Döviz fiyatının getirisi…
Döviz fiyatlarını, 'yüksek faiz' ile kontrol ettiğimiz, uzunca bir dönem yaşadık...
Oysa o kontrolü, üretim-tüketim dengesiyle sağlamaya çalışmalıydık...
O yanlışla diğer yanlışların önünü açtık ve ithal ürün fiyatlarının, yerli ürün fiyatlarına göre ucuz kalmasına seyirci kaldık...
Bu sayede de bazı alanlarda üretim kabiliyetimizi yitirdik...
* * *
Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, dün, makine teçhizat ithalatını, cari açığın nedeni olarak öne çıkardı...
Ekonominin anahtarı diye nitelendirdiğimiz makine sektöründe, 20 yıl öncesine bakarsak…
1998 yılı rakamlarına göre her tür makinenin toplam yurtiçi pazarı 10 milyar dolar düzeyindeydi…
Bu pazarın yüzde 78’ini ithal ürünler oluşturuyordu…
Aynı yıl, yurt içi makine imalatı 3.8 milyar dolara çıkmış, bu imalatın 1.1 milyar dolarlık kısmı ise ihraç edilmişti…
Üreticilerimiz, makine ihracatında, dünya sıralamasında 23’üncü sıradaydı…
* * *
Bugüne bakarsak…
Son 10 yılda dünya ticareti yüzde 20’nin üzerinde geriledi…
Buna rağmen, 2017’de makine ve aksamları ihracatımız 14.9 milyar dolara çıktı…
2018’in Ocak ayında ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 32 artarak 513 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi…
* * *
Yani son 20 yılda ihracatımız 13 kat artmış…
İthalatımız ise 4 kat artmış…
Ama…
Yıllık ihracatımız 14 milyar dolara yakın artarken, yıllık ithalatımızdaki artış 25 milyar dolar…
* * *
Bugün döviz fiyatlarına bakınca, geliştirip/üretmek, ithal üründen çok daha avantajlı hale geldi…
* * *
Yanı sıra, yaklaşık 13 bin şirketimizin üretim yaptığı sektörde, ihracatın yüzde 90’dan fazlasını 200’e yakın şirketimiz gerçekleştirmiş…
3 bin şirkete sahip Almanya ise 2017’de bizim 20 katımız yani 300 milyar dolarlık ihracata imza atmış…
Bu verinin analizi de farklı bir sıkıntımızı anlatıyor…
200 şirketimizin 14.9 milyar doların yüzde 90’ını gerçekleştirdiği düşünüldüğünde, bunların Alman şirketlerindeki verimliliğe sahip olduğu, diğer şirketlerimizin bu 200 şirketimizi model alması gerekliliği ortaya çıkıyor…
Bazı şirketlerimizin kapasite kullanımının tüm kredi desteklerine rağmen yüzde 30’larda kalmasının kaynak israfını tetiklediğini, haksız rekabetle sisteme zarar verdiğini de görmemiz gerekiyor…
* * *
Makine sektörü örneğiyle devam edersek…
Ekonomideki tüm olumsuzluklara rağmen, son 10 yılda makine sektörünün bazı alanlarında dünya liderliğine yükselmemiz, bazı alanlarında ilk üçte yer almamız ve bazı alanlarında ise ilk üçe koşmamız, makine üreticilerimizin yabancı rakiplerine oranla 9-10 kat fazla emek harcadığını gösteriyor…
Refahın önünde engel teşkil eden olumsuz makro verilerimizi düzeltebilmek için, karar alıcıların, makine sektörünün tüm paydaşlarıyla kafa kafaya verip, yol haritasını çizmesi ve anahtara sahip çıkması gerekiyor…