Domuz gribi ekonomik toparlanmayı bir-iki yıl erteleyebilir

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Ekonomistler 2009 sonbaharında ekonomik krizin sona ereceğini tahmin ederken, gündeme gelen sorulardan biri de A tipi H1N1 virüsünün bu olumlu beklentileri tersine çevirip çeviremeyeceği yönünde.

Bilim adamları enfeksiyonun sonbahar aylarında hız kazanma ihtimalinin yüksek olduğunu ifade ederken, ekonomistler de salgının hızla yayılması durumunda meydana gelebilecek senaryoyu masaya yatırıyorlar.

Dünya Bankası uzmanları salgının ekonomik faturasının dünya GSMH'sinin yüzde 0.7 ila 4.8 arasında değişebileceğini ifade ediyorlar. 0.7 oranı salgının, 1968 yılında yaşanan Hong Kong gribi benzeri orta derecede bir felaket yaratması durumunda söz konusu olabilecek boyut. 4.8 ise 1918'de 50-100 bin arası ölüme neden olan İspanyol gribi gibi ciddi bir felaket durumunda yaşanabilecek senaryo.

Oxford Üniversitesi'ne bağlı Oxford Economics Enstitüsü'nün 17 Temmuz tarihinde yayınladığı bir araştırma, domuz gribinin küresel ekonomik toparlanmayı bir yada iki yıl erteleyebileceği savında bulunuyor. Enstitü tezini, salgının yayılma hızına dayandırıyor. Salgının dünya nüfusunun yüzde 30'unu etkileyebileceği tezinde bulunan enstitü, bu yönde meydana gelebilecek sonuçları da sıralıyor.

Şirketler boyutunda, ailelerin çocuklarını okula gönderememelerinin iş devamlılığını etkileyeceğini; seyahat sınırlamalarının ise işlerin devamlılığını engelleyeceğini öne süren araştırma, bunun sonucunda üretimin de sekteye uğrayacağına dikkat çekiyor. Tüketicilerin kamuya açık mekanlara gitmekten kaçınacağını, alışveriş merkezlerinin, sinemaların, spor merkezlerinin de bu durumdan olumsuz etkileneceği ifade edilen araştırmada, turizmin de darbe alacağın gündeme getiriliyor.

Deflasyon için tüm şartlar oluşabilir

Araştırmada, tüm bu gelişmelerin yatırımcı ve finans piyasaları güvenini zedeleyeceği, ve mevcut kriz sürecinde yeni bir şokun meydana geleceği belirtiliyor. Bunun da hane halkını tasarrufa yönlendireceği ifade ediliyor. Enstitü bu senaryo kapsamında, dünyanın deflasyona girmesi için tüm şartların mevcut olduğuna dikkat çekiyor.

Bu aslında son derece karamsar bir senaryo. Oxford Economics uzmanları bu senaryoyu oluştururken, 1957'de yaşanan Asya gribi (H2N2), 1968'te yaşanan Hong Kong gribi (H3N2) ve 2003 yılında tüm Asya'yı vuran ve Hong Kong'a yönelik turizm hareketlerinin yüzde 60 oranında azalmasına yol açan SARS salgınını dikkate almışlar. Araştırmada altı çizilen en önemli unsurlardan biri de 2003 yılında dünya ekonomisinin bugünkü kadar kötü bir durumda olmayışı.

İngiltere'de virüs harcamaları GSMH'nin yüzde 5'ine ulaşabilir

Araştırma özellikle H1N1 virüsünden en fazla etkilenen Avrupa ülkesi İngiltere'ye yoğunlaşıyor. İngiltere'de geçtiğimiz bir hafta içinde virüs yüzünden meydana gelen ölüm sayısı iki katına çıkmış durumda.

Stokholm merkezli Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (European Centre  for Disease Prevention and Control) AB, Norveç, İsviçre ve İzlanda'da resmi olarak bilinen 15 774 vakanın 10 bin 649'unun İngiltere'de olduğuna dikkat çekiyor. Her ne kadar Londra'nın uluslar arası hava trafiği çok yoğun olsa da, kimse İngiltere'deki vaka sayısının bu derece yüksek olmasını açıklayamıyor.

Oxford Economics'e göre İngiltere'de salgının faturası GSMH'nın yüzde 5'ine ulaşabilir. Başbakan Gordon Brown ise İngiltere'nin salgına karşı en hazırlıklı ülke olduğunu dile getiriyor. Sağlık Bakanlığı Ulusal Sağlık Hizmetleri'ne 65 bin ölüm için hazırlıklı olması yönünde çağrıda bulunmuş durumda. Bu bir önlemden çok, sonbaharda meydana gelebilecek felaket senaryosuna karşı bir uyarı niteliğinde. Sonbaharda ülke nüfusunun yüzde 30'unun - çocukların ise yüzde 50'sinin domuz gribine yakalanabileceği tahmin ediliyor.

Bu kapsamda, hamile kadınların ve çocukların, özellikle de virüse yakalananların evlerinden çıkmamaları tavsiye ediliyor. Eğitim bakanı ise okulların, eğitim dönemi başlar başlamaz kapanabileceği uyarısında bulundu. Sağlık Bakanı Andy Burnham ağustos ayı sonuna kadar virüse yakalananların sayısının 100 bine ulaşabileceğini ifade ediyor. Eylül ayında sekiz çalışandan birinin evden çıkmamak durumunda kalabileceği belirtiliyor. Öte yandan İngiltere tarafından 60 milyonluk nüfus için sipariş edilen 132 milyon doz aşının ne zaman hazır olacağı bilinmiyor.

Şirketler alarm durumunda

Endişe tüm dünyada hızla artarken, ekonomik riskler de gündeme geliyor. Bunun sonucunda hükümetler ve şirketler alarm durumuna geçtiler. Fransa ekonomik devamlılığı sağlamak için mayıs ayından bu yana bir program uyguluyor. ABD'de sağlık hizmeti uzmanları, H1N1 virüsüne karşı aşılama planı oluşturuyorlar. Harvard Üniversitesi tarafından temmuz ortasında gerçekleştirilen bir araştırma, her on Amerikalıdan altısının hastalığa yakalanmaktan endişe ettiğini; çalışanların yüzde 43'ünün bu yüzden kazancının düşmesinden korktuğunu; yüzde 25'inin ise salgın yüzünden işini kaybetmekten endişe ettiğini ortaya koydu. 

Büyük şirketler ise sonbaharda çalışanları arasında devamsızlıkların artacağına kesin gözüyle bakıyor. Bu yüzden maskeler ve virüsü engelleyecek ekipmanların satışı bir hayli artmış durumda. Evden çalışma yöntemlerini gündeme getiren şirketler bile var. En riskli durumdakiler ise KOBİ'ler. Londra'da küçük işletmeler federasyonu 120 bin KOBİ'nin salgın yüzünden ekonomik faaliyetlerine son verebileceğini ifade ediyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar