Dolaylı vergi afyonundan kurtulmadan…

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

 

 

Bir vergi reformuna ihtiyacımız olduğu ortadadır. Ve bu esas itibariyle dolaylı vergi afyonundan kurtulmayı içermelidir. Bakan Şimşek'in bütçe gelirlerindeki olumsuz gelişmelerden yakınmasının nedeni yüzde 70'e varan dolaylı vergilerin iki ayağında tüketim harcamalarında ve ithalatta doğru olarak frene basılırken, kamu harcamalarının kısılamamasıdır. Bu nedenle EKK'ya  vergi sistemin sadeleştiren, Kurumlar ve Gelir vergisini birleştiren bir tasarı sunması da, gelir ve harcama karşılaştırmasıyla farklılığı sorgulama isteği de doğru adımlardır. Ancak, gelir ve harcamanın karşılaştırılıp sorgulanmasının bir zaman Maliye Bakanı düşüren "Nereden buldun" benzeri bir girişim olduğu da unutulmamalıdır...

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yılın ikinci yarısının ilk ayı Temmuz'un kesin sonuçlarını tatil nedeniyle  elde etmemişte olsa,  Ağustos'la birlikte açıklanacak iki aylık trendin ne yönde olduğunu bilerek bütçe hedeflerinin tutturulamayacağına inandığını, bütçede işlerin bu dönemde kötüye gittiğini söylüyor. Ve Ekonomik Koordinasyon Kuruluna vergi mevzuatında sadeleştirme ve 100 maddeye indirme önerisini yapacaklarını açıklayarak önlem alma kararında olduğunu gösteriyor.  Şimşek, yeni yasa ile bir yandan hem mükellef sayısının artacağı beklentisini ortaya koyuyor, hem de kişilerin gelir ve harcamaların karşılaştırılacağını, uyumsuzluk tespitinde, bunun gerekçesinin sorulacağını söylüyor. Yan "Utangaç bir şekilde nereden buldundan" söz ediyor. Bildiğiniz gibi "Nereden buldun" yasasını getireceğini söylemesi dönemin Maliye Bakanı Zekeriya Temizel'in başının yenmesine neden olmuştu.

O dönemde açık mektuplara da yansıyan Temizel'in bakanlar kurulunda söylediği cümleler de şöyleydi: "Biz bu reform tasarısını hazırladık. Ama biliyorum ki dünyada vergi reformu yapıp koltuğunda kalmış Maliye Bakanı yok. Ama bu reforma ihtiyaç var. Eğer arkasında durmayacaksanız reform yapma şansını ortadan kaldırmayalım." Konu çok tartışıldı ve Temizel ,  hazırladığı  reformu yapamadan koltuğundan oldu. Sanırım bu kez o nedenle Bakan Şimşek "Nereden buldun" gibi doğrudan bir anlatım yerine, "Gelir ve harcamalar karşılaştırılacak" söylemini tercih ediyor.

Peki, yine dönüp niye bu noktaya geliyoruz?

Bunun nedeni vergi sistemimizin "Dolaylı vergi geliri afyonundan" kurtulamaması. Toplam vergi gelirleri içersinde yüzde 70 oranındaki dolaylı vergiler, tüketiciden alınan KDV, lüks tüketimden alınan ÖTV, ithalattan alınan hariçte KDV ve ÖTV gibi vergi kalemlerinde düşme olunca vergide  "Olumsuzluk çanları" bu yıl olduğu gibi çalmaya başlıyor. Tüketim harcamalarındaki hızlı artışı engelleyici önlemler ve ithalatı geriletme gibi girişimler hayata geçince vergi gelirleri artacağına düşüyor. Buna karşılık Maliye Bakanını dinlemeyen bakanlıklar harcamalarını sürdürüp giderleri artırınca Bütçe beklentileri olumsuz hal alıyor.

"Bu olumsuzluktan nasıl çıkabiliriz?" sorusunu sorduğum bir Maliyeci dostum, "Bizde sık tekrarlanan bir söz vardır vergiyi tabana yaymak. Oysa, bugün bu sözün terse çevrilmesi gerekir. Vergiyi tabana yaymak lazım, demeliyiz. Tabii şimdi neden diye soracaksınız.  Cevaplayayım. Dolaylı vergilerle verginin yüzde 70'i zaten tabana yayılmış durumda. Bakanlığın önemli gayretine gerek kalmadan tahsil ediliyor ve kasasına giriyor. Geri kalan yüzde 30'un büyük bölümü de stopaj ve devlet çalışanlarının kaynaktan kesitlileri. Yaklaşık 50 bin Bakanlık çalışanlarının gayreti sadece yüzde 10 civarındaki vergi gelirine yönelik. Onun için vergiyi tavana yaymak gerekir  diyorum" diyorum değerlendirmesini yaptı..

Vergi gelirlerindeki bu olumsuz gelişmeyi arkadaşımız Naki Bakır'ın haberinde de görüyoruz. Bakır, ilk yarının son ayındaki düşüşün dramatik olduğunu, ikinci yarıda da devam edebileceğinin sinyallerini verdiğini söylüyor.

Bütün bunlara dayalı olarak benim söylediğim ise, dolaylı vergi afyonundan kurtulmadan, uygun bir vergi reformu yapılmadan sorunun çözümünün mümkün olamayacağı. Gerçekten de yeni reform hiç değilse 50 milyon 241 bin yurt içi seçmeni olan ülkede, 9 milyon 241 bin olan vergi mükellef sayısının hiç değilse 2 katına çıkarılabilmesi 20 milyonları bulması gerekir. Dolaylı vergilerin toplam içersindeki oranının yüzde 30-50 seviyesine indirilirken, doğrudan vergi geliri oranının yüzde50-70 seviyesine çıkarılması hedeflenebilir. Bir arda değilse de belli bir süreçte ihtiyacımız olan yapı bu olmalıdır. Ancak o zaman dolaylı vergi afyon olmaktan çıkar ve bütçe gelirleri daha sağlam temeller üzerine oturur.

Maliye Bakanı Şimşek'in  bütçe ile ilgili yakınmaları yanında bazı reformist adımlar atma gayretinde olacağını açıklaması ve EKK'ya  Gelir ve Kurumlar vergisi yasalarını birleştiren, vergi mevzuatını sadeleştiren taslak sunması doğru bir adımdır.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar