Dost acı söyler

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un Türkiye ziyareti, Türkiye ve Almanya’da önemli yankı buldu. İki ülke arasındaki tarihi, kültürel, siyasi ve ekonomik ilişkilerin derinliği dikkate alındığında bu ilgi daha iyi anlaşılıyor. Almanya’da yaşayan üç milyon civarında Türkün iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinde payı büyük. Önceleri çoğunluğu işçilerden oluşan Türkler, kuşaklar değiştikçe siyasetten ekonomiye kadar hemen her alanda etkinliklerini arttırdılar. Türk girişimcilerin sahip olduğu binlerce işletme, sağladıkları istihdam ve yarattıkları katma değerle,

sadece Alman ekonomisine değil, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine de katkıda bulunuyor. Dünyanın önde gelen siyasi ve ekonomik güçlerinden biri olan AB’nin lokomotif ülkesi Almanya, Türkiye’nin de en önemli siyasi ve ekonomik ortaklarından biri. TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin ihracatında en büyük pay yüzde 9.5 ile Almanya’nın. Almanya, ithalatımızda da oran olarak Rusya ve Çin’den sonra üçüncü sırada yer alıyor. Türkiye’nin AB’ye yaptığı ihracatın toplam ihracat içindeki payı ise yüzde 41.1. Artan ticaret hacminin yanı sıra AB ve Türkiye arasında gelişen ekonomik ilişkilerin teknoloji transferi ve işgücünün eğitimine yaptığı katkıyı da unutmamak lazım.

***
Batı’nın Ortadoğu’da istikrarlı bir Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu belirten Almanya Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin komşu ülkelerde yaşanan kaos ortamına düşmemesi, yeni yatırımları ülkeye çekebilmesi ve ihracatını arttırabilmesi için Batı ile ilişkilerin önemine dikkat çekiyor. Gauck’a göre, kendini dış dünyadan izole eden, samimi uyarılara kulak asmayan Türkiye ancak kendisine zarar verebilir. Yerinde söylenen bu sözler aslında çok şey ifade ediyor. Rusya ve Çin gibi iki süper güç Batı’yla ekonomik ve siyasi yönden daha iyi entegre olabilmenin yollarını ararken, bizim kendi kendimizi izole etmeye çalışmamızın anlaşılır yanı yok. Coğrafi konum ülkelerin kaderini etkileyen önemli bir faktör. Bu bakımdan, Türkiye’nin Avrupa’nın komşusu olması büyük bir şanstır. Tüm eksiklerine karşın bugünkü gelişmişlik düzeyine ulaşmamızda Avrupa’nın katkısı yadsınamaz. Avrupa ekonomisi şu an için kriz içinde olsa dahi, dünyanın en büyük ekonomik gücü. Maalesef dışarıya satacak petrolümüz yok. Gelirimiz tasarruflarımızı artırmaya yetmiyor. Yatırım yapmak ve ekonomik büyümeyi sürdürebilmek için dış kaynağa ihtiyacımız var. Bunun tek yolu ise yabancı sermaye. Büyümeyi ancak daha çok yabancı sermaye çekerek sürdürebiliriz. Ülkeler arasında yabancı sermaye çekebilmek için kıyasıya rekabetin olduğu bir dönemde, siyasi ve ekonomik istikrarın sürdürülmesinin yatırımcılar açısından önemi büyük. Rasyonel düşünen hiç bir girişimci hukuk sistemi yeterince gelişmemiş, siyasi yönden istikrarsız, toplumu kutuplara ayrılmış bir ülkeye gelmez.

***
Gauck, Türkiye’nin geleceğini AB ile ilişkilerin daha da geliştiği bir yapıda gördüğünü söylerken, tam üyelik konusunda bir taahhütte bulunmuyor. Alman Hristiyan Demokratları geçmişte Fransa ile birlik olup Türkiye’nin üyeliğine hep karşı çıktılar. Bu politikanın ilerde değişip değişmeyeceği bilinmez. Ancak, AB’nin dinamik, ekonomisi büyüyen, Batı ve Doğu arasında köprü olan Türkiye olmaksızın gelişmesini sürdürmesi zor. Ortam, AB ile ilişkilerin geliştirilmesi açısından önceki yıllara göre daha uygun. Son on yılda gerçekleştirilen ekonomik başarı önümüzdeki yıllarda da sürdürülür ve demokrasimizi geliştirme konusunda samimi adımlar atabilirsek tam üyelik yolunda pek bir engel kalacağını sanmıyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016