Doğrudan yabancı yatırımlar...
Raif Bakova - İstanbul Kültür Üniversitesi Öğr. Gör.
‘Uluslararası sermaye hareketleri’ olarak tanımlanan ülkelerarası para akımının önceki adı ‘yabancı sermaye’ kavramıyla ifade ediliyordu. Ülkemizde yaygın kullanımı 2003 çıkarılan “Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu” ile değiştirildi. İngilizce ifadesi Foreign Direct Investment olan tanımın simgesi Türkçe’de DYY ve İngilizcesi ise FDI olarak ifade edilmektedir. DYY (FDI) pazarı dünya ekonomisi olan ve ülkeler ile diğer finans kurumlarının yürüttüğü bir para ekonomisidir. Kapitalizmin ve dolayısı ile de para kurumlarının (Merkez bankaları, bankalar ve diğer finans kurumları) gelişimi ile son 200 yıla damgasını vurmuştur. Öyle ki piyasalarda sermaye hareketleri kimi zaman reel ekonomik büyüklükleri de aşmış ve dünya ekonomisinin birkaç katına ulaşmıştır.
Örneğin, dünyada üçüncü küresel kriz kabul edilen 2007/2008 yılının “Mortgage Krizi”nde ABD ile AB arasında bir günde yapılan para transferleri 1 trilyon doları aştığı gibi, türev para piyasalarının büyüklüğü de 600 trilyon dolara yükselmiştir. Resmen olmasa da dünya ekonomisini yönetenler (Fed eski Başkanı Alan Greenspan gibi) ve birçok iktisatçı bu büyüklüğü ifade etmişlerdir. Piyasanın önemi ise aynı tarihte dünya GSYH’nin 5-6 trilyon olduğu gerçeği karşısında öne çıkmaktadır. Yani sadece söz konusu finans sektörü dünya toplam gelirinin (GSYH) 10 katından fazladır.
Uluslararası sermaye hareketlerinin ikinci önemli özelliği ise, ülke ekonomilerinin büyümesi ve halklarının refahını yakından ilgilendiriyor olmasıdır. Dünya ekonomilerinin büyük bölümü (Gelişen ülkeler, gelişmekte olan ülkeler ve az gelişmiş ülkeler) yeni yatırımlar için yabancı kaynağa (Dış tasarrufa) gereksinim duymaktadırlar. Ülkeler gelişimlerini sürdürülebilir kalkınma ve milli gelir artırımı için yeni yatırımlar yapmak zorundadırlar. Birçok ülkenin ulusal tasarrufu yeni yatırımlar için yetersizdir. Yani yabancıların tasarruflarına muhtaçtır. Halklarının refahı için borçlanmak zorundadırlar. Bu kaynak genelde “yabancı sermaye”dir. Ayrıca elinde gereğinden fazla finans olanağı bulunan ülkeler (zengin ve gelişmiş ülkeler) de ellerindeki atıl fonlara getiri sağlamak isterler. Servetlerinin reel değerlerini korumak da amaçlarıdır. Bu ortamı (arz ve talebin) oluşturduğu piyasanın adı iktisat biliminde “uluslararası sermaye hareketleri”dir.
Türkiye’de uluslararası sermaye hareketleri
Türkiye ekonomisinde 1923-1950 dönemi kapalı ekonomi politikası uygulandığı, dış ülkelerle finans ilişkilerinin en az düzeyde olduğu yıllardır. Ancak, bu ulusalcı politika nedeni ile ekonomide cari açık ve dış borç gibi sorunlar yaşanmamıştır. Karma ekonomi modeli içinde 1950 yılından itibaren dışa açık ve liberal bir ekonomi politikası dönemi başlamıştır.
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki dengeli ekonomi politikası tasarruf ve yatırımlar için yetersiz kalmıştır. Ellili yıllarda dışa açık politikaların sonucu olarak da yetersiz tasarruf için yabancı sermaye teşvik edilmeye başlamıştır. Yurt dışına açılmanın hukuki alt yapısı ise yasal düzenlemeler, yani kanun ve benzeri mevzuattır (çünkü yabancı yatırımcı hukuki haklarının güvence altına alınmasını ister).
Yabancı sermaye konusunda ilk düzenleme 1954 yılında çıkarılan 6224 sayılı “Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu”dur. Aynı dönemde petrol yatırımlarını teşvik etmek üzere “Petrol Kanunu”da yürürlüğe konulmuştur. Ne var ki kanun ve ilişkin mevzuata karşın uzun yıllar Türkiye’nin kalkınmasına yeterli yabancı sermaye getirisi gerçekleşmemiştir. Bu sonuç ülkemizin ekonomik ve siyasal istikrarının yeterli olmamasından kaynaklandığı gibi dünya ekonomisinin gelişmeleri de etkili olmuştur.
