Doların yükselişinin üç nedeni ve siyasal umut...
Uzmanlar, doların yükselişinin ekonomimizde olumsuz sonuçlar vereceği konusunda birleşirlerken, bunun üç temel nedene dayandığını belirtiyorlar. Bunlardan ikisi dış nedene dayannıyor. Biri iç neden olarak siyasi çatışmaya bağlanıyor.
Bu nedenlere tek tek bakarsak. İlk neden; fed’in tahvil alımını azaltmasına bağlı olarak uluslararası likiditenin daralması olarak ortaya konuluyor. Bunun bizim de içinde bulunduğumuz bütün gelişmekte olan ülke paralarını olumsuz etkileyeceği değerlendiriliyor.
İkincisi; dolar-euro paritesinin etkisi. Kararın, doların değer kazanmasında artışı ivmelendirebileceği belirtiliyor. Ama geçen hafta 1.37’lere yükselen paritede şu anda biraz daha sakin bir durum söz konusu. Dün öğle saatlerinde 1.36’lar seviyesindeydi. Ancak, önümüzdeki dönemde bunun da doların TL karşısında değer kazanmasına etkisi olacağını düşünmek yanlış olmaz...
Bu iki dış etmenin yanında yer alan üçüncü etmen, son dönemde yurtiçinde siyasette yaşanan çatışmalı ortam. Özellikle 17 Aralık tarihinde bu siyasal çatışma adeta doruk yaptı ve belirsizliğin hızla artmasına, doların hızlı yükselmesine neden oldu.
Şimdi herkes, bu olumsuz tablonun nasıl değişebileceğini merak ediyor.
Bunun için toplumun her kesiminden demokratikleşme adımlarının atılması, hukukun üstünlüğü konusunun önemle korunması, yolsuzluklar konusunda şeffaflık içinde sorunun ele alınmasının gereği üzerinde görüşler ortaya konuluyor. Cumhurbaşkanı’nın etkin davranması gibi istekler dile getiriliyor.
Girişimlerde bulunan kesimler de var. Bunlardan biri Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu. Onun “yeniden yargılanmalarla ilgili önerisi” hükümet tarafından da uygun görüldü. Bu toplumda siyasal çatışmayı yumuşatıcı bir adım olarak görüldü. Ve bir an önce harekete geçilmesinin önemli olacağı düşüncesi yayıldı. Adalet Bakanı’nın bu konuda çözüm için Feyzioğlu’nun önerisi ve benzer önerileri ele alan bir çalışma başlatmasının iç siyasette çatışmalı ortamdaki gerginliği azaltacağına inanılıyor.
Eğer içerde siyasal yumuşama yönünde somut adımlar atılmaya başlanırsa, TL’nin hızlı değer kaybı frenlenebilir. Bizim paramızın kaybı da son dönemde ayrıştığımız gelişmekte olan ülkeler seviyesine geriler. Ekonomimizin daha fazla olumsuzluk yaşamaması, belirsizliğin azalması için beklentimizin bu olması gerekir. Bu gelişme olsa da yaratacağı bir tahribat olacağını unutmamalıyız...