Doğu illeri açılıma nasıl bakıyor?
"Ermenistan açılımı" özünde "Kürt sorunundan" ibaret olan "Demokratik açılımdan" önce TBMM'ye ulaştı! Meclis Genel Kurulu, bugünkü birleşiminde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, iki devlet arasında 10 Ekim'de İsviçre'nin Başkenti Zürih'te imzalanan iki protokolle ilgili açıklamalarını dinleyecek.
"Demokratik açılım"da süreç, önceki gün Kandil dağı ile Mahmur kampında mukim bazı "PKK unsurlarının" Şırnak-Habur sınır kapısından Türkiye'ye "kabul" edilmeleriyle "fiilen" başladı!
"Ermenistan açılımı"nda ise henüz "karşılıklı" bir hareketlenme yok. Ancak, Davutoğlu'nun bugünkü "bilgilendirme" konuşmasını, Türkiye açısından "tek taraflı" hareketlenmenin başlangıcı sayabiliriz.
Ve bir ihtimaldir ki hükümet "Ermenistan henüz kımıldamıyor, biz önce davranıp inisiyatif alalım" düşüncesiyle protokolleri yakın zamanda Meclis onayına sunmaya hazırlanıyor da olabilir.
Açılım iyi hoş da…
Ermenistan ile imzalanan iki protokolden biri "ortak sınırın açılmasını" hükme bağlıyor. Ancak bu hüküm protokollerin TBMM ile Ermenistan Parlamentosu tarafından onaylanmasıyla yürürlüğe girecek ve "ortak sınır" yürürlük tarihini izleyen iki ay sonra karşılıklı olarak açılacak.
Türkiye-Ermenistan ilişkilerini, tarihi 100 yıla yaklaşan derin ve köklü meseleler dikkate alındığında, bir anda onarmak mümkün değil. Sınır konusu da bu bütünün önemli bir parçası.
Hal böyle olunca, iki ülke arasındaki ortak sınırın açılması, siyasi olduğu kadar ekonomik ilişkilerin onarımında da büyük önem taşıyor. Ve bu "açılım" özellikle Doğu Anadolu'daki "sınır" illerini öncelikle ilgilendiriyor.
İlgi iki noktada yoğunlaşıyor: Bir, sınırın açılmasının il ve bölge ekonomilerine sağlayacağı katkılar; İki, Ermenistan ile ilişkileri onarırken Azerbaycan'ın "harcanması" ihtimali. Bu iki eksen Doğu Anadolu illerinde iş dünyası önderlerinin meseleye bakışlarını belirliyor. Bu nedenle Doğu'dan "Aman dikkat!" uyarıları yükseliyor.
Karabağ'sız olmaz!
Doğu Anadolu'da "açılımın" ekonomi boyutu, belki de Türkiye'nin diğer il ve bölgelerinden çok daha önemli hatta stratejik bir anlam taşıyor. Kars, Ardahan, Iğdır, Erzurum, Ağrı; özellikle bu illerimizin ekonomilerinde Kafkas ülkelerinin vazgeçilmez yeri ve ağırlığı var.
Kafkasya, bu illerin başta Azerbaycan olmak üzere, Gürcistan, Dağıstan gibi ülkeler kadar, Orta Asya'ya da açılabildikleri tek bölge. Ve halen bu illerin herhangi birinden, mesela en yakın Azerbaycan'a ihraç malı göndermek bile başlı başına bir mesele; 8-10 gün sürüyor.
"Ortak sınırın" açılması Doğu illerinin Kafkasya ve Asya pazarlarına erişmelerini kolaylaştıracak. Daha önemlisi, iş ve ticaret ilişkilerini zamanla derinleştirecek. Bölgenin iş dünyası önderleri, hükümetin "açılım siyasetini" bu ufukta değerlendiriyorlar.
Fakat, Doğu illerinin ufuk çizgisini sadece ekonomik çıkar beklentileri belirlemiyor. Bu ufkun da bir derinliği var; onlar Ermenistan ile ilişkilerin onarılmasını, sınırın açılmasını desteklerken, "kalıcı" ve "esas" çözümün Türkiye-Azerbaycan ilişkileri üzerinden geçtiğini düşünüyor ve savunuyorlar.
Söyledikleri şu: Hükümet, Ermenistan'ı "kazanacağım" derken, Azerbaycan'ı yitirmesin! Azerbaycan'ın "Karabağ yarası" tedavi edilmeden işgalci Ermenistan'ı kazanmak bizim de, Türkiye'nin de hayrına değildir! Rotayı buna göre çizsin!