Doğrudan yabancı yatırımlara vergi kalkanı: “kur farkı”
Torba tasarılar artık art arda gelmeye başladı
Hükümet yine ve yeni birkaç torba yasayı daha Yüce Meclis’e sundu. Açıkçası aynı anda arka arkaya 3 torba yasa tasarısı gündeme geldi.
Birincisi; 30 Ocak 2018 günü TBMM’ye sunulan “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”. Bu düzenlemenin amacı, yatırım ortamını iyileştirmek üzere merkezi ve yerel düzeydeki çeşitli bürokratik işlemleri azaltmak.
Tasarı, yürütme ve yürürlük maddeleriyle birlikte toplam 27 maddeden ibaret.
İkincisi çok ilginç… Bu tasarı da yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik. Yukarıdaki tasarının sevkinden sadece 1 gün sonra gündeme getirilen bir tasarı. 31 Ocak 2018 günü TBMM’ne sunulan bu Tasarının adı da öncekine benziyor: “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”. Tasarı ile İcra ve İflas Kanunu, TTK, VUK, 6183 Sayılı Kanun, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Tebligat Kanunu, Sınai Mülkiyet Kanunu, MASAK ile ilgili Kanun gibi 12 kanunda değişiklik öngörülmüş olup toplamda 66 maddeden oluşuyor.
Bu tasarının çok daha ilginç bir yanı daha var. Aslında çok dikkat çekici bir durum.
Tasarı, Bakanlar Kurulu'nun imzaları faks yoluyla tamamlatılarak Başbakanlığa sevk edilmiş. Şöyle ki; Tasarıya bakanların önemli bir kısmı faks yoluyla imza vermiş. Başbakan hariç toplam 26 Bakanın sadece 7’sinin imzaları var, diğer 19 bakan ise faks yoluyla imzasını iletmiş. Anlaşılan hükümet üyeleri Ankara dışında.
Üçüncüsü de hemen 1 gün aradan sonra 2 Şubat 2018 günü Meclis’e sunulmuş olan “Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”.
Bu Torba Tasarı ile de vergi ağırlıklı olmak üzere toplam 38 kanunda değişiklik yapılıyor, 2 geçici ve 68 asıl maddeden oluşuyor.
Doğrudan yabancı yatırımlarda kur farkları vergi dışı bırakılıyor
Söz konusu değişiklikler arasında tasarının 11. maddesiyle önemli bir düzenleme getiriliyor.
Yatırım için yurt dışından getirilerek sermaye olarak konan yabancı paralar ile ilgili lehte veya aleyhte ortaya çıkan kur farklarına ilişkin yeni bir değerleme yolu veya yöntemi benimseniyor.
Peki niçin böyle bir düzenlemeye gidiliyor?
Malum; şirketlerin bilanço aktifinde bulunan döviz varlıkları ile pasifinde bulunan döviz cinsi öz veya yabancı kaynakları her dönem sonunda kurların Türk Lirası karşılığına göre değerlendirmeye tabi tutuluyor. Çünkü kayıtlar Türkçe ve Türk Lirası cinsinden yapılıyor ve mecburen bir değerlendirmeye gidiliyor.
Bu durumda; şirketlerin aktif döviz varlıkları, kurum kazancı olarak vergilendirilen çok ciddi tutarlarda “kur farkı gelirleri” ya da kurum zararı olarak ortaya çıkan yine ciddi tutarlarda “kur farkı giderleri” doğuyor.
Özellikle Türkiye’ye doğrudan yatırım yapmak üzere gelen yabancı sermaye tutarlarına ilişkin kur farkları da bu çerçevede dönem sonunda vergilendiriliyor ve bu şekilde gelen sermaye vergilendirilmiş ve dolayısıyla eksilmiş oluyor.
İşte bu yeni düzenleme söz konusu sıkıntıyı ortadan kaldırmayı amaçlıyor.
Nasıl bir düzenleme öngörülüyor?...
Tasarının 11. maddesi ile yatırım teşvik belgesi kapsamında yatırım yapacak tam mükellef sermaye şirketlerine, işe başladıkları hesap dönemi ile bu dönemi takip eden hesap döneminde sermaye olarak yurtdışından getirilen yabancı paralar için yeni bir değerleme müessesesi getirilmesi öngörülüyor. Öngörülen düzenlemeyle, bu amaçla getirilen yabancı para değerlemesi nedeniyle ortaya çıkacak vergisel sonuçların önlenmesi amacıyla Vergi Usul Kanununa 280/A maddesi ekleniyor. Kur farklarının vergilendirilmemesi için özel fon hesapları oluşturuluyor.
Yeni öngörülen düzenlemeye göre;
Yatırım teşvik belgesi sahibi şirketlerde,
İşe başladıkları hesap dönemi ile takip eden hesap dönemi sonuna kadar,
Yurtdışından getirilerek sermaye olarak konulan yabancı paraların,
Söz konusu dönem zarfında (işe başlanılan tarihi takip eden dönem hesap dönemi sonuna kadar) yatırım teşvik belgesi kapsamında sarf olunan kısmı nedeniyle oluşan kur farkları pasifte özel bir fon hesabına alınabilmesi,
Fon hesabının sermayeye ilave edilmesi halinde vergilendirilmemesi ve bunun dışında herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledilmesi veya işletmeden çekilmesi halinde bu dönemde vergiye tabi tutulması öngörülüyor.
Söz konusu süre zarfında sarf edilmeyen dövizlerin de bu hesap dönemlerine ait vergilendirme dönemlerinin sonuna kadar mukayyet değer ile ve işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonunda ise VUK’un 280. maddesi kapsamında döviz alış kuru üzerinden değerlendirilmesi hükme bağlanıyor.
Bu düzenleme, doğrudan yabancı sermayenin gelişi ve döviz cinsi sermayenin korunması açısından çok yararlı ve önemli. Ancak; sadece yeni kurulacak şirketleri kavraması ve bazı muhasebe tekniğine yönelik sakıncalar taşıması yönüyle de eksik.