Döviz piyasalarımızdaki kırmızı alarm durumu!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Geride bıraktığımız hafta genelinde Türk Lirası’nın seri bir şekilde ve yüzde 4’ü aşan oranda değerlendiğine tanık olduk. Sermaye piyasaları da bu durumdan kısmen yararlandı. Küresel eğilimlerden bağımsız, iç piyasa kaynaklı ve gelişmelerden çok rahatsız olanların belirleyici olduğu bir çeşit zorlamaya tanık olduk. Bu eğilimler beklentilerin daha olumlu hale gelmesi sonucunda gerçekleşmediği için belirsizlik ve kırılganlık azalmadı. Yüksek düzeyli fiyat oynaklığı kafaları iyice karıştırdı ve güvensizliğin azalmasına izin vermedi. 

Ne olup bittiğini anlamak için daha önceki iki hafta genelinde döviz piyasalarımızda yaşanan eğilimlerin hatırlanması gerekiyor. Türk Lirası bir kez daha diğer gelişen ekonomi paralarından olumsuz yönde ayrışmaya başlamıştı; talep fazlası nedeniyle fiyat oynaklığı artmış, döviz kurlarında bazında seri değer kayıpları yaşanmaya başlamıştı. Bu nedenle geçen pazartesi günü yayınlanan yazımızda, genel seçimlere kadar kur sepeti bazındaki dalgalanma aralığının 2.80-3.00 aralığında olabileceğini ifade etmiştik. Bu durum siyasi irade, mali sektör ve sistemi oluşturan kurumsal yapı açısından büyük tehlike anlamına geliyordu! 

Böylesi olasılıklar bireysel ve kurumsal yatırımcıları yol ayrımına getirir: bir kısmı risklerini azaltarak başının çaresine bakmaya çalışır, bunu yapamayacak durumda olan diğerleri belli bir gecikme ile tepki vermeye başlar ve en azından yaşanacak olumsuzlukları ötelemeye odaklanır. Bu tür gelişmelerin yaşandığı dönemlerde, yükselen güvensizlik artan fiyat oynaklığı tarafından beslenir. Risk alarak tepki verenlerin başarı olasılığı ise küresel ve bölgesel koşullara göre değişebilir. 

Geride bıraktığımız haftaya başlarken siyasi irade ve başta mali sektör olmak üzere sistemi oluşturan kurumsal yapı çok gergindi ve bir şeyler yapılması gerektiği yönünde şartlanmış gibiydi. Bir kesim oy kaybından, diğerleri ise hareketin daha büyümesi ile devamında gelecek zam yağmuru ve yüksek oranlı faiz yükselişi olasılığından ciddi şekilde tedirgin olmaya başlamıştı. Endişe edenlerin ortak ve örtülü müdahalesi, sepet bazındaki döviz kurunu 2.87’den 2.76 seviyesine kadar geriletti; organize ve yapay zorlama ile 2.80 seviyesinin altına inildi, fakat burada nasıl kalıcı olunabileceğinin reçetesi henüz yazılmadı! 

Güvensizlik ve fiyat oynaklığının oldukça yüksek olduğu dönemlerde, piyasayı belli bir seviyeye indirmek veya yükseltmek kolaydır; fakat gelinen seviyelerde kalıcı olabilmek çok daha zordur! Satıcılar hücuma kalktığında alıcılar savunmaya çekilir ve daha ucuzdan alabilme çansını kollayarak beklemeye başlar; fiyatı geriletmeye çalışanlar amacına ulaşmış gibi görünür! Hareket durduğunda alıcılar devreye girer, fiyatı geriletenler talep edilen boyuttaki dövizi söz konusu fiyatlardan veremiyorlar ise daha yıkıcı bir yükselişi önleyemezler! 

Birkaç milyar dolarlık satış ile son bir hafta içinde Türk Lirası yüzde 4’ü aşan oranda değerlendi. Genel seçimlere kadar ve küresel koşullar son dönemlerindeki göreceli sakinliği korusa bile kuru geriletirken satılanın en az üç katı döviz satışı gerekebilir! Böylesi bir olanak kurun gerilemesinde aktif rol alan kesimlerde bulunmuyor; zorunlu olarak Merkez Bankası’ndan ve Londra merkezli tefecilerden daha fazla destek aramak zorunda kalacaklarını hesaba katmak gerekiyor! Para otoritesi talep edilen desteği verip kullanılabilir rezervlerini eritmeyi göze alsa, seçim sonrasında etkisiz kalacak! Bu olasılıktan uzak durup döviz stoklarını eritmekten kaçınsa kurlar gerilediği hızla yükselecek! 

Bu aşamada sormak gerekiyor: Sürpriz şekilde yükselen cari açığı ve ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısına bağlı üst düzey bürokratların görev yerinin aniden değişmesini görmezden gelen, finansal piyasalar ve onları yönlendirenlerin ruh hali nasıldır? Kredi derecelendirme kurumlarının kırılganlık uyarılarına rağmen Türk Lirasının olumlu ayrışması mümkün müdür? Kusura bakmayın, havada panik kokusu var ve kesinlikle güven vermiyor! Orta vadeli oransal dengesizlikler, riskini azaltmak isteyenler lehine ve beklentilerin daha da bozulmasını önlemek çabasında olanlar aleyhine değişmeye devam edebilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar