Dolly-Zoom: Büyüme yavaşlarken enflasyona odaklanmak
Bir makroekonomist için olaylara geniş perspektiften bakabilirken odağı kaybetmemek çok önemlidir. Bir film yönetmeni için de anlattığı hikâye ile kullandığı kamera tekniğinin örtüşmesi.
“Dolly zoom”, tam bunun için Alfred Hitchkock tarafından geliştirilmiş bir kavramdır. Kamera uzaklaşırken lensin odaklanması ya da tam tersi şekilde kamera yakınlaşırken fokusun uzaklaşması. Kamera ile lensin ters yönde hareketi filmin asıl kahramanını ekranda sabit tutarken efekti sağlar. Ama hangisi olursa olsun eğer bir yönetmen “dolly zoom” kullanmışsa orada önemli bir olay vuku bulmuş demektir!
1-Büyümede beklenen ve istenen soğuma başladı. Türkiye’nin dengelenebilmesi için bir süre büyümenin potansiyel altı seviyeye çekilmesi gerekiyor. Yılın ilk çeyreğinde normalleşme öncesi ekonomi yüzde 5,3 oranında büyüyerek son bir kez gaza basmıştı.
İkinci çeyrekte bayram tatillerinin etkisiyle “köprü günleri” (“Köprü günüyle ölür köprü günüyle dirilirsin”, 26 Ağustos 2024) iktisadi faaliyetin seyrini ve buna bağlı istatistikleri değiştirdi. Tatil günlerinin artmasıyla talep hizmet sektörüne kaydı ve sanayideki üretim kaybına rağmen ekonomi dönemsel yüzde 0,1 oranında büyüme kaydedebildi. Mevsim ve takvim etkisinden arındırmaya bağlı ilk çeyrek verisi aşağı çekilmesine rağmen sınai üretimin ima ettiği ölçüde bir yavaşlama görmedik.
Yıllık büyüme normalleşme ile uyumlu şekilde yüzde 2,5 oranına hız kesti. Asıl fokusu kaybetmemek gerekiyor: Büyümenin kaynakları. Kompozisyona bakıldığında iç talebin katkısının azaldığı görülüyor. Muhtemelen “köprü günü” etkisi yaşanmasa yani tatil imkânı doğmasa iç talep aslında daha da daralacaktı.
Asıl mesele büyümenin kalitesi
Türkiye ekonomisinin büyüme sorunu bulunmuyor. Dinamik toplum yapısı ve coğrafi konumu sayesinde küresel değer zincirinde aldığı rol itibarıyla Türkiye ekonomisi kendi haline bırakıldığında her zaman atılgan bir yapıya sahip.
Asıl mesele büyümenin kalitesini kontrol altında tutabilmek. Bunun için de özel tüketim harcamalarının ve ithal mal talebinin törpülenip yatırımların ve ihracatın güçlendirilmesi gerekiyor. Son bir yıllık süreçte bu “dolly-zoom”u da görüyoruz: Özel tüketimin büyümeye katkısı geçen yılın ikinci çeyreğinde yüzde 10,9 seviyesinden yüzde 1,2’ye düşerken net ihracatın katkısı negatif yüzde 6,9’dan pozitif yüzde 1,4 seviyesine yükselmiş durumda. Bir taraf gerilerken diğer taraf ters yönde hareket edip artıyor.
Erdem Başçı’nın merkez bankası yönetimindeki döneminde büyümenin kalitesini para politikası aracılığıyla yönlendirme yaklaşımı başlamıştı. Uygulanan kredi politikası ile yatırım ve üretime yönelik kaynaklar desteklenirken tüketici kredileri frenlenmeye çalışılıyordu. Faiz koridoru odaklı bu yaklaşım bugün karmaşık makro-ihtiyati politika kararları üzerinden sürdürülmeye çalışılıyor. Bu da aslında bir “dolly zoom”: Kamera geri giderken lensin fokuslanması gibi tüketici kredileri geri çekilirken üretime yönelik kredilere fokuslamak!
İçinden geçtiğimiz üçüncü çeyrek itibariyle artık büyüme potansiyel altına belirgin şekilde kayacak ve bir süre böyle devam edecek. Önceki gün açıklanan Orta Vadeli Program’da da büyüme hedefleri aşağı çekildi. Büyümenin hızı düşerken, bu da bizi hikayenin asıl kahramanı fiyat istikrarına getiriyor.
2-Büyümenin tekrar potansiyel üzerine yükselebilmesi için fiyat istihkarının tesis edilmesi gerekiyor. Asıl “dolly zoom” burası: Büyüme yavaşlarken fiyat istikrarına odaklanabilmek! Geçtiğimiz haftaki yazımızda (Vivaldi’nin sonbaharında Eylül’ün fırtınalı dansı, 2 Eylül 2024) enflasyon trendinde kalıcı bir yükseliş gerçekleştiğini üstelik hizmet fiyatlarına bağlı çekirdek serinin de bozulduğunu incelemiştik. Serilerin yapısal şok yemesi nedeniyle tahmin kapasitesi azalmış durumda. İki aydır açıklanan veriler beklentilerden sapıyor. Bu nedenle yapılan açıklamada yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar hariç aylık enflasyonun aslında yüzde 1,4 oranında sayılması gerektiği belirtildi.
Yılın son çeyreği belirleyici olacak
Enflasyon trendleri hızlı değişmez. Özellikle yüzde 80 oranında seyreden hizmet kalemindeki çekilme zamana yayılacaktır. İlk aşamada tahmin kapasitesinin yeniden tesis edilebilmesi, sürprizlerin azalması gerekiyor. Açıklanan verilerin beklentilerin altında kalmaya başlaması için yılın son çeyreğindeki gelişmeler belirleyici rol oynayacak.
Şu an için trend enflasyon yüzde 37 seviyesinde Merkez Bankası tahmin aralığı sınırları içinde. Bir araba sol şeritten de sağ şeritten de gitse otobanda yönü bellidir. Sene sonunda yüzde 40 ± 5 gelecek bir enflasyon ana düşüş eğilimini değiştirmeyecektir. Ancak yüzde 37 önümüzdeki yıl sonu istenen değerlerden bir hayli uzakta!
Yapısal trendin yönü
Kur istikrarı dayanıklı mal enflasyonunun yüzde 25,6 oranına yavaşlamasını sağladı. Bu çekirdek enflasyonun yalnızca yarısı. Çekirdeğin diğer yarısını oluşturan hizmet fiyatları beklentilerden ibarettir. Bu nedenle yılın son çeyreğinde tahmin kapasitesinin artıp artmadığı ve buna bağlı yapısal trendin aşağı kırıp kırmadığı gerçek fiyat istikrar hedefini belirleyecek. Ancak o zaman “baz etkisi” dışında trend enflasyonda düşüş var kanaatine varılabilecek.
Büyüme tarafında kamera ve lens ters yönde hareket ediyorlar, ancak asıl kahraman hizmet ve dayanıklı mal enflasyonları arasındaki makas nedeniyle ekranda flu. Sahne üzerinde bir süre daha çalışma gerekiyor.
Sonuç itibariyle yılın ikinci çeyreği itibariyle dolly-zoom başladı. Kamera geri giderken lens, asıl kahraman olan enflasyona ne kadar odaklanabileceğimizi gösterir. Bu, fiyat istikrarının ne ölçüde sağlanabileceğine işaret eder. Yönetmenin istediği etkinin ortaya çıkması, Türkiye ekonomisinin potansiyeline ne kadar hızlı dönebileceğini belirleyecektir.