Döviz kurundaki hareketlerin arka planı!
Türkiye ekonomisine ilişkin beklentiler olumsuzlaştıkça, para otoritesi ve mali sektör ile siyasi irade arasındaki ilişkiler gerginleşiyor. İçinden çıkılması zor bir kısır döngüye girildiği dikkat çekiyor; değişen koşullara ve ağırlaşan sorunlara karşı direnilemiyor, yeni masallar maya tutamıyor! Giderek büyüyen faiz tartışmaları, bu sürecin sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Türk Lirası değer kaybetmeye devam ediyor ve kırılganlık algısı güçleniyor. Her kesimden ayrı sesler yükseliyor ve kimse bir diğerini dinlemiyor! Yaşanan sıkıntıların sebepleri yerine sonuçları ile boğuşmak, durumun düzelmesine katkı yapamıyor.
Kısa vadeli ve iyimser bakış açısına abone olan finansal piyasalar, birbiri ardına gelen olumsuzluklar ile sarsılıyor. Ocak ayı ihracatının açıklanan kadar kötü olabileceği hiç hesaba katılmamıştı! Yine aynı ayın enflasyon verilerine ilişkin detaylar görmezden gelinmişti! Başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarındaki çöküşün ve euronun değerindeki sert gerilemelerin olumsuz yönleri pek dikkate alınmamıştı! ABD tarım dışı istihdam verilerinin bu kadar iyi çıkacağı ve faiz yükseliş beklentilerinin hortlayacağı öngörülememişti! Siyasi iradenin bu olumsuzluklar nedeniyle, yaklaşan genel seçimlere rağmen anlayışlı olacağı ve gerginliği yükseltici yaklaşımlardan kaçınacağı varsayılmıştı!
Sonuçta, yanlış hesap Bağdat’tan döndü! Evdeki hesaplar çarşıya uymadı ve kısa vadeli beklentiler telafisi pek mümkün olamayacak şekilde bozuldu. İhracat verileri umulandan çok daha önce alarm vermeye başladı: demir çelik gibi ara malı dış satımındaki gerilemeler ve euronun değerindeki çöküş ciddi bir karabasana dönüştü. Gıda ve alkolsüz içecek grubundaki yüzde 3.52’lik ocak ayı fiyat artışı, yıllık enflasyon rakamındaki gerilemeyi gölgede bıraktı. Para otoritesi ve mali kesimin 2015 yılına ilişkin temel senaryosu, söz konusu dönemin başında çökmeye başladı. Siyasi irade tepkisel bir şekilde sesini yükseltti, piyasa dostu olarak algılanan ekonomi yönetiminde ciddi bir yaprak dökümü yaşanacağına ilişkin beklentiler güçlendi! Riskten kaçınma eğilimi belirleyici oldu: döviz kuru ve faizler dalgalı bir şekilde yükseldi, bilançolar yıpranma eğilimine girdi. Durumu sakinleştirmeye yönelik eylem ve söylemler etkili olamadı!
Bu aşamadan sonra, gerçekçi olunması ve genel seçim sonrasındaki koşulları dikkate alarak tüm hesapların yeniden yapılması gerekiyor. Kimsenin aklına bile getirmek istemediği soruları bugünden sormak ve yanıt aramaya çalışmak, hayati önem taşıyacak gibi görünüyor. 2015 yılı ikinci yarısına ilişkin ortalama döviz kuru ne olabilir? Siyasi iradenin tepkisel tavrı ve aleyhimize değişmeye devam eden dış koşullar olumlu düşünmeye izin vermiyor. Merkez Bankası’nın bağımsızlığına ilişkin büyüyen gerginliğin nasıl sonuçlanacağını şimdilik bilemiyoruz; fakat olası senaryolar hesap yapılabilmesinin bile olanaksız hale gelebileceğine işaret ediyor! Galiba herkes av veya çok üzülmek durumunda kalacak; daha az yıpranan olabilme arayışı nedeniyle, mevcut çıkar çatışmaları iyice açığa çıkacak ve kutuplaşma ile tırmanan gerginlik daha belirleyici olacak.
Küresel koşullar, gelişen ekonomileri kendi gerçekleri ile yüzleşmeye ve hesaplaşmaya zorluyor. Kendilerinden çok dış koşullara ve veya siyasilere güvenerek risk alanların, daha ciddi sıkıntılar yaşaması anormal sayılmamalı! Büyük aşklar ile büyük nefretler arasındaki ilişki dikkate alınmalı! İyi niyetin etkisiz kalmaya başladığını ve korkuların daha belirleyici hale gelmekte olduğunu görmek gerekiyor! Riskten kaçınma eğilimi, siyasi irade ile büyük patronlar ve mali kesim arasındaki gerginliği tırmandırmaya devam edecek gibi görünüyor. Son haftalardaki faiz tartışmaları ise patlamaya hazırlanan bir volkanın önden çıkan dumanı niteliğinde olabilir!