Döviz cinsi sözleşmelerde TL'ye geçiş zorunluluğu düzenlemesindeki “git gel”ler…

Nevzat SAYGILIOĞLU
Nevzat SAYGILIOĞLU EKO ANKARA [email protected]

Malum, iş dünyasının karşı karşıya kaldığı sıkıntılı bir düzenleme 85 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı’yla 13 Eylül 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı.

Kararın özü şuydu: Türkiye’de yerleşik kişilerin, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri artık döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak değil, Türk Lirası cinsinden yapılacaktı. Bu kararın istisnaları da yani döviz cinsi düzenleme konuları da Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecekti.

Yeni düzenleme ile mevcut sözleşmelerin 30 gün içerisinde Türk Lirası’na çevrilmesi zorunluluğu getirilmişti.

Düzenlemenin temel gerekçesi, özellikle geçtiğimiz ağustos ayında yaşanan döviz atağı karşısında dövize olan talebin yasal yollardan önlenmesi idi.

Aslında bu düzenleme, bundan yaklaşık 30 yıl önce çıkarılan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’da benimsenen liberal anlayışa çok aykırı idi.

Her şeyden önce hukukta sözleşme serbestisi kuralı ihlal edilmişti. Öte yandan serbest piyasa kurallarına aykırı ve zorlayıcı düzenlemelerle sisteme ayar verilmek istenmişti. Kaldı ki özellikle dış dünya ile entegre olan ve doğal olarak döviz cinsinden bedelleri belirlenen iş ve işlemler, bu düzenlemeden olumsuz etkileniyordu.

Bu düzenleme iş dünyasında çok ciddi sıkıntılara neden oldu. İş dünyasının sessiz çığlığı çeşitli zeminlerde ve kapalı kapılar ardında yankılanmaya başladı.

Nitekim bu söz konusu düzenlemeye ilişkin ikincil mevzuat ile düzenlemeler ya da daha doğru ifadeyle düzeltmeler başladı. İlk 2018-32/51 sayılı Tebliğ 6 Ekim 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı.

Buna göre örneğin; Türkiye’de yerleşik kişilerin gayrimenkul alım satım ve kiralama sözleşmeleri ile iş sözleşmeleri, hizmet sözleşmeleri (danışmanlık, aracılık, taşımacılık gibi) ve eser sözleşmelerinin mevcut döviz cinsi olanlarının Türk Lirası’na çevrilmesi ve bundan böyle yapılacak sözleşmelerin de Türk Lirası cinsinden olması zorunluluğu getirildi.

Ancak; tüm araç kiralama, menkul kiralama, yurtdışında üretilen yazılım ve lisans, kamu kurumlarının taraf olduğu sözleşmeler ile dövize endeksli ihaleler ve uluslararası sözleşmeler, gemilere ilişkin finansal kiralama sözleşmeleri, dışarıda yerleşiklerin Türkiye’de bulunan şube ve temsilciliklerinin iş ve hizmet sözleşmeleri gibi sözleşmelerin döviz cinsi olabileceği yönünde istisnalara yer verildi.

Ne yazık ki bu düzenlemeler de ihtiyacı karşılamadı. Şimdilik (!) en son 16 Kasım 2018 tarihli Resmi Gazete’de yeni bir tebliğ daha yayımlandı.

Bu yeni düzenlemeyle de örneğin;

- Yurtiçinde bulunan gayrimenkullerin satış sözleşmeleriyle bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinde döviz cinsinden yapılabilmesine imkân veren 4 yeni düzenlemeye yer verildi.

- Aynı durumda olan gayrimenkullere ilişkin kiralama sözleşmelerinde de döviz cinsi ödemeye imkân veren 6 yeni düzenleme getirildi.

- İş sözleşmelerinde 4 konuya açıklık getirildi ve döviz cinsi ödeme imkânı sağlandı.

- Danışmanlık, aracılık ve taşımacılık dahil her türlü hizmet sözleşmelerinde de 6 konuda döviz cinsi düzenlemeye yer verilerek istisnalar genişletildi.

- Aynı şekilde menkul ve taşıt satış ve kiralama sözleşmeleri ile eser ve finansal kiralama sözleşmeleri ve diğer özellikli bazı işlemler için de döviz cinsinden sözleşme yapılması imkânı sürdürüldü.

Peki bu düzenlemeler yeterli mi? Bize göre hayır!..

Örnek mi istersiniz?... Turizm Bakanlığı belgeli konaklama tesislerinin işletilmesiyle ilgili gayrimenkul kiralama sözleşmelerinin dövizle yapılması konusuna açıklık getirilmek istendi. Ama konu hala açık değil. Acaba belgeli konaklama tesisinin kül olarak başkalarına kiralanması mı amaçlanıyor? Yoksa belgeli konaklama tesislerinde bulunan dükkan, oyun salonu, sağlık merkezi gibi alt ünitelerin mi kapsama dahil edilmesi amaçlanıyor?

Konunun içinde olanlar biliyorlar ki; Türk Lirası cinsinden sözleşme yapılması zorunluluğuna getirilen istisnalar, artık asıl düzenlemeyi istisna haline getirmiş durumda. Yani yeni düzenlemeler amacından sapmış gibi.

Zaten halen liberal anlayışı ve bu anlayışa yönelik fiili uygulamayı bünyesinde taşıyan 32 sayılı Karar’ın ruhuna aykırı böyle düzenlemelerin etkin olmasını beklemek doğru değil.
Doğrusunu söylemek gerekirse şu döviz atağı fırtınası geçtikten sonra “zararın neresinden dönülse kardır” gerçeğine dönmek lazım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar