Dönüştürücü teknoloji: Yapay zekâ
Bugün birçok ülke, gelişen teknolojinin ana merkezi olma yönünde adımlar atarken, güçlü yeni yapay zekâ sistemlerinin gözetimini üstlenmek için de bir yarış içerisinde. Yapay zekâyı gerçekleştirmek ve bu teknolojiyi yönetmek için ülkeler, birçok sektörü uygulamada öncü seçiyor ve strateji adımları arasına koyuyor.
Ülkeler büyük yapay zekâ şirketlerini; ulusal güvenlik, ulusal ekonomik güvenlik veya ulusal kamu sağlığı ve güvenliği açısından önemli görürken, yapay zekâ sistemlerinin gelişimi için önemli bütçeler ayırıyor. Diğer taraftan bu sistemlerin güvenliğini sağlamak için de şimdiye kadar küresel ölçekte görülmüş en güçlü önlemleri alıyorlar.
Yapay zekâ nedir?
Yapay zekâ; makinelerdeki insan zekâsının simülasyonunu ifade ederken, tipik olarak insan gerektiren görevleri yerine getirmelerini sağlar. 1950’li yılların başında Alan Turing’in “Makineler düşünebilir mi” sorusuyla makine öğrenmesi kavramı ortaya çıkmış, Bilgisayar Bilimci ve Bilişsel Bilimci John Mc Carthy tarafından “Yapay Zekâ” terimi, ilk kez düzenlenen yapay zekâ konferansı olan “Dartmouth Konferansı”nda 1956 yılında kullanılmıştır.
Yapay zekâ çeşitli endüstrilerde dönüştürücü bir teknoloji olarak hızla öne çıkan, günümüzde en çok tartışılan konular arasında yer alıyor. Tüketici davranışları çağa göre sürekli gelişiyor ve değişiyor. Dijital çağda teknoloji hızla ilerliyor ve tüketicilerin işletmelerle etkileşim biçimini şekillendiriyor. Geleceğe baktığımızda tüketici davranışını etkilemesi muhtemel çeşitli trendleri ve değişiklikleri tahmin edebiliriz.
Tüketici davranışlarına etkisi
Yapay zekâ (AI), yaşama ve çalışma şeklimizi değiştiriyor, dolayısıyla tüketici davranışları üzerinde önemli bir etkisinin olması şaşırtıcı değil. Yapay zekâ destekli sohbet robotları, sanal asistanlar ve kişiselleştirme algoritmaları, tüketicilerin işletmelerle etkileşim kurma biçimini şimdiden değiştiriyor.
Gelecekte yapay zekânın, tüketici davranışını ve tercihlerini tahmin edebilen makine öğrenimi algoritmalarıyla daha da karmaşık hale gelmesini bekleyebiliriz. Bu öngörme yeteneği, şirketlerin ürün satış ve pazarlamalarını kişiselleştirmelerine, müşterilerine daha kişiselleştirilmiş bir deneyim sunmalarına olanak tanıyacak. Bu kişiselleştirme, işletmeler ve müşterileri arasında daha güçlü ilişkiler kurulmasına yardımcı olarak sadakatin ve müşteri memnuniyetinin artmasına da yol açabilir.
Sesle etkinleşen cihazların yükselişi
Sesli ev asistanların yükselişiyle birlikte, sesle etkinleştirilen cihazlar hızla birçok tüketicinin tercih ettiği araçlar haline geliyor. Bu cihazlar, tüketicilerin işlerini eller serbest olarak gerçekleştirmesine olanak tanıyarak onları inanılmaz derecede rahatlatıyor.
Gelecekte, sesle etkinleşen teknolojiyi ürün ve hizmetlerine dahil eden daha fazla işletme görmeyi bekleyebiliriz. Örneğin marketlerde sesle etkinleştirilen alışveriş listelerinin kullanıldığını görebiliriz. Burada yaratılan kolaylıklar tüketici davranışının da önemli bir itici gücü olacaktır. Gizlilik ve güvenliğin artan önemi Veri ihlallerinin ve siber saldırıların artmasıyla birlikte tüketiciler, çevrimiçi işlemlerde gizlilik ve güvenliğin öneminin giderek daha fazla farkına varıyor. Sonuç olarak, gelecekte tüketici davranışlarında mahremiyet ve güvenliğe daha fazla önem verilmesini bekleyebiliriz.
Ürün ve hizmetlerinde gizliliğe ve güvenliğe öncelik veren işletmeler, bunu yapmayanlara göre rekabet avantajına sahip olacak ve bu da tüketiciler nezdinde marka bağlılığının artmasına yol açacak. Tüketici davranışının geleceğine baktığımızda işletmelerin müşterileriyle etkileşim şeklini şekillendirecek önemli değişiklikler ve trendler oluşacağını öngörüyoruz. Yapay zekânın etkisi, sesle etkinleştirilen cihazların yükseliş gizlilik ve güvenliği önemli hale getirirken, işletmeler bu trendleri takip ederek ve stratejilerini buna göre uyarlayarak, sürekli değişen tüketici davranışı dünyasında kendilerini başarı için konumlandıracaklar.