Dolar yine yıl sonu bilanço makyajının baskısı altında mı kaldı?
Doların ya da daha yaygın ifadeyle dövizin yıl sonunda düşük gerçekleşmesi döviz borçlusu tüm kuruluşların lehinedir. Bu sayede yıl sonu bilançoları olduğundan daha iyi görünür. Döviz borçlarının karşılığı bilançoda daha düşük yer alacak, daha fazla kar yazılabilecektir.
Bu gerçek, finansal kesim için de, yani ağırlıkla bankalar için de böyledir, reel kesim için de... Hem zaten Türkiye’de özellikle reel kesim kuruluşları arasında açık pozisyon taşımayan neredeyse yoktur. Başka türlü ifade edersek, dövizde pozisyon fazlası olan şirket sayısı parmakla sayılacak kadar azdır.
Dolayısıyla finansal kesim ve reel kesim dövizin yıl sonunu mümkün olduğunca düşük kapatmasını arzu eder. Eder de, bunu sağlamak pek de kolay değildir. Ama bu konuda elden gelen de yapılmak istenir.
Dövizin yıl sonunda olması gereken değerinden mi kapandığını, yoksa baskı altında kaldığı için mi o düzeyden bir kapanış gerçekleştiğini görmenin en iyi yollarından biri, ilgili yılı izleyen yılın ilk aylarında kurun nasıl bir yön çizdiğini gözlemektir.
Biz de öyle yapmaya çalıştık. Son dokuz yılın aralık kapanışına ve izleyen yılların ocak, şubat ve mart ayları kapanışlarına baktık.
Ocakta artış olmaması istisna
2008’in aralık ayından başlayıp 2009’un ilk üç ayıyla sürdürdüğümüz bu çalışma bize bu dokuz yıllık dönemde ocak aylarında kurun genel olarak yukarı gittiğini gösterdi.
Tersi de olmamış değil... Bir önceki yılın aralık sonuna göre ocak ayında doların gerilediği de görülmüş. 2010 ve 2013’ün ocak aylarında, bir önceki aralık ayı 100 kabul edilen dolar 99’a inmiş. Aslında bu yıllarda önemli bir değişim yok. Tek dikkat çekici gerileme 2012’de yaşanmış. 2011’in aralık ayını 100 düzeyinde kapatan dolar, 2012’nin ilk üç ayında sırasıyla 93, 92 ve 93 olmuş.
En hızlı artış geçen yıl
Dolar 2016 yılını 3.53 düzeyinden kapattı. Geçen yılın ocak ayı sonuna gelindiğinde dolar 3.83’ü bulmuştu. Her ne kadar şubat ve mart daha düşük geçilmişse de, ocak ayındaki 3.83’lük düzey, doların bir ayda tam yüzde 9 artış göstermesi demekti.
Bir önceki yılın aralık ayına göre oluşturduğumuz kur endeksinde zaten en hızlı değişimi de geçen yıl ocakta görmüş olduk. Bir önceki yılın aralık ayından ocak ayına geçişte 2009’dan bu yana olan dönemde geçen yılki kadar bir artışa rastlanmadı.
Bu yıl da benzeri olur mu?
Aralık ayından ocak ayına geçişte son dört yılda, yani 2014-2017 döneminde dolar TL karşısında yüzde 2 ile yüzde 9 arasında değer kazandı.
Bu dört yıldaki artış oranlarının ortalaması da, ilgili dönemin aralık ve ocak sonundaki dolar kuru üstünden yapılan hesaplamanın verdiği oran da, aynı; yüzde 5.5. Bu yıl da yüzde 5.5’lik bir artış olacağı varsayılsa, dolar ocak sonunda 4 liraya ulaşacak demektir.
Bu dört yılda gerçekleşen en düşük artış dikkate alınsa, bu kez dolarda ocak sonu için 3.89 liralık bir düzey bulunmaktadır.
Dokuz yılın ortalaması alındığında oluşan oran da yüzde 2’nin üstündedir.
Kuşkusuz geçmişte olan mutlaka tekrar edecek denilemez. Ama bunun tümüyle yabana atılmayacak bir gösterge sayılması gerektiği de ortadadır.
TL dolara karşı son üç yılın en az dalgalı dönemini yaşadı
Dolar geçen yılın tümünde 3.40 lira ile 3.96 lira arasında dalgalandı. Yıllık ortalama 3.65 oldu, yıl da 3.81 düzeyinden kapatıldı.
Son on yıla, 2008-2017 dönemine bakınca şunu görüyoruz. Dolardaki dalga boyu, yani yıl içindeki en düşük değerle en yüksek değer arasındaki oransal fark, geçen yıl görece düşük gerçekleşmiş. 3.40 ile 3.96 arasındaki fark yüzde 17 düzeyinde oluşmuş.
Bu oran son üç yılın en düşüğü. Dalga boyunu gösteren oran 2015’te yüzde 34’ü bulmuş, 2016 da yüzde 27 ile geçilmişti. İki yıl içinde yüzde 34’ten yüzde 17’ye inilmiş oldu.
Doların yıl içinde aldığı en düşük ve en yüksek değer arasındaki fark 2008’de rekor düzeye çıkmıştı. Söz konusu yıl dalga boyunun oranı tam yüzde 48’e kadar tırmanmıştı.
Dalga boyu en düşük ise yüzde 9 ile 2012 yılında gerçekleşti.
Farkın küçük olması iyiye işaret
Türk parasının dolar karşısındaki değerinin yıl içinde olabildiğince az dalgalanması elbette olumlu bir gelişme. Bu, klasik hale gelen “önünü görememe” durumunun döviz kuru açısından azaldığını gösteriyor.
Ama bu konuda kavram kargaşasına düşmemek gerek. Biz, TL’nin az değer yitirmesinden söz ediyor değiliz. Vurguladığımız dalga boyu... Dolar yıl sonları ya da yıl ortalaması itibarıyla çok az değişim gösterebilir; ama yıl içinde öylesine bir dalgalanma yaşanır ki, kalın bir sis perdesi varmışçasına kimse tahmin yapamaz hale gelebilir.