Döviz kurları siyasi müdahalelerin etkisini sınırlıyor!

Uğur CİVELEK
Uğur CİVELEK ARKA PLAN [email protected]

Eylül ayına ilişkin ekonomik veriler, bu yılın üçüncü çeyrek döneminde durgunlaşma eğiliminin güçlendiğine ve makroekonomik görünümün bozulduğuna işaret ediyor. Siyasi İradenin iş dünyası ve mali sektörle yaptığı toplantılarda dile getirdiği talepleri, bu olumsuzluğa verilen tepki olarak değerlendirmek gerekiyor.

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından dün açıklanan veriler, beklentilerin olumsuzlaşmaya devam ettiğini düşündürüyor; özellikle yabancı yatırımcıların risklerini azaltmaya çalıştığı dikkat çekiyor. Türk Lirası değer kaybetmeyi sürdürüyor; faizlerin düşmesi zorlaşırken, olası inatlaşmanın yan tesirleri belirsizlik algılarını ön plana çıkartıyor. Bu durum, mali sektör ve iş dünyasının Siyasi İradeden gelen taleplere olumlu yanıt vermesini sorunlu hale getiriyor.

Açıklanan mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış veriler, olumlu bir görünüm sergilemiyor. Eylül ayı Sanayi Üretim Endeksi yüzde 3,8 ve yine aynı döneme ilişkin Perakende Satış Hacmi Endeksi yüzde 0,4 oranlarında gerilemiş. Daha önce açıklanmış olan Eylül ayı Dış Ticaret Endeksleri söz konusu endekslere yansıyan görünümü teyit ediyor; anılan dönemde ihracat yüzde 5,6 ve ithalat yüzde 0,7 gerilemişti.

Bu yılın son çeyrek döneminin devraldığı ekonomik eğilim mirası, iç açıcı bir görünüm sergilemiyor. Ekonomi durgunlaşmaya devam ediyor ve büyüme hedefinden uzaklaşılmasına sebep oluyor, yeni istihdam yaratılamıyor ve işsizlik artıyor. Maliyet artışları fiyatlara yansıtılamadığı için fiyat artışları şimdilik sınırlı kalıyor, fakat enflasyon baskıları ciddiyetini koruyor. Küresel ve bölgesel koşullar, bu olumsuz eğilimlerin yön değiştirmesine yardım etmiyor; kaynak sıkıntısı öncelikli sorun olarak ön plana çıkıyor, gerek fiyat ve gerek ise finansal istikrarı tehdit ediyor.
Ağustos ayı Güven Endekslerinde gözlenen sert gerileme, Eylül ayı verilerine yansımış gibi görünüyor. Fakat Eylül ayı güven göstergelerine yansıyan toparlama, döviz kurlarında yaşanan ve beklentileri olumsuzlaştıran dalgalanmalar nedeniyle Ekim ayı verilerine yansıyamıyor. Para otoritesinin hareket yeteneği daraldığı için faizler konusunda yeni bir hamle yapılamıyor, dış ticaret hacmi daralmaya devam ediyor ve enflasyon baskıları daha belirgin bir şekilde hissediliyor. Bu olumsuzlukların Kasım ayı ilk haftası itibarı ile geçerli olmayı sürdürmesi, Siyasi İradeyi bir şeyler yapmaya ve müdahale etmeye zorladığı yönündeki algılar güçleniyor.

İş dünyası ve finansal kesim hem önünü göremiyor ve aralarındaki ilişkiler olumsuzlaşıyor, hem de olumsuz eğilimler ile siyasi baskılar arasında bunalıyorlar. Yabancılar risklerini azaltmaya çalışırken, içerideki kurumsal yapıyı ve yerli yatırımcıları daha fazla risk almaya ikna etmek kolay olamıyor. Pragmatik ve tepkisel yaklaşımlar, gerek küresel ve bölgesel koşullar ve gerekse dış politika konusuna ilişkin belirsizlikler tarafından şekillendirilen engelleri aşmakta zorlanıyor; iyi niyetli fakat yeterince gerçekçi olamayan zorlamalar, ciddi yan tesirleri tetikleyebiliyor. Türk Lirası'ndaki önlenemeyen yıpranma, hem kafaları karıştırıyor ve hem de güvensizliği derinleştiriyor.

Bu açmaza geçici de olsa çözüm üretmeye çalışanlar, finansal piyasaların nasıl işlediğini dikkate almadan faizlere ve kaynak sıkıntısına odaklanıyor! Faizleri yapay şekilde geriletmenin kaynak sıkıntısının aşılacağı ve yeni yatırımların devreye girmesi anlamına gelmeyebileceğini anlamak istemiyorlar! Veya bu engelin bir şekilde küresel koşullar düzelmeden aşılması durumunda, Türk Lirası'nın değerinde yaşanabilecek ek kayıpların sıkıntı yaratabileceğini dikkate almadan mucize aramak durumunda kalıyorlar!

Döviz kurlarında yaşanan hareketler, tepkisel müdahalelerin etkisini sınırlıyor ve para otoritesinin hareket yeteneğini büyük ölçüde sınırlıyor. Hem kaynak sıkıntısı büyüyor ve hem de geleceğe yönelik beklentiler olumsuzlaşıyor; siyasi baskıların yan tesiri olası faydasını aşıyor. Bu kısır döngünün nasıl aşılacağı konusunda, herhangi bir çözüm üretilememiş gibi görünüyor ve tüm diğer konulara ilişkin kırılganlık algılarının da güçlenmesine sebep oluyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar