Doğrudan yatırımlar azalıyor
Ekonomide nerede ise son iki ay, Cumhurbaşkanı ve taraftarı olan bakanlar ile TCMB ve onu destekleyen bakanlar arasındaki faiz oranının ne olması gerektiği üzerine yapılan tartışmalar ile geçti. Ayaklarımıza bakmaktan gidilecek yolu göremeyecek hale geldik.
Bu arada dünya ekonomisinde kimi ülkeler yürümeye devam ediyor. Yürüyüşte olanlara ile ilgili bir haber ilişti gözüme, sizinle paylaşayım: “Amerikan şirketi Apple Avrupa’daki yatırımlarını büyütüyor. Apple İrlanda ve Danimarka’ya 1,7 milyar Euro tutarında yatırım yaparak iki veri merkezi kurmaya karar verdi. Avrupa’daki en büyük yatırım projesine imza atacak Apple, her biri 166 bin metrekare alana kurulacak merkezler, 2017’de hizmet vermeye başlayacak ve enerji tüketiminin tamamını yenilenebilir enerjiden karşılayacak”.
Bu haberi görünce sanırım sizinde aklınıza gelen ilk cümle her halde “keşke Türkiye’ye gelselerdi” olmuştur. Apple Türkiye’ye 1,7 milyar Euroluk (1,9 Milyar dolar) yatırım yapsa idi, bu parayı ödemler bilançosunun finans hesabının altında yer alan doğrudan yatırımlar bölümüne yazardık, üzerine yaramaz evlat kadar titrediğimiz cari açığı kapatmada merhem olurdu. Üstelik bu yatırım sonrasında Türkiye’de çalışacak olan Apple’in her yıl yaratacağı katma değer de GSMH’yı yukarı çekerdi.
Tabi bu kadar keşke tümcesi kullanınca Doğrudan Yabancı Yatırımlarda (FDI) Türkiye’nin durumu nedir diye merak ettim. Dünya Bankasının FDI verilerine baktım ve aşağıdaki tabloyu çıkardım.
Yukarıdaki grafikte 2005-2013 döneminde Türkiye’ye ye yapılan doğrudan yabancı yatırımları Dünya ile karşılaştırdık. Buna göre Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırımların dünya ortalamasının üzerinde girdiği tek yıl Telekom özelleştirmesinin yapıldığı 2006 yılı, bu yıl FDI/GSYH oranı Türkiye için %3,8, dünya için %3,5. Küresel kriz sonrasında bu oran hiçbir zaman %3’lere yanaşmamış.
Doğrudan yabancı yatırımlar cari açığı finanse ediyor, genel olarak istihdam yaratıyor, sonuçta GSYH’yı artırıyor. Bundan dolayı Kuzey Kore dışında FDI ülkemize gelmesin diyen ülke yok. Mekanizma bu olunca küresel FDI pastasından yeterli pay alamayan ülkeler, bunun nedenini araştırıyorlar. Biz de bunu kendi ülkemiz için yapalım. İşte benim bulduklarım:
- Türkiye’ye gelen FDI daha çok özelleştirme uygulaması ile kamu mallarını satın almak için geldiler.
- Gelen FDI nitelikli değil. Yani istihdam yaratmak ya da ek yatırım yapmaktan çok varolanı işletmek için geliyorlar. Bundan dolayı da en çok FDI bankacılık, perakendecilik ve telekomünikasyon sektörüne geldi.
- Özelleştirecek kamu işletmesi kalmayınca FDI’da azalmaya başladı.
-FDI için mülkiyet hakkı önemli, son yıllarda mülkiyet hakkına yönelik aşınma yabancı yatırımcıyı korkutmaya başladı.
- Yabancılar tek parti iktidarını ekonomik ve politik istikrar için yeterli görmüyorlar, kuralları ve hukuki altyapısı güçlü olan ülkeler özellikle nitelikli FDI’lar tarafından tercih ediliyor. Türkiye son yıllarda bu konuda ivme kaybetti.
Bu söylediklerimizin geçerliliğini yansıtan en önemli gösterge 2014 yılında Türkiye’deki FDI gerçekleşmesi. 2014 yılında Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırım 12 milyar 530 milyon dolar iken, Türkiye’den çıkan sermaye 7 milyar 47 milyon dolara ulaştı. Yani gelenin yarısından daha fazla bir Türk sermayesi yurtdışına çıktı.
Bu gerçekleşme önümüzdeki dönemde cari açık, faiz oranı ve döviz kurundaki değişikliği de belirleyecek. FDI rakamlarını takip etmekte fayda var.