Dolarda 2011 hedefine bir ayda ulaşıldı

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

2011-2013 dönemini kapsayan orta vadeli program çerçevesinde, dolar için 2011 yılı ortalama kuru 1.5557 düzeyinde öngörülüyordu. Ancak, dolar kuru, özellikle son dönemde Merkez Bankası tarafından alınan kararların etkisiyle yıl ortalamasında öngörülen düzeye bir ayda ulaştı. Doların ocak ayındaki ortalama değeri 1.5538 oldu.

DPT'nin orta vadeli programı yaparken, aylar sonra, Merkez Bankası'nın kurları yukarı itecek bu adımları atacağını bilmesi ya da tahmin edebilmesi elbette söz konusu olamazdı. Ancak, orta vadeli programda 2010 ortalaması için beklenen 1.5055'lik kurun 2011'de yalnızca yüzde 3.3 artarak 1.5557'de kalacağını beklemek de pek gerçekçi değildi. Üstelik, dolar kurunda yüzde 3.3 artış öngörülen 2011 yılında ihracatın ithalattan daha yüksek oranda artacağı umuluyordu. Bu noktaya dikkat çektiğimizde, DPT bu varsayımlarının ithalat fiyatlarının düşeceği beklentisine dayandığını açıklamıştı. İthalat fiyatları düşecek, bunun etkisiyle enflasyondan daha az artacak kura rağmen, yani TL reel olarak değer kazanacak olmasına rağmen, ihracat ithalattan daha yüksek oranda artış gösterecekti.

Ancak, son günlerin gelişmelerine bakıyoruz da, her şey DPT'nin varsayımlarını çürütmek için gelişiyor sanki. Tunus'la başlayan, Mısır'a sıçrayan ve daha ne kadar genişleyeceği bilinmeyen ayaklanmalar, ham petrol fiyatlarını hiç hesapta olmayan düzeylere taşıyacakmış gibi görünüyor. İlk etkiler ortaya çıkmaya başladı bile. Elbette bunu öngörmek de söz konusu olamazdı. Kuzey Afrika'da yaşanan bu gelişmeleri hesap edebilmek ve buna göre emtia fiyatlarının seyrini tahmin etmek kimin için mümkün olabilirdi ki…

Dış ticarete etki

Türkiye, 2010 yılını yaklaşık 72 milyar dolarlık bir ticaret açığıyla kapattı. İhracat yaklaşık 114 milyar dolar, ithalat ise 186 milyar dolar oldu. Orta vadeli programda ihracatın 112, ithalatın 177 milyar dolar olarak öngörüldüğü dönemde 6 Eylül'de ihracat ve ithalatı 115 milyar ve 180-185 milyar dolar arası tahmin ettiğimizi belirtmiştik. 1 Aralık'ta ise ihracatın 114, ithalatın 184 milyar dolar olarak beklenmesi gerektiğini yazmıştık.

Gerçekleşmenin tahminimiz doğrultusunda gelmesi, bizim için sevindirici. Ancak, ithalatta öngörülenden daha yüksek olan gerçekleşme, kaygı verici. Hem zaten Merkez Bankası'nın aldığı son önlemler de temelde ithalatı ve cari açığı frenlemeye dönük değil mi…

Orta vadeli programda bu yılın ihracatı 127, ithalatı 199.5 milyar dolar olarak öngörülüyor. Son gelişmeler, bu hedefleri nasıl etkileyecek?

Dolar kurundaki artışın etkisiyle ihracatın 127 milyarı aşması şaşırtıcı olmayacak.

İthalatta ise iki yönlü bir etki yaşanacak. Birincisi; kur artışı ithalatı baskı altına alacak, geçen yılki kadar hızlı bir artış ortaya çıkmayacak. Ancak, bu kez de DPT'nin öngördüğünün tam tersi, yani ithal fiyatlarının artması gündeme gelecek. Özellikle ham petrol fiyatlarındaki artışın etkisiyle daha pahalı ithalat yapmak durumunda kalacağız. Enerji faturamızın kabarması ithalatı artırıcı yönde etki yapacak.

Enflasyonda ocak-şubat avantajı

Petrol fiyatlarına bağlı olarak makro bazda enerji faturasında ortaya çıkabilecek yükten önce, vatandaşın hissedeceği yük kısa vadede kendini gösterebilecek. Akaryakıt fiyatlarına peş peşe zam gelirse bu hiç şaşırtıcı olmayacak. Ama bu aşamada genel enflasyon açısından çok avantajlı bir döneme giriliyor. Geçen yıl tüketici fiyatlarının ocakta yüzde 1.85, şubatta yüzde 1.45 gibi yüksek oranlarda artmış olması, bu yıl için çok olumlu bir baz etkisi yaratacak.

Bu yıl ocak ve şubat aylarında yüzde 1'er artış olsa bile, aralık sonunda yüzde 6.4 düzeyinde bulunan yıllık artış ocakta yüzde 5.5'e, şubatta yüzde 5'e inecek.

Ocak ve şubattaki aylık artışların yüzde 0.5 düzeyinde kalması halinde ise yıllık oranlar sırasıyla yüzde 5 ve yüzde 4 olacak.

Ocak ayı zaten geride kaldı ve ne olmuşsa oldu. Şubatta yaşanması olası akaryakıt zamlarının etkisi de böylece geçen yılın baz etkisiyle "genel TÜFE artışı" açısından bertaraf edilmiş olacak. Belki akaryakıtta yüklü zamlar yaşanacak, ama genel TÜFE artışı ilk kez belki yüzde 5'in bile altına inebilecek. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar