Doğulu-Batılı-Kuzeyli siyasetçi olmak...

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]



Bir dostumla geçenlerde havaalanına giderken köşe başlarında üst geçitlerde, köprülerdeki koruma ordusunu görünce Doğulu, Batılı ve Kuzeyli siyasetçilerin toplum içersinde gezerlerken ortaya çıkan çok farklı durumu ele aldık. Doğulu siyasetçiler abartılı bir koruma sistemi ile topluma bunu hissettirerek hareket ediyorlar, Batılılar önceden iyi planlanmış ama gösterişsiz bir yöntem izliyorlar. Kuzeyli siyasetçiler ise bisikletle gezebiliyorlar...

Bir dostumla birlikte havaalanı yolunda ilerliyorduk. Her köşe başında, her köprü üstünde polis araçları duruyordu. Her aracın yanında elinde ağır silah olan bir polis nöbet tutuyordu. Dostum bir-iki köşebaşı bir-iki köprü geçtikten sonra birden, "Ben uzun yıllar yurtdışında yaşadım. Hiçbir zaman böyle bir abartılı kör gözün parmağına bir koruma sistemiyle karşılaşmadım" dedi. Ben de "Yurtdışı dediğin herhalde Amerika ve Rusya değil. Ben bir gün Moskova'da Kremlin'de bir siyasetçinin çıkışını gördüm, korumalar adeta bütün yolları tutup terör estirmişlerdi. Amerika'da koruma olayını hem Washington'da gördüm, hem de filmlerden biliyorum" deyince, dostum "Biri Sovyetler'den kalma alışkanlık, diğerinde ise birkaç kez başkana suikast yapıldı. En sonuncusu da Kennedy Suikastı" dedi.

Sonra dostumla dünyanın çeşitli coğrafyalarında siyasetçi olmak konusunu ele aldık. İlginç noktalarda buluştuk. Noktaları size de aktarmak istiyorum:

- Doğu'da siyasetçi olmak kendi başına karizmatik bir yapıya sahip olmayı gerektiriyor. Ve "Şeyh uçmaz müritler uçurur" sözünü doğrulatırcasına zaman içersinde "Önemli kişi olarak daima korunması gerektiğine" inandırılıyor. Ve giderek koruma önlemleri artırılıyor. Önde arkada dört beş eskort, yolların tutulması, zırhlı araçlar gündeme geliyor. Koruma tedbirleri de, koruma ordusu da her geçen gün büyüyerek lider siyasetçiye refakat ediyor.

- Batı'da, Avrupa coğrafyasında siyasetçileri koruma tedbiri abartısız, yokmuşçasına ama titizlikle ele alınıyor. Siyasetçinin geçeceği yollar da, toplantıya katılacağı mekanlar da etrafa rahatsızlık vermeden önceden kontrol ediliyor. Ve siyasetçi basit görünümlü bir koruma grubuyla, abartısız bir şekilde gideceği mekana, yollar kapatılmadan, köşeler tutulmadan gidip, toplantı salonunda ya da alanında yine abartısız fark edilmez bir koruma sisteminde gelip toplantısına katılıp, daha sonra ayrılıyor.

Yeni Fransa Cumhurbaşkanı Hollande'ın devri teslim törenine sıradan görünümlü Citroen ile abartısız bir koruma içersinde gelmesi bunun son örneği oldu. Batılı siyasetçi olmak konusunda bunu bir kere daha yaşadık.

- Kuzeyli siyasetçi olmak örneğine İskandinav siyasetçileri giriyor. Olof Palme yürür ya da bisiklete binerdi. Bir gün Stockholm'de Meclis binası yakınında bir kafede otururken, sakallı bir dostuyla Olof Palme'nin ellerinde dondurma külahları hararetli konuşmalarına tanık olmuştum. Gördüğüm kişiyi Palme'ye benzettim diye düşünüp kimseye sormamıştım. Akşam televizyon izlerken, Meclis'teki bir tartışma sonrası o sakallı kişi ile Meclis dışına çıkışlarını gördüğümde, dondurma yiyen kişinin Palme olduğuna inanmıştım. Palme sonra bir akşam eşiyle sinemadan çıktığında yürüyerek evine giderken suikasta uğramıştı. Ama yine de İsveç'te siyasetçi korunmasında bize ve Doğululara benzer manzaralar yaşanmaya başlanmadı. Geçenlerde Hollanda'da koltuğunu kaybeden siyasi lider de bisikletle Meclis'e gidip gelen bir liderdi.

İşte dostumla bunları konuştuk ve Doğulu, Batılı ve Kuzeyli siyasetçilerin bu açıdan farklılıklarını ele aldık.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar