Dönüş: 180 mi 360 derece mi?
Global gelişmelerin çok hızlı yön değiştirdiği bir dönemden geçiyoruz. Henüz birkaç gün önce BOJ’un eksi faiz politikası ile çok zayıflayacağı iddia edilen Yen tam aksi bir hareket göstererek 111 seviyesine kadar toparlandı. FED’in faiz artırımı ile zayıflayacağı düşünülen Altın ise çok kuvvetli bir rally ile 1250 seviyesini aştıktan sonra şu anda 1200’den işlem görüyor. Ama belki de en ilginci Euro bölgesinde yaşanan sorunlara rağmen Euro’nun değer kazanması oldu. Eksi faizler çok detaylı yazılması gereken bir konu olduğu için bu hafta değinmeyeceğim. Ancak diğer enstrümanlarda neler olup bittiğine ve ne olabileceğine bakmakta fayda var. Altın ile başlarsak; artan likidite ve düşük reel faizler altın dostu bir ortamdır. Ve BOJ’un eksi faiz uygulamasına geçtiği, ECB’nin yüzde -0.30’da olan oranı –yüzde 0.70’ye çekebileceği beklentisi ve FED’in bu yıl faiz artıramayacağı düşüncesi Altının yukarı hareketi için mükemmel bir ortam oluşturdu. 1160 seviyesi kırılmadığı sürece yukarı momentum fiyatı 1305 seviyesine kadar taşıyabilir. Ancak gerek FED beklentim gerekse global piyasalarda likidite koşullarının gelişimi nedeni ile şayet 1160 kırılırsa Altının yeniden 1000’in altı seviyeleri hedefleyeceğini düşünüyorum. Kısacası henüz en kötüsünü geride bıraktığımızı söylemek için erken. Peki Euro bölgesindeki sorunlara rağmen kur nasıl değer kazanmış olabilir. Önce Alman banklarının durumunu özetlemek istiyorum. 2008 krizi öncesinde büyük bir cari fazla biriktiren ve tasarrufları oldukça yüksek olan Almanya bu “fazlalığı” ihraç etmek sorundaydı. Yani çevre ülkelere düşük oranlardan büyük miktarda kredi aktarıldı. Bu krediler başta İspanya olmak üzere pek çok yerde konut balonuna benzer balonları şişirdi. Balonun patlaması ile beraber bankların bilançolarında artık geri dönmesi mümkün olmayan krediler kaldı. Ancak İngiltere ve ABD’nin aksine Euro Bölgesi hiçbir zaman bankalarını tam olarak temizleyemedi. Şimdi yaşanan korkuların en temelinde bu geçmiş yatıyor. Ancak 2008 döneminde tüm dünyada bilançolar sorunluyken şimdi bazı bölgelerde “gelir tablosu” bazı bölgelerde ise “bilanço” sorunlu. Yani doğrudan bir karşılaştırma hatalı olacaktır. Ana soruya geri dönersek Euro neden değer kazandı? Kriz zamanlar nakde olan talebin arttığı zamanlardır. Bu talep bazen isteyerek, yani kişi ve kurumların doğrudan alımları ile, bazen de koşullar gereği mecburen oluşur. Örneğin 100 Euroluk XYZ bankasını 80 Euro karşılığı teminat olarak kabul eden bir kurum yaşananların ardından sadece 50 Euro olarak teminat olarak kabul eder ve size 30 Euroluk teminat tamamlama çağrısı yaparsa Altınlarınızı gönderemezsiniz. Geçtiğimiz hafta yaşanan Euro talebinin önemli bir kısmı piyasanın Euro’yu sevmesinden değil sistemin gereklerinden doları talep etmesinden kaynaklanıyordu. 1.1050 seviyesi yeniden kırıldığında Euro düşüş trendine geri dönecek. Yukarı tarafta ise 1.1470 seviyesi görülebilecek bir seviye olarak duruyor. Ancak bir yandan Brexit konusu, diğer yandan göçmen dalgası ve finansal sistemin yapısı ile uğraşan Euro Bölgesinin uzun süre kuvvetli bir Euro ile dayanabileceğini sanmıyorum.