Dördüncü Madde Konsultasyon Raporu

Taner BERKSOY
Taner BERKSOY EKONOMİ DÜNYASI tberksoy@pirireis.edu.tr

IMF yine bizimle ilgili bir not yayınladı. Bizde IMF denince arkasından sıkılaştırma ve sıkıntı gelmesine alışılmış. Dolayısıyla IMF Türkiye konulu bir rapor yayınladı sözü dahi heyecan yaratmaya yetiyor.Bu defa böyle değil. Heyecanlanacak pek bir şey yok.  IMF yine kendi bildiğinden şaşmamış tabii. Sıkılaştırma, frene basma, daralma falan gibi şeyler öneriyor sonuçta. Ama bu defaki öneriler bir program çerçevesinde yapılmıyor. Dolayısıyla acil bir durum sözkonusu değil, bağlayıcılığı da gevşek.

Rutin sayılabilecek bir sürecin tamamlanması nedeniyle yazılan bir not bu. Dördüncü madde konsultasyonu deniliyor bu rutin sürece. IMF'nin  belli aralıklarla üye ülkelere değerlendirme gezileri yapıyor. Bu geziler dördüncü madde olarak anılan bir düzenleme çerçevesinde yapılıyor. Bir IMF heyeti geliyor, temaslar, gözlemler ve değerlendirmeler yapıyor. Ülke ekonomisinin bir fotoğrafını çekiyor adeta. Sonra bu fotoğrafın değerlendirmesini yapıp, önerilerini dile getiriyor. Ortaya çıkan belgeye "Dördüncü Madde Konsultasyon Raporu" deniliyor.

                                             *                   *                   *

IMF'nin Türkiye konulu son notu da böyle bir rapor. Aciliyet durumu yok. Bağlayıcılık  dozu  gevşek. Ama yazılan notun bir işe yaramadığı anlamına gelmiyor bu. Ülke ekonomisine ilişkin son verilerin yanısıra bu verilerin neye işaret ettiğine dair uzman değerlendirmeleri de yer alır bu raporlarda. Dolayısıyla, başka hiç bir özelliği olmasa bile  meraklısına bol enformasyon vardır bunların içinde.

Etkileme meselesine gelince konsultasyon raporlarının bütünüyle etkisiz olduğunu söylemek de doğru olmaz. Olağan koşullarda bireysel ve kurumsal aktörler bu raporlarla anlık olarak ilgilenirler. Bu gün içinden geçilen koşullara olağan demek zor. Dünyada  yeni bir durgunluk süreci yaşanacağına ilişkin değerlendirmeler çoğunlukta. Bu koşullarda konsultasyon raporları yerli ve yabancı aktörlerin yoğun ilgisini çeker. Yerli aktörlerin beklentilerini biçimlendirmelerinde rol oynar bu tür raporlar. Yabanci aktörlerin ise ülke ekonomisine dönük yargıları, risk algılamaları ve pozisyon kararları üzerinde önemli etkileri olur  konsultasyon raporlarının.

Bizde de böyle olacak sanırım. Halinden memnun olan hükumetin bu notla çok fazla ilgileneceğini sanmıyorum. Enformasyon açlığı içinde olan  aktörlerin ise IMF notuna belli bir merakla yaklaşacaklarını ve içeriğinden de etkileceklerini düşünüyorum. 

                                             *                   *                   *

Raporun üç parçalı olduğu söylenebilir. Bu parçalardan birisinde Türkiye ekonomisinin 2001 sonrasındaki politika uygulamaları ele alınıyor ve bunun günümüzdeki etkilerine vurgu yapılıyor. Bu bölümdeki değerlendirmeler oldukça nesnel ve pozitif. Bu önemli. Zira, belirsizliğin yoğun olduğu bugünkü ortamda ekonomiye dönük iyi ve olumlu bir değerlendirme bazı sunuyor.

Raporun ikinci parçasında, istatistik bilgiler çerçevesinde, ekonominin son eğilimleri değerlendiriliyor ve 2012 yılına ilişkin sayısal öngörüler yapılıyor. Raporun esas beklenti biçimlendirici parçası bu. Güncel meraklar açısından sayısal öngörülerden üç tanesinin önemli olduğunu düşünüyorum.

Sayısal değerlendirmelerden birisi  2011 ve 2012 yıllarına ilişkin büyüme öngörüsüleri. IMF eski tahminlerini değiştirmiş. Türkiye ekonomisi için daha önce yüzde 6.6 olarak öngörülen 2011 yılı büyüme oranı yüzde 7.5 olarak revize edilmiş. 2012 için yapılan ilk tahminde yüzde 2.2 olan büyüme oranı bu son raporda yüzde 2.0'ye düşürülmüş. Türkiye ekonomisinin mevcut temposunun öngörülenden yüksek olduğunu ama 2012 yılında çok ciddi bir daralma yaşanacağını söylüyor IMF.

Sayısal değerlendirmelerden ikincisi enflasyonla ilgili. IMF 2011 yılı enflasyon tahminini yüzde 8.0'den yüzde 9.5 düzeyine yükseltmiş. Türkiye'de enflasyon hızının beklenenden  daha yüksek olduğunu söylüyor IMF.  Dahası, 2012 yılı enflasyon tahminini de yüzde 6.7 düzeyine yükseltilerek enflasyon hedefinden önemli ölçüde sapılacağı öngörülüyor. IMF 2012 yılında Türkiye'de enflasyonun yüksek olacağı kanısında.

Üçüncü önemli sayısal değerlendirme de cari açıkla ilgili.IMF 2011 yılında yüzde 10.2 olarak tahmin ettiği cari açığın 2012 yılında yüzde 7.8'e gerileyeceğini öngörüyor.

Raporun üçüncü parçası ise 2012 yılı için iktisat politikası tavsiyelerine ayrılmış. Raporda bu tavsiyeler  "büyümede yumuşak iniş" sağlamak için alınması gereken önlemler olarak takdim ediliyor. IMF'nin temel politika önerisi mali ve parasal sıkılaştırma. Uyar mı uymaz mı bilmem, ama bu konunun daha çok konuşulacağını biliyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Ekonomi kıskaçta 20 Aralık 2018
Normalleşme mi? 06 Aralık 2018
Kur’u temizleme 25 Ekim 2018
Yeni bir durgunluk mu? 18 Ekim 2018
Zaman mı kazanıyoruz 11 Ekim 2018
Tedbir gerekirdi 04 Ekim 2018
2019 yılı kritik 13 Eylül 2018
Adını koymadan 06 Eylül 2018