Döviz açığı yerine döviz girişi küçülüyor

Temmuz ayında cari açık (döviz açığı)  5.7 milyar dolar. Buna karşılık sermaye hareketi ile net döviz girişi yerine 764 milyon dolar doviz çıkışı var.

Nereden geldiği belli olmayan 4.8 milyar dolar sayesinde açığın bir bölümü kapatıldı. Sonuçda kalan 1.7 milyar dolar açık döviz rezervlerinden kapatıldı.

Cari açığın arkasında dış ticaret açığı var. İhracatı artıramıyor, ithalatı firenleyemiyoruz.

Mayısta mal dengesi açığı 8.0 milyar dolardı. Haziran’da 6.9 milyar dolar, temmuzda 8 milyar dolar oldu.

Cari açık mayısta 7.4 milyar dolardı, haziranda 4.6 milyar dolara inince sevindik. Temmuz da 5.7 milyar dolar oldu.

Gerçekçi olalım. Bizim ekonomimizin çarkının dönmesi için her ay 5-6 milyar dolar dış kaynağa ihtiyacımız var.

Bugüne kadar bu kaynak giriyordu. Hatta cari açıktan daha fazla döviz girişi olduğundan döviz bolluğu sayesinde döviz fiyatları düşüktü.

Fakat görülüyor ki açık devam ediyor. Mayıstan bu yana  net döviz girişi kesilmiş durumda.

Nereden geldiği belli olmayan döviz ile mayıs ayını da temmuz ayını da daha az hasar ile kurtardık.

Bu tabloya bakarak önümüzde neler yapılacağını planlamalıyız.

İthalatı biraz daha kısarız, ihracatı biraz daha artırırız ama sonuçta mal dengesi gene eksi 6 milyar doların altına inemez. Bu durumda da cari açık 5 milyar doların üzerinde kalır.

Demek ki ekonomide çarkların durmaması için her ay en az 5 milyar dolar döviz girişini sağlayacak tedbirleri almak zorundayız.

Sadece rezervlere güvenerek bu işi sürdürmenin imkanı yok.

Türkiye ekonomisinin şu günlerde en önemli sorunu döviz girişinin önünü açmaktır. Politik risk, içerideki huzursuzluk, Kürt sorunu ve Anayasa tartışmaları, Suriye takıntısı bizim dışarıdaki imajımnızı zedeledi, zedeliyor.

Biz olan biteni sadece  iç sorun olarak görüyoruz. Halbuki Türkiye’ye döviz gönderenler, paralarının riskini ölçüyor.

Bu cari açık tablosu yakında Türkiye’nin kredi notunun düşürülmesi tehlikesini işaret ediyor. Kredi notu düşürülür ise, sorun daha da büyür.

Açık anlatım ile cari açık tablosunu ciddiye almak zorundayız. Ankara’nın bu tablonun devam etmesi olasılığını dikkate alarak yeni politikalar belirlemesi gerekir.