Döviz bulamadık ki harcayalım cari açık verelim
Cari açık çok hızlı bir azalma gösterdi ama zaten istesek de daha fazla açık veremezdik...Son bir yılda yalnızca 4 milyar dolar finansman sağlayabildik. Oysa önceki bir yılda sağlanan finansman tam 47 milyar dolardı. Olmayan dövizi mi harcayacaktık?
Önce sayıları aktaralım, ardından bu sayıların ne anlama geldiği ve nasıl gerçekleştiği üstünde duralım.
Cari işlemler dengesinde mart ayındaki açık yalnızca 589 milyon dolar oldu. Geçen yılın martında 4.7 milyar dolar açık verilmişti.
İlk çeyrekteki açık 16.2 milyardan 1.9 milyara düştü.
Mart itibarıyla yıllık açık da 55.2 milyardan 12.8 milyara geriledi.
Cari açığı neredeyse sıfırlayacağız. Bu durum ağırlıkla dış ticaret açığındaki daralmadan kaynaklanıyor.
İyi güzel de dış ticaret açığındaki bu daralma ihracatı çok artırdığımız için değil, ithalat çok gerilediği için gerçekleşiyor.
İthalatın niye gerilediği de ortada... Tüketim düşük, bu yüzden üretim de şöyle böyle gidiyor. Üretemeyen sanayici ara mal da ithal etmiyor, hammadde de...
Vatandaşın alım gücü giderek azalıyor ve gelecek kaygısı artıyor; bu yüzden başta otomobil olmak üzere tüketim malı ithalatı grubunda da büyük gerileme var.
İthal kalemleri arasında tek artışın petrol ve doğalgazda yaşandığını görüyoruz.
Finansmanda sorun büyük
Ödemeler dengesinin yalnızca cari işlemler hesabı kalemine odaklanmak eksik değerlendirmeye yol açıyor. Dikkatle izlenmesi gereken bir kalem daha var; finans hesabı.
Finans hesabına değinmeden önce şu gerçeğin altını bir kez daha çizelim.
Döviz bulmadan ya da dövizi garanti etmeden harcama yapılamaz; örneğin ithalat söz konusu olamaz.
Olmayan para harcanmaz. “Hele şu ithalatı bir yapalım, hele şu cari açığı bir verelim de gereken dövizi daha sonra buluruz” denilmez, denilemez.
Cebinizde paranız yoksa ya da kredi kartınızın limiti uygun değilse bir sakız bile alamazsınız.
Dolayısıyla cari açık verebilmenin olmazsa olmaz şartı, önce bu açığı karşılayacak dövizi bulmaktır. İşte sorun burada zaten...
Finansman, ilk çeyrekte de, son bir yılda da 2018’e göre çok büyük ölçüde azaldı. Geçen yılın ilk çeyreğinde 12.4 milyar dolar finansman bulmuştuk, bu yıl 6.9 milyar dolarda kaldık.
Mart itibarıyla son bir yılda sağlanabilen toplam finansman yalnızca 4.4 milyar dolar. Önceki bir yılda sağlanan finansman ise tam 47 milyar dolar.
47 milyardan 4 milyara... Finansman böyle bir azalma göstermiş. Cari açık ise 55 milyardan 13 milyara inmiş.
Yani durumumuzu şöyle özetlemek mümkün:
“Döviz vardı da harcamadık mı?”
Hani net hata noksandan hep kaynağı belirsiz para gelirdi?
Net hata ve noksan kalemi ödemeler dengesinin kalıntı kalemidir. Ödemeler dengesini oluşturan kalemlerin toplamının sıfır olmaması durumunda, bilanço denkliği sağlamak adına artı ya da eksi fark bu kaleme yansıtılır. Bir fark bir dizi nedenle ortaya çıkabilir ve zaman içinde hep revize edilerek elden geldiğince küçültülür.
Bizim ödemeler dengemizde bu fark genellikle pozitif oluşur. Ve pozitif net hata ve noksanın genel kabul görmüş bir tanımı vardır:
“Kaynağı belirsiz para girişi...”
Valiz valiz getirilmektedir bu para. Daha da ilginci bir yandan “kaynağı belirsiz para” diyenler, bir yandan da kaynağı yazıverirler:
“Körfez ülkelerinden getirilen para...”
Kaynağı Merkez Bankası bile bilmiyor, ama bazı kesimler kaynağı anında söyleyebiliyor.
Nereye gittiği bilinmeyen para!
Merkez Bankası mart ayının ödemeler dengesi verilerini açıkladı ve bir anda şaşırıp kaldık!
Mart ayında net hata ve noksanda döviz girişi yok; hatta tam aksine 4.3 milyar dolarlık çıkış söz konusu. İlk çeyrekteki çıkış da mart ayının etkisiyle 5 milyar doları buldu.
Bakarsınız nisanda yine artı olur bu kalem, belki yine negatif gelir. Çünkü dedik ya net hata noksan bir denkleştirme kalemidir ve zaman içinde hep küçülür.
Merkez Bankası’nın blog sitesi olan Merkezin Güncesi’nde yaklaşık iki yıl önce “Net hata ve Noksan Üzerine Bir Değerlendirme” başlıklı bir analizde bu konu detaylı olarak izah edildi. Bu değerlendirmeye biz de köşemizde 21 Haziran 2017’de yer vermiştik. İlgilenen olursa diye hatırlatalım istedik.