Doğru sorular ve Ortadoğu analizi
Suriye'de geçtiğimiz hafta yaşanan olaylar, dış politika gündemini tamamen değiştirdi. Yaklaşık bir ay önce bütün gündemimiz Amerikan seçimleriyken, bir hafta sonra Trump’ın kabinesinin beklenenlerin nasıl dışında bir politika ortaya çıkaracağını konuşmaya başladık. Bir hafta sonra ise bütün dünya gündemi, Amerika’nın Ukrayna’ya verdiği füzeler ve Ukrayna-Rusya savaşının dünyayı getirebileceği durum üzerineydi.
Geçtiğimiz hafta ise yepyeni bir gündemimiz oluştu. Uzunca zamandır durağan bir şekilde giden Suriye meselesi, muhalif güçlerin Halep’i almasıyla ve Şam’a doğru yürümesiyle birden hareketlendi. Kimi bilgilere göre muhalif güçler bu yazıyı yazdığım saatlerde Şam’a doğru yürüyecek ve Esad yönetimini devirecek, kimi bilgilere göre ise Rusya İran tekrar sürece dahil olacak ve muhalifleri geri püskürtecekti. Bir de bu konu gündeme düşüp televizyonlarda işlenmeye başlayınca işin ucu koptu gitti.
Nasıl okumak gerek?
Şimdi gelelim, bu işin nereye evrileceği ya da nereye gideceğinden ziyade sürecin nasıl okunması gerektiğine. Amerika'yı okumak kolaydır, tek bileşen vardır. Amerika, Rusya ve Ukrayna denklemi daha net bir görüntü verir. Olaylar başladığında geleceğe dönük projeksiyon yapmak kolaydır. Oysaki Ortadoğu hem analiz etmesi hem öngörmesi hem de tespit etmesi neredeyse imkansız bir mevzudur. Birçok mezhep, dini grup, etnik grup, ideolojik çatışmalar, bireysel kabine mücadeleleri, meselelere elli farklı boyut ve bir o kadar karmaşık denklemler içerisine sokar. Kısacası Ortadoğu’yu anlamak için şüphesiz ki bilgi her şeyden önemli, tarih bilgisi çok mühim, güncel siyasetin takibi elzemdir. Bunların hepsini birleştirdiğinizde doğru bir metot da kullanmak gerekir.
Yanıt bekleyen sorular
Dünyanın birçok ülkesini veya bölgesini analiz ederken olayın başında öngörülebilirliği çok daha net ve kolaydır. Ortadoğu'yu değerlendirirken öncelikle doğru soruları ortaya çıkarmak, her şeyden ama her şeyden önemlidir. Şimdi başlayalım teker teker aklımıza gelen önemli soruları sormaya.
Soru bir; bu kadar zaman sonra neden şimdi muhalifler harekete geçti? Soru iki; İsrail’in Hizbullah ile Lübnan’da bir ateşkes sürecine girmesi ve bunun hemen ardından böyle bir ilerleyişin olması tesadüf mü? Soru üç; Rusya Ukrayna’da cephesini iyice genişletmiş ve daha sert mücadelelere doğru ilerlerken Rusya’ya yeni bir cephe açılması anlaşılabilir mi? Soru dört; Esad’ın ayaklanmalar ilk başladığındaki kurtarıcıları Rusya ve İran’ın askeri ve ekonomik olarak zayıflamasının, yeni harekatın başlangıcına denk gelmesi anlaşılabilir mi?
Soru beş; eğer Rusya ve İran bu sefer Esad yönetimine destek olmakta gecikirse, Esad’ın baş düşmanı Amerika ve İsrail Esad’ın kurtarıcısı rolüne soyunabilir mi? Soru altı; muhalif gruplar diye adlandırılan hareketin içindeki fraksiyonlar, gün geçtikçe birbirleriyle tezatlığa düşer mi? Soru yedi; her bir muhalif grubun arkasında bir uluslararası güç olduğu düşünüldüğünde, bu çatışma muhalefeti zayıflatır ve işin boyutunu hiç umulmadık başka noktalara taşır mı?
Sizlere daha birçok soru yaratabilir ve süreci daha net anlamamızı sağlayacak birçok yeni soruyla hadiseye başka bir boyut da katabiliriz. Ama Ortadoğu’yu değerlