"Dolar" hapşırırsa "enflasyon" öksürür; eğer ekonominin çıpası yoksa...
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki Türkiye’de iki para birimi tedavülde. Bunlardan birisi doğal olarak “Türk Lirası”, diğeri ise ağırlıklı olarak “dolar”.
Her şeyden önce bazı temel girdi fiyatları dolara endeksli. Örneğin inşaat sektöründe demir gibi temel girdiler dolar üzerinden fiyatlandırılıyor. Aynı şekilde akaryakıt ve gübre gibi girdiler de dolar üzerinden işlem görüyor. Akla hayale gelmeyecek çeşitte malların fiyatı dolar cinsi belirleniyor.
Yani zorunlu olarak bazı malların fiyatları dolar cinsi.
Ancak; piyasa öylesine dolara endeksli ki avukat bile ücretini dolara göre belirliyor. Sormak gerekmez mi avukatın dolarla ne ilgisi var? Hangi temel girdisi veya maliyetleri dolar cinsi? Aynı şekilde işyeri ve hatta mesken kiraları bile dolar üzerinden değil mi?
Gerçek piyasayı bilenler, işleyişin bu şekilde olduğunu çok iyi anlarlar.
Dövize hücumu kesmek ve dolara olan ilgiyi engellemek üzere; Hazine ve Maliye Bakanlığı, kambiyo mevzuatında bazı zorunlu düzenlemelerle döviz üzerinden yapılan işlemleri sınırlandırdı ve hatta yasakladı. Döviz alımına kambiyo vergisi getirdi. Belli tutarın üzerinde döviz talebi için bankalara süreler verilerek işlemler geciktirildi.
Yasakladı da ne oldu? Dolardan kaçış mı oldu? Dolardan korkan mı oldu? Hayır!... Sadece kayıt dışılık rağbet buldu. Döviz üzerinden işlemler aynı hızda ve yoğunlukta yürümeye devam etti.
Yerli ve yabancıların döviz tevdiat hesaplarında artış sürdü.
Yani dövize hücum değişmedi, yeniden hız almaya başladı.
Geçtiğimiz ay dövizin ateşinin düşmesinin nedenleri çok farklıydı. Bunu bayram gibi anlatanlar mahcup oldu. Geçtiğimiz kısa sürede döviz fiyatları niçin düşmüştü?...
- Her şeyden önce ülkeye döviz girişinin mevsimiydi. Bir yandan bu yıl çok iyi seyreden turizmden gelen dövizler ve bir yandan da Türkiye’ye gelen gurbetçi vatandaşlarımızın getirdikleri döviz fiyatlarını veya dövize ilgiyi azaltmıştı.
- Kurban Bayramı öncesinin Türk Lirası nakit ihtiyacı vardı, geçmiş tecrübemiz ile bunu çok iyi biliyoruz. Döviz talebi yerine Türk lirası talebi öne çıkmıştı.
- Merkez Bankası'nın enflasyonu frenlemek adına Türk Lirasını piyasadan çekmiş olması dövize geçmeyi engellemişti.
- Öte yandan Merkez Bankası'nın döviz swap’ı ile ilgili kısıcı kararları etkili olmuştu.
- Bu arada kamu bankalarının el altından piyasaya döviz sürdüğü iddiaları da dövizin ateşini düşüren bir başka etmen olmuştu.
Şimdi bu gerekçeler ortadan kalktı. Üstüne üstlük içeride ve dışarıda birkaç önemli gelişme veya algı oluştu.
- İç politikada bazı belediye başkanlarına yönelik kayyım atamaları,
- Suriye politikasında Fırat’ın doğusu konuşulurken daha da derinleşen İdlib çukurunun ortaya çıkması,
- ABD ve Çin arasındaki kökü başka dip nedenlere dayanan ticaret savaşları,
- AB bölgesindeki büyüme beklentilerinde yavaşlama
…
Dolayısıyla döviz kurları yeniden artışa girdi.
Peki döviz fiyatlarının artması ne anlama geliyor?... Enflasyonun da artması.
Zira döviz ve özellikle ikinci para olarak dolar her şeyde ve her yerde var. Daha dün dolar fiyatlarına bağlı olarak pompa fiyatlarına yapılan zam sonuçta enflasyon demek.
Aslında Türkiye ekonomisi, denizin ortasındaki dümeni boş bir gemi gibi. Geminin sürüklenmemesi ve karaya oturmaması için mutlaka çıpaya ihtiyaç var. İşte bu çıpa veya çıpalar yok.
Ekonomik program yok, bu programa sahip teknik kadrolar yok, günübirlik hareketin kalıcılığı yok. Dolayısıyla çıpa ihtiyacı çok açık ortada.