Doların tüm paralara karşı güçlendiği dönemler!
Önemli kredi derecelendirme kurumlarından biri, güçlü doların dış finansman ihtiyacı olan ekonomilere zarar verdiğini belirtmiş. Kusura bakmasınlar, bu gerçeği fark etmekte biraz geç kalmışlar! 1980 sonrasında söz konusu eğilimin belirleyici olduğu tüm dönemlerde dengesizlikler büyümüş ve sorunlar ağırlaşmış; riskten kaçınma eğilimi güçlenmiş ve küresel ekonomi durgunlaşmış. Önce diğer ekonomiler ve ardından ABD de bu durumdan çok olumsuz şekilde etkilenmiş. Koşulların sürdürülebilir oluşu veya olmayışı, ya da ekonomi politikasındaki yaklaşım farklılıkları bu sonucu etkilememiş.
1980-1985 arasında, Amerikan doları tüm diğer paralara karşı aşırıya kaçan oranda değerlenmişti. Bu dönemde portföy yatırımları, ekonomideki eğilimleri etkileyebilecek bir büyüklüğe sahip değildi. Latin Amerika’da üç haneli enfl asyon yaşamayan ekonomi kalmadı, Doğu Bloku ekonomileri oldukça sert bir şekilde daraldı ve çok uluslu şirketlerin doğrudan yatırımları ile büyüyen Asya Kaplanları durgunlaştı. ABD ise sürekli yeni rekorlar kıran bütçe ve cari açıkları nedeniyle çok sorunlu hale geldi. Sonuçta çözümü doların değerini acilen ve yüksek oranda geriletmekte aramak zorunda kaldılar!
1995- 2000 seneleri arasında da yine doların kademeli olarak güçlendiği bir döneme tanık olduk. Para politikası uygulamaları ile ekonomiyi soğutmayı başaramayan ABD’li yetkililer, dolar ile enflasyon baskısını kontrol altına almaya çalışmak durumunda kaldılar; bunu mümkün kılacak senaryoları yazdılar ve oynadılar! Bu girişim önce Asya ve hemen ardından Rusya krizlerini tetikledi; bulaşıcılığı çok yüksek ve deflasyonist karakterli bir durgunlaşma eğilimi yarattı. Risklerini azaltma telaşına düşen portföy yatırımları, toplam maliyetin artmasında belirleyici oldu. Gelişen ekonomilerin pek çoğundaki döviz rezervleri önemli oranda eridi, pek çoğu dalgalı kur sistemine geçmek zorunda kaldı, enflasyon ve faizler yükseldi. ABD ise ilk elde bu durumdan çok yararlandı, fakat varlık fiyatlarının balonlaşarak tehlikeli olmaya başlamasını engelleyemediler: bu dönemin sonunda kriz ve durgunlukla tanışmak zorunda kaldılar!
Küresel kriz sırasında Haziran 2008 ile Nisan 2009 arasındaki dokuz aylık dönemde, paniğe dönüşen riskten kaçınma eğilimi nedeniyle doların çok sert şekilde güçlendiğine tanık olduk. ABD krizin merkezi idi ve kesinlikle güvenli liman değildi; kaldıraçlı dolar fonlaması ile gelişen ekonomilerde alınan risklerden kaçış, dolar talebini patlatmış ve doları istenmeyen ölçüde güçlendirerek ortalığı yıkıcı olabilecek şekilde karıştırmıştı. Emtia ve sermaye piyasaları çakılmış, dolar ise diğer tüm paralara karşı güçlenmişti. Portföy yatırımlarının gelişmeler üzerindeki belirleyiciliği daha önce görülmemiş düzeylere tırmanmış, dünyanın efendileri kendi oyunlarında figüran durumuna düşmüştü!
Son bir buçuk yıldır Amerikan doları diğer tüm paralara karşı yine güçleniyor ve karabasan geri dönüyor! Eşanlı olarak riskten kaçınma eğilimi güçleniyor ve küresel ekonomi durgunlaşıyor. Küreselleşme denilen kuralsızlık sayesinde azgınlaşan portföy yatırımlarının yaratabileceği tahribat, neler yaşanmakta olduğunun farkında olan herkesi çok korkutuyor! ABD para otoritesi, piyasaları kendi kayıplarını sınırlandıracak şekilde yönlendirmeye çalışıyor; gelişen ekonomilerde büyük sıkıntılar yaşanmadan bunun mümkün olamayacağını ise çok iyi biliyor! Büyüklere masallarla amacına ulaşmaya çalışıyor! Dolar İzmir Marşı ile güçlenirken herkesin nutku tutuluyor, Mehter Marşı ile gerilerken rehavete kapılanlar buna da şükür diyerek kendilerini teselli etmeye çalışıyor! Basiretsizlik, bir salgın hastalık gibi her tarafı sarıyor! Tarihten ders almayı beceremeyenler, kendi bindiği dalı kesmek ve felakete koşmak konusunda birbirleri ile yarışıyor! Ülkemin etkili ve yetkili kesimleri ise bu gelişmeler karşısında üç maymunu oynayarak, seçim hesapları ile oyalanıyor ve büyüyen tehlikeyi görmezden gelmeye devam ediyor!