Dönüm noktası…

Serhat GÜRLEYEN
Serhat GÜRLEYEN GENİŞ AÇI [email protected]

Piyasalar bir dönüm noktasında. Büyümenin güçlü, enflasyonun zayıf, faizlerin düşük olduğu güzel konjonktürü geride bıraktık. Büyümenin ve şirket karlarının güçlü olduğu, ancak enflasyonun ve faizlerin yükselmekte olduğu yeni bir döneme girdik. Uzun bir süreden beri 2.20 – 2,50 bandında dalgalanan ABD tahvilleri son üç haftada gelen satışlarla Ocak 2014’ten beri gördüğü en yüksek seviye olan %2,84  düzeyine ulaştı. ABD tahvil piyasasındaki büyük oyuncuların tuttuğu kısa pozisyondaki artış tahvil faizlerinin 2011 Haziran ayında gördüğü en yüksek seviye olan %3,0 seviyesini deneyebileceğini gösteriyor.

ABD tahvillerini paranızı gönül rahatlığıyla kaybedeceğiniz güvenli liman olarak gördüğümüzü uzun zamandır vurguluyorduk. Piyasaların ABD tahvillerini sonunda satmaya başlaması bizi şaşırtmadı. Teknik olarak 2016 Haziran ayında başlayan ayı piyasası devam ediyor. Bizim için şaşırtıcı  olan ABD tahvil faizlerindeki yükselişin Wall Street’ten başlayarak gelişmiş ve gelişmekte olan ülke varlıklarında geçen hafta sert kayıplara yol açması. Büyümenin güçlendiği, şirket karlarının reel olarak arttığı bir ortamda tahvil faizlerindeki artış bizi rahatsız etmiyordu ve borsalar için tehdit olarak görmüyorduk.

İyimserliğimizin arkasında Fed’in geçmiş faiz artırım döngülerinde tahvil  faizlerinin ve borsaların genelde birlikte yükselmesi yatıyordu. Haftanın son bir kaç gününde faizler yükselirken Wall Street’ten başlayarak dünya borsalarına yayılan sert satışlar  gördük.
Enseyi hemen karartmak istemiyoruz. Yatırım vadenize bağlı olarak geçen hafta dünya borsalarındaki satışı basit bir düzeltme olarak görebilirsiniz.  Geçen haftaki sert satışlara rağmen ABD hisse senetlerinin sene başından beri getirisi halen %3’ün üzerinde, Avrupa ve Japonya hisselerinin getirisi doların değer kaybı sayesinde %5’e yaklaşıyor. Gelişmekte olan ülke borsalarının getirisi ise %6’dan daha yüksek. Ancak fiyat hareketlerinin sertliği bizi endişelendiriyor.  Hisse senetlerinin seneye bu kadar güçlü başlangıç yaptığı son dönemin 2001 yılı olması, tahvillerin en son 2009 ilk yarısında bu kadar kötü performans göstermesi, eldeki gözlem sayısının az olmasına rağmen bizi tedirgin ediyor. 

Piyasaların verdiği tepki 2006 veya 2014 yıllarındaki gibi bir düzeltme ile karşı karşıya kalabileceğimize işaret ediyor.  2006’nın ilk yarısında tahvil piyasasındaki satışlar enflasyondaki beklenmeyen yükselişten kaynaklanmıştı. 2014 Nisanındaki şok ise Bernanke’nin amacını aşan konuşmasıyla tetiklenmişti. Her iki yükseliş dönemi de bir süre sonra tersine dönmüş ve ardından Wall Street yükselmeye devam etmişti. Tarih tekerrür etmez ama iz bırakır. Piyasaların önümüzdeki aylarda enflasyon rakamlarında arka arkaya gelebilecek yukarı yönlü sürprizlere ve ​Fed başkanlarından gelen şahin açıklamalara karşı duyarlılığı yüksek olacak. Mart ayında yapılacak FOMC toplantısında 2018 -2019 yılları faiz tahminleri dikkatle izlenecek.

Geçtiğimiz  aylarda piyasa stratejimizi dünya piyasalarında güzel havanın devam edeceği ve Türkiye’nin de jeopolitik risklerdeki artışa rağmen yörüngede kalacağı öngörüsüne dayanarak oluşturduk.  Tahvil piyasasındaki intizamsız düzeltme nedeniyle dünya piyasalarında hava bozarsa, zaten jeopolitik risklerle boğuşan Türkiye varlıkları sert bir fırtına ile karşı karşıya kalabilir. Olası fırtınada ayakta kalacak teknik ve mali güce sahip olmayan yatırımcıların emin limanlara yönelmesinde fayda var.  ABD tahvillerinin yıkıldığı bir senaryoda emin liman ABD doları mı olur, altın mı yoksa renminbi mi ayrı bir yazının konusu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Petrol şoku sonrası… 23 Eylül 2019
Ağlatma beni Arjantin… 02 Eylül 2019
Emin liman aranıyor… 26 Ağustos 2019