Kamu ekonomi yönetimi 6224 sayılı Kanunu yetersiz bularak kararname bazında “çerçeve kararı” denilen Bakanları Kurulu Kararları da çıkarmış, yeterli olmamıştır.
6224 sayılı yasa, adında “teşvik” kelimesi bulunduğu halde Türkiye’ye yabancı yatırımcıları çekme konusunda başarılı olamadı. Bu sonuç genel ekonomik ve siyasal ortamın dışında yasa hükümlerinin yetersizliği (uygulama kaynaklı) nedeni ile doğdu. Nedenlerden bazıları aşağıdaki gibi sıralanabilir.
1. Yabancı yatırımcı izinleri büyük ve uzun bürokratik işlemler gerektiriyordu.
2. Yabancıların çalışma alanları sınırlıydı.
3. Yabancı personel çalıştırma izinleri uzundu.
4. Yabancı şirketlerin kar transferlerinde güçlükler yaşanıyordu.
5. Yabancı yatırımcıya güvence veren yasalar yetersizdi.
“Yabancı sermaye” deyimi sonunda antipatik denilse de bu kavram da kaldırılarak yeni yasa çıkarıldı.
“4875 Sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu” başlığı ile birçok yeni hükümler içeren yasa 2003 yılında çıkarıldı. Uygulama konusunda da Başbakanlığa bağlı bir birim oluşturuldu.
2003 yılında çıkarılan 4875 sayılı ile 2006 yılında kurulan Başbakanlık Ajansı’nın çabaları sonucu yabancı yatırımlar da son 15 yılında büyük artışlar yaşandı. Bu sonucu 2000’li yıllardan itibaren küresel (mortgage) kriz’e kadar dünyada bollaşan likidite etkiledi. Özellikle de çift haneli DYY’ler 2005’te başlayarak 2007 yılında 22 milyar dolara yükseldi. Şimdilerde 12-17 milyar dolar dolaylarında gerçekleşiyor.
DYY’lerin artışı büyük ölçüde siyasal istikrarın tek partili olmasını etkiledi denilse de yasada yer alan yeni ve liberal hükümler çok çok etkili oldu. Yabancı yatırımları olumlu etkileyen 4875 Sayılı Yasa’nın yeni kuralları;
1. Yasa, bilgilendirme yasasıdır, zorlayıcı değildir.
2. Yatırım serbestisi ve milli muamele kuralı getirildi.
3. “Yabancı yatırımcılar yerli yatırımcılarla eşit muameleye tabidirler” hükmü düzenlendi.
4. “Kamulaştırma ve Devletleştirme”, kamu yararına bağlandı.
5. Yatırımcıların kar, satış, kredi ve benzer yurtiçi ödemeleri serbest bırakıldı.
6. Uyuşmazlıklarda yargı yetkili kılındı, uluslararası tahkim ve çözümler önerildi.
7. Yabancı personel istihdamı kolaylaştırıldı.
8. Hazine müsteşarlığı irtibat bürosu oluşturma konusunda yetkilendirildi.
Resmi Gazete’de DYY’ler kanunu yayınlandığı 2003 yılında Türkiye’ye gelen DYY 1.7 milyar dolar olarak açıklanmıştır. Daha önce de açıklandığı üzere yıllık 1 milyar doları aşmayan yatırımlar önce çift haneli oldu ve 2007 yılında 22 milyar dolarla rekor kırmıştır. 2016 yılı 12.2 milyar dolarla tüm olumsuz siyasi ve ekonomik koşullara karşın çift hanede kalmayı başardı.
Yabancı Sermaye ile ilgili sivil toplum kuruluşu olarak Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) adlı kuruluşun çalışmaları bulunmaktadır.
Kaynaklar
1- Emre Koncar’ın kitabından “20/30’larda yabancı sermaye yasası (ABD)”
2- 6224 Sayılı “Yabancı Sermayeyi Teşvik Yasası (Resmi Gazete.23 Ocak 1954, Kabul 19 Ocak) ve Mr. Bal’ın “Petrol Yasası”
3- Seksenli yıllarda Yabancı Sermaye Çerçeve Kararları
4- 4875 Sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu (Resmi Gazete 17 Haziran 2003)
5- Başbakanlık Yatırım Teşvik, Destek ve Tanıtım Ajansı 2006 (3 Kasım 2017, Hürriyet Canakın Çağlar, DYY 15 yılda 62 milyar Sigorta 8 milyar dolar diyor)