Döviz kurlarındaki oynaklığı tetikleyen gelişmeler ve tepkiler!
Cuma günü finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalar, hem Siyasi İradeyi ve hem de sistemi oluşturan kurumsal yapıyı fazlası ile rahatsız etti. Dengelenme söylemi lehine olan tüm gerekçelerin pamuk ipliği ile döviz kurlarında yeni bir şok yaşanmamasına bağımlı olduğu ve bu nedenle kırılganlık algısının güçlendiği gerçeği açığa çıktı. Başka bir deyişle, yapay zorlamalar ile şekillendirilmiş görünümün, kolayca buharlaşacak bir algı yanılması olma olasılığı güçlendi ve güvensizliği yeniden belirleyici hale getirdi.
İktidar cephesinin yerel seçimlere yönelik hesabı ise değişmiş olabilir! Ekonomik toparlanma lehine olan söylemler yerini tehditlere ve mağduriyet edebiyatına bırakmasına neden oldu! Bu tarafını bırakıp, Cuma günü yaşananların teknik sebeplerini anlamaya çalışalım.
Güvenli liman arayışları belirginleşti
Geride bıraktığımız hafta ortasında ABD Para Otoritesinin Açık Piyasa İşlem Komitesinden çıkan açıklamalar vardı. Beklendiği gibi faizler değişmedi, 2019 genelinde böyle olma olasılığı güçlendi; bilanço küçültme eğiliminin de Eylül ayı ile birlikte sonlanma olasılığı arttı. Karar- niyet ve açıklamalar güvercin tavrı olarak algılandı, böyle pazarlanması için seferber olundu. Ancak karar sonrasında genele yayılan bir risk alma iştahı ortaya çıkamadı, tam aksine güvenli liman arayışı çok sınırlı bir gecikme ile belirginleşti.
Hemen yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız gelişmeler öncesinde ülkemizin beş yıllık risk primi 300 baz puan düzeyinde salınıyordu; bu oran aynı vadeye ilişkin dolar cinsi Amerikan ve Türkiye Hazinelerinin tahvilleri arasındaki getiri farkını yansıtıyor. Açıklamalar sonrasında orta ve uzun vadeli Amerikan tahvillerinin getirileri hızla geriledi. Risk primimizin aynı düzeyde kalabilmesi için bizim tahvillere de güçlü bir alım gelmesi gerekliydi, fakat piyasa önceki ihraçlar yolu ile fazlası ile doyurulmuş olduğu için olamadı. Ülkemizin risk primi yükselmeye başladı ve bazı yatırımcılar bu durum nedeniyle endişeye kapıldı; Türkiye Hazinesinin tahvillerini satmaya başladılar. Perşembe günü başlayan bu eğilim Cuma günü hatırı sayılır ölçüde güçlendi ve risk primimiz yirmi dört saat içinde 300 düzeyinden 370 seviyelerine sıçradı ve paniğe sebep oldu.
Bu süreçte sorulması gereken konular var
Kurumsal yapının ezberleri bozuldu ve tereddüde bağlı davranış tutuklukları paniği besledi; yerli ve yabancı yatırımcılar risk azaltma stratejilerini erkene çekmek zorunda kaldı. Para otoritemizin faizleri yükseltme sinyali paniği dindirmeye yetmedi. Döviz kurları yükseldikçe kırılganlık algısı güçlendi ve tüm beklentiler seri bir şekilde olumsuzlaştı. Yerel seçimlerin hemen öncesinde yaşanan bu durum Ekonomi Yönetimine yönelik güvensizliği artırdı ve Siyasi İradeyi fazlası ile gerdi. Dün açıklanan güven endekslerindeki toparlanma havayı değiştiremedi, talimatlı işlemlerle kayıpları telafi etme çabası ön plana çıktı ve devreye sokulan tehditler kafaları fazlası ile karıştırdı.
Bu süreçte sorgulanması gereken konular var! Ekonomi yönetiminin, geride bıraktığımız haftanın ikinci yarısında yaşananları öngörememiş ve tedbirli olamamış olması, ya da bu riski bilerek ve isteyerek almış olması nasıl açıklanabilir? Liyakat yetersizliği mi var yoksa seçim sonrasında hiç dile gelmeyen sürpriz hazırlıkları mı?
Bu türden yönlendirme dışı bakış açıları, seçim sonrası için belirsizliğin çok yüksek ve nimet külfet dengesinin çok bozuk olduğunu düşündürüyor! Bu yılın ikici yarısına ilişkin iyimser senaryolarda figüran olmaya razı olmak durumunda kalanlar bile ağızlarından çıkana itibar etmiyor olabilir! Yeni bir kur şoku yaşanması riskini sıfırlayacak araçlara sahip olunmaması, iyimser olunabilmesini çok zorlaştırıyor!