piyasalarımız da dövizdeki gerginliğin dalgalanmasına koşut salınımlar sergiledi. Hafta genelinde Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan veriler de, söz konusu eğilimleri desteklemiş olabilir. Tüm güven endekslerinin geriliyor ve konut satışlarının azalıyor olması, faiz yükseliş talepleri ile birleşince beklentileri olumsuz yönde etkileyerek yaşanmakta olan açmazı derinleştiriyor; küresel eğilimlerin piyasalar üzerindeki etkisi azalıyor ve ekonomimiz olumsuz yönde ayrışıyor.
Bu yılın Şubat ayından Ekim ayı başına kadar küresel eğilimlere koşut salınımlar sergileyen piyasalarımızın, daha sonra dalgalı bir şekilde olumsuz ayrışmaya başlaması, beklentilerin olumsuzlaşmasında etkili oluyor. Faiz beklentilerindeki yükseliş yönündeki değişim, Siyasi İradenin faizlerin düşürülmesi konusundaki ısrarını yumuşatarak gerginliği azaltmaya çalışması gibi faktörler, olumsuzlukların durulması için yeterli olamıyor. İki hafta öncesine göre, geleceğe yönelik makroekonomik görünüme ilişkin beklentilerin belirgin bir şekilde bozulduğunu dikkate almak gerekiyor.
Eğer durum hemen yukarıda ifade etmeye çalıştığımız gibi olmasa idi, Cuma günü yaşanan eğilimler daha farklı olur ve önümüzdeki haftaya gergin bir şekilde başlama endişesi görece daha sınırlı kalabilirdi. Fakat bu durum, piyasaların geçici de olsa olumsuz ayrışmayı terse çevirecek yeni söylemler peşinde koşmayacağı anlamına gelmiyor.
Para otoritesi kısa vadede yapabileceklerini devreye soktu, fakat bunlar yeterli olamadı! Maliye politikası cephesinde ise şapkadan tavşan çıkarılması pek olası görünmüyor; 2016 yılına göre destekler kısmen azalacak ve daha fazla gevşeme söz konusu olamayacak gibi görünüyor. Küresel eğilimlere ilişkin beklentiler ise kısa vadede kırılganlığımızı azaltmaya yetmiyor. Olumsuz beklentileri geçici de olsa kırmak için, jeopolitik gelişmeler ve bunlara ilişkin dış politika söylemlerini kullanmaya çalışmak dışında seçenek kalmamış olabilir, taktik hamlelerin abartılması gündeme gelebilir!
Rusya, İran ve Türkiye arasındaki Zirveden çıkan sonuçlar, ABD’yi ülkemiz ile arasındaki gerginliği azaltmaya zorlayabilir. Ülkemizin terörist olarak gördüğü ve ABD’nin kara gücüm dediği kesimlere silah gönderimini durdurması, gerginlik yaratan davanın geri plana kaymasına yardımcı olabilir! Bu türden bir olasılık, döviz piyasalarımızdaki olumsuz baskıyı geçici bir süre için azaltabilir, işlem hacimlerin gerileyeceği Aralık ayında fiyat oynaklıklarının azalmasına katkı yapabilir. Gelişen ekonomiler arasındaki olumsuz ayrışmamız bir süre için duraklatılabilir.
Azaltılamayan belirsizliğin, olumsuz etkisi kontrol altına alınırken bir süre için lehe kullanımı gündeme gelebilir. Potansiyel alıcıların bekle-gör eğilimine sokulması dengesizliği azaltarak, Türk Lirasındaki kayıpların durmasına veya bir kısmının geri alınabilmesine olanak sağlayabilir. Bu durum geleceğe yönelik beklentilerdeki bozulma eğilimini aynı şekilde etkileyerek soluklanma ve daha sağlıklı düşünme fırsatı yaratabilir!