Dostlar alışveriş de yapmalı
Kapalıçarşı
Kapalıçarşı'yı ilk gördüğümde çok hoşuma gitmişti. Kapalı bir yerde, ıslanmadan, üşümeden alışveriş etmenin zevkine varmıştım.
Alışveriş ederken üşüme korkusu çocukluk yıllarımdan gelir. Merzifon, kışı soğuk geçen bir yerdi. Bu nedenle bir dükkandan diğerine gitmek bile canımı sıkardı. Çocukken hayal ederdim. Keşke dükkanların hepsi bir yerde olsa da her şeyi oradan alsak, dolaşmasak, üşümesek derdim. Kapalıçarşı'da bu hayalim gerçekleşmişti. İstanbul'a göçünce Kapalıçarşı'yı dolaşmak, kuyumcularına bakmak en büyük zevklerimden birisi olmuştu. Fırsat buldukça Fatih'ten çıkar, Beyazıt'ta sahaflara uğradıktan sonra soluğu Kapalıçarşı'da alırdım.
Orhan Veli, "Kapalıçarşı deyip geçme;/Kapalıçarşı,/Kapalı kutu" demişti. İşte her gidişimde bu kapalı kutunun içinde yeni bir şey keşfetmeye çalışırdım. Sonra Mahmutpaşa'dan inip Mısır Çarşısı'na gelirdim. Mısır Çarşısı da kendi başına kapalı bir kutu idi. Ama hoş kokulu bir kutu. Şarküterilerin, kuruyemişçilerin, aktarların karışımı o koku beni mest ederdi.
Alışveriş merkezleri
Amerika'ya gittiğimde "Gel seni buranın Kapalıçarşı'sına götürelim" demişti arkadaşlar. Bir büyük alışveriş merkezine götürmüşlerdi. Önce alışveriş yapmış, sonra aynı yerdeki bir sinemaya gitmiştik. Alışveriş merkezinde Kapalıçarşı'nın kuyumcularını ve Mısır Çarşısı'nın kokusunu bulamamıştım ama büyüklük beni etkilemişti. Arkadaşlar, "İşte burada her şey büyük" demişlerdi.
Alışveriş merkezleri ilk kez Amerika'da ortaya çıkan bir şey değil. Dünyadaki ilk kapalı çarşı 10.yüzyılda , İsfahan'da yapılmış. Bizim Kapalıçarşı'nın temeli 1461 yılında atılmış. Öte yandan St. Petersburg'da 1758 yılında açılan Gostini Dvor var. Amerika Birleşik Devletleri'nde, Cleveland'da 1890 yılında açılan Clevelad Pasajı Amerika'daki (The Arcade of Cleveland) ilk kapalıçarşı. Demir çerçevelerin içine yerleşmiş bin 600 penceresi ile güzel bir mimarlık eseri. Amerika'da alışveriş merkezleri sayısındaki asıl patlama 1950'li yıllardan başlayarak olmuş. Araba sayısının artması ve banliyölerde yerleşme olgusuna paralel gelişmiş.
Amerika'da son durum
Bu alışveriş merkezi muhabbeti nerden çıktı diye merak edenler olabilir. Fortune Dergisi'nin bir haberinden dolayı alışveriş merkezleri konusuna girdim. Bu habere (Eylül 21, 2009-Malls think Outside the (Big) Box) göre kriz alışveriş merkezlerini de iyi etkilemiş. Şu an bu alışveriş merkezlerindeki dükkanların yüzde 8.4 ü boşmuş. Ticari emlak piyasasında 10 yıldan beri araştırmalar yapan REIS firmasının rakamlarına göre bu yüzde, 10 içinde erişilen en yüksek rakam. Alışveriş merkezleri bu durumda yaratıcı çözümlere yönelmiş. Örneğin, Indiana'daki Concord Mall'da KB Toys tarafından boşaltılan dükkana bir kilise (Fresh Start Church) gelmiş. Kilisenin 150 oturacak yeri varmış ve sürekli vitrinlerini değiştiriyormuş.
Öte yandan, Nasville'de One Hundred Oaks Mall'da ise daha değişik bir yerleşim olmuş. Bir sağlık merkezi (The Valderbilt Medical Center) alışveriş merkezinin yarısına yerleşmiş. Bu durum, öyle bir iki yerde görülen bir değişim değilmiş. Bu yılın sadece ikinci çeyreğinde 63 kilise, 244 sağlık ünitesi ve 172 okul alışveriş merkezlerinde boşalan yerlere taşınmış: Alışveriş merkezlerini işletenler mevcut kiracıları elde tutmak için sözleşme sürelerini kısaltmaktan kira indirimine kadar ellerinden geleni yapıyormuş.
Bizde olsaydı
Amerika'da alışveriş merkezlerinde yukarda söz ettiğim yaşananlar ülkemizde yaşanacak mı bilemiyorum. Ama yaşansaydı acaba kapanan dükkanların yerine ne gelirdi diye düşündüm. İşte aklıma gelenler: "Oynatmaya Az Kaldı" ruh sağlığı merkezi; "Hangi Recep'i dinleyelim" aşı merkezi; "Dinlenmeyen Kalmasın" dinleme merkezi; "Ellere var da, bize yoh mi" karşılama merkezi; "Kevin Costner" hariçten gazel merkezi; "Fazla açılmayalım" yüzme merkezi; "Öfke" belegat sanatı merkezi; "Gelin sizinkini de değiştirelim" GDO merkezi.
Sonuç
İşin şakası bir yana, alışveriş merkezleri, alışveriş yapan insanlarla güzel. Dostlara bol kazançlar, güzel alışverişler dileğiyle…