Dolardaki yükseliş ihracatı artırmıyor(muş)!
Dolar kuru herhalde ülkemizde ekonomiyle ilgilenen ya da ekonomik karar alıcıların baktığı başlıca değişkendir. Bu sebeple ekonominin durumuna ilişkin algı kur üzerinden zaman zaman yönetilmeye çalışılır.
Zaman zaman da ekonominin bizatihi kendisi kur üzerinden yönetilir. Aslında kurun bu kadar önemli olmasının nedeni Türkiye’nin kendi para biriminin ekonomik aktörler tarafından güvenilir bulunmamasıdır. Dolayısıyla tasarrufların döviz cinsinden değerlendirilme eğilimi yüksektir. Ayrıca şirketlerin de, özellikle dış ticaret yapanların, kur değişimlerinden sıklıkla etkilendiklerini görürüz. Çünkü kur oynamaları bizde zaman zaman çok sert olabilir.
Yeni yönetimin kur politikası
Bunlar bilindiği için de yeni ekonomi yönetimi kur meselesine azami hassasiyet gösteriyor. Kurun kontrollü bir seyir içerisinde küçük küçük hareketlerle yükselmesine izin veriyor. Bana kalırsa bu eğilim de en azından 2024 ilk yarısının sonuna kadar sürecek gibi gözüküyor.
Ben yerel seçimlerin ekonomi üzerinde bugünkü programı bozacak kadar bir etkisinin olmayacağını düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan dâhil bütün yetkililer TL’nin reel olarak önümüzdeki süreçte değer kazanacağını söylediler. Bu kadar güçlü mesajlar varken aksi bir durum söz konusu olur mu? Burası Türkiye, olmaz diyemeyiz.
Ama en azından hangisi daha yüksek ihtimal derseniz, TL’nin reel değer kazanması der, ona göre de hareket ederim. Neden peki TL’nin reel olarak değerlenmesi isteniyor. Bunun bana göre en önemli sebebi; Türkiye’deki yerleşikleri yatırım alışkanlıklarını değiştirme konusunda ikna etme çabasıdır.
Bir taraftan faizleri artırarak, bir taraftan da dolardaki yükselişi faizlerin altında tutarak hanehalkının ya da şirketlerin TL cinsinden enstrümanlara yönelmeleri hedefleniyor. Böylece dolarize olmuş bir ülkeden kendi parasını kullanan bir ülkeye geçiş sağlanmaya çalışılıyor.
Çünkü bir ülkede yerel para kullanılmıyorsa merkez bankasının da ekonomiyi etkileme kabiliyeti çok sınırlı kalıyor. Diğer taraftan enflasyonla mücadelede geleneksel olarak Türkiye’yi en çok zorlayan unsur kurdaki yükselişler oldu. İthalat fiyatlarındaki artış enflasyonu çok yukarılara taşıdı. Bunun da önüne geçmek için kurdaki artış dizginleniyor. Bu işten başka fayda sağlayanlar kimler? Döviz cinsinden borcu olanlar ya da borçlananlar ve ithalat yapanlar.
Merkez Bankası araştırma sonuçları
Gelelim kurun ihracat üstündeki etkilerine. Merkez Bankası geçen hafta bir araştırma yayımladı. Başlığı, “Üretimin İthal Girdi İçeriği ve İhracatın Reel Kur Esnekliği: Türkiye Örneği”. Bu araştırmaya göre ihracattaki değişimin ana belirleyicisi ihracat pazarlarımızdaki talebin durumu. Bunun yanında kısa vadede reel kur değişimlerinin ihracat üzerinde anlamlı bir etkisi yok. Ayrıca ihracat yapmak için gerçekleştirdiği üretimde ithal girdi bağımlılığı yüksek sektörlerde reel kur değişiminin ihracat üzerindeki etkisi oldukça sınırlı.
Yani sözün özü TL’yi reel olarak değersiz hale getirerek ihracatı artırmak mümkün olmuyormuş. Bunun yerine katma değeri yüksek ve teknolojik ürün çeşitlendirmesiyle, ihracat pazar çeşitliliğinin artırılmasıyla ihracatta kalıcı artışın mümkün olduğu belirtiliyor araştırmada. Bakan Mehmet Şimşek de zaten geçen hafta TRT Haber’de katıldığı yayında neredeyse aynı şeyleri söyledi. İhracat pazarlarımızda talep iyi gitmiyorsa, ihracatçılarımız pazar paylarını artırmaya çalışsınlar dedi. Değişen dönemler, değişen paradigmalar.