Döviz kurları ile ilgili rahatsızlıklar
Murat Berk / Yapı Kredi Yatırım
Yılbaşından bu yana küresel reflasyon çabalarıyla diplerden toparlanan ekonomiler ve yükselme trendinde olan hisse senedi ve emtia piyasaları şeklinde özetleyebileceğimiz büyük tabloda henüz önemli bir değişiklik olmadığını düşünüyoruz.
Geçen haftaki yorumlarımızda da belirtmeye çalıştığımız gibi yükseliş trendini sekteye uğratabilecek çeşitli risklerin artmaya başladığını fakat trendinin değiştiğini söylemek için erken olduğunu düşünmeye devam ediyoruz.
En basit hali ile bu riskler arasında ekonomilerin tekrar dip yapması bir uçta yer alırken, diğer uçta ise dünyada para politikalarının gereğinden erken normalleşmesi yer alıyor. Piyasa kaynaklı riskler arasında mali piyasalarda bu sene getirilerin çok iyi olması ve oynaklığın giderek azalmasının aşırı risk alımını teşvik etmiş olabileceği olasılığı var.
Arka planda ise döviz kurları ve özellikle de ABD dolarının değeri ile ilgili (ABD dışındaki) rahatsızlığın arttığını gözlemliyoruz.
Görünebildiği kadarıyla, dünyanın toparlanma patikası, ağır aksak, kredi ve istihdam kısıtlı nitelikler taşıyacak. Böyle bir ortamda ise hiçbir ülke "aşırı değerli" bir para birimine sıcak bakmıyor. Defakto "anti-dolar" görülen Euro gibi para birimleri değer kazanıyor. Ayrıca altın gibi alternatiflere finansal talep artıyor. Bu sıcak bakmamaya son örneklerden biri ise Kanada Merkez Bankası'nın "güvercince" diyebileceğimiz yorumlarıydı.
Son birkaç günde özellikle Avrupalı bazı üst düzey yetkililerinin açıklamalarından -ki aralarında ECB Başkanı Trichet de var- döviz kurları ile ilgili gittikçe daha fazla yorum geldiğini gözlemliyoruz.
Geçen hafta Financial Times'ta Fed'in FOMC toplantı metinlerinin tonunda değişikliğe gidebileceğini iddia eden haberin de işaret ettiği gibi merkez bankaları piyasalar mesaj verme konusunda ciddi anlamda kafa yoruyorlar.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, merkez bankaları dünyanın birçok yerinde, alışıldık olmayan para politikası önlemlerinden kademeli olarak geri çekilişi gittikçe daha fazla tartışacaklar gibi gözüküyor. Görünebildiği kadarıyla değişik ortamlarda (örneğin bu seneki Jackson Hole toplantılarında) özellikle piyasalarda oluşabilecek köpüklere karşın daha yüksek bir hassasiyet oluşmaya başladı. Kuşkusuz burada son krizin sebeplerine yönelik bir özeleştiri söz konusu. Fakat aynı zamanda bu konularda henüz bir konsensüs oluşmadı. Bunun yanında belirsizlikler devam ediyor. Aynı zamanda, ekonomilerdeki toparlanmanın yavaş ve kırılgan bir görüntüye sahip olduğu müddetçe ekonomilere parasal ve mali gevşeme kanalıyla verilen desteklerin bir süre daha korunmasının daha olası olduğunu öngörüyoruz.