Dolarda 2, petrolde 200 senaryoları

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS [email protected]

Bireysel yatırımcılar, TCMB'ye kur konusunda güveniyor. Aslında bir merkez bankasının hem faizi hem de kuru kontrol etmesi pek rastlanılan bir durum değil. TCMB direkt olarak kuru kontrol etmese de, müdahaleleri ve sözlü açıklamaları ile bu izlenimi veriyor.

Geçmiş krizlerde defalarca kez darbe yiyen Türk yatırımcı, son yıllarda kur konusunda dikkatli davranıyor. USD/TL zirvelerinden dolar satışları, dibe yakın seviyelerden dolar alımları yapıyor. Döviz tevdiat hesaplarındaki(DTH) hareketlerden bu açık şekilde gözüküyor. USD/TL son dönemde rekor seviyelerde olmasına rağmen, DTH'lerde bir düşüş olmadığı gibi, hafif bir artış görülüyor. Risk algısının zayıf olduğu, EUR/USD ile ilgili negatif düşüncelerin ağır bastığı bir ortamda, TL üzerinde de bir düşüş baskısı oluşabilir.  Burada önemli olan, eurodaki düşüşün devam edip etmeyeceği.

Birkaç hafta önce, 'Euro niçin çökmüyor' başlıklı yazıda, euro-çöküş senaryolarının kafama niçin yatmadığını yazmıştım. ABD-Avrupa-Çin üçgeninde büyük bir kur savaşı yaşandığını, hiçbir ülkenin parasının değerlenmesini istemediğini, EUR/USD'da düşüş yaşanmaya devam ederse Çin Merkez Bankası ve Fed'in tepkisiz kalmayacaklarını belirtmiştim. EUR/USD ile USD/TL arasında, yüzde -78'lik ciddi bir ilişki var(negatif korelasyon). USD/TL'yi etkileyen başka faktörler olsa da, EUR/USD'ın etkisi tartışılmaz. 

USD/TL'deki yükseliş nerede son bulur? Kurda 'iki' seviyesi konuşuluyor. Olabilir. Geçen hafta 1.93'lere yükselmiş bir kur için, 'iki' ulaşılması zor bir seviye olmaz. Dolardan TL'ye geçmek isteyen yatırımcı, fırsat kolluyor. Tam zirve noktadan dönüş yapmak zordur. Zirveleri-dipleri düşünürken, büyük yatırımcı Bernard Baruch'un 'Başarımı, piyasadan hep erken çıkmaya borçluyum' sözünü hatırlarım. Finans piyasalarında hedefi 12'den vurmak nadiren olur.

Genel olarak TL-pozitif düşüncelerim devam ediyor. USD/TL'nin zirve formasyonuna girmesi konusunda, gösterge faiz bir sinyal verebilir. TCMB Başkanı, enflasyonun ocak ayında da artabileceğini söylüyor. Bu durumda yüzde 11'lik bir enflasyon görülebilir. Enflasyonun yüzde 11 olduğu bir ortamda, faizin yüzde 12'lerde olması beklenebilir. Faiz yüzde 12'nin üzerine çıktıktan sonra, Türk tahvillerine ilgi daha da artabilir.

Yabancı yatırımcının dünya piyasalarında böyle bir faiz bulma şansı az. Enflasyon artışı, o ülkede yaşayanları vurur. Yabancı için hiç önemli değil. Gelişmiş ülkelerde faizler yüzde 0-1 bandında bulunuyor. Türkiye ile aynı kategorideki ülkeler ise faizleri düşürmeye başladı. Bizdeki faiz bu açıdan ilgi çekebilir.

Enflasyon yüzde 11'lerin üzerinde kalıcı olur mu? Zannetmiyorum. Merkez Bankası, enflasyondaki artışın önemli bir bölümünün kurdan kaynaklandığını söylüyor. Buna iç talep ve enerji fiyatları da eklenebilir. Ekonomi yönetimi iç talebi yavaşlatmaya çalışıyor. Talep istenen seviyeye henüz düşmese de, bu sağlanabilir. Petrol fiyatını kontrol edemiyoruz. Bu bir risk oluşturuyor. Bizim için önemli olan Brent petrolün, 2012'de genel olarak 100-130 dolar bandında kalabileceğini düşünüyorum. Averaj olarak 115 dolar olabilir. İran'a yönelik ekonomik yaptırımlar Basra Körfezi'nde bir İran-ABD çatışmasına yol açarsa, petrol fiyatının üst sınırı 200 dolara kadar uzanır. 2008'deki zirvesini de geçebilir. Fakat bu kısa süreli olur. Kör topal ilerleyen küresel ekonomi, çok yüksek fiyatları uzun süre kaldıramaz.  

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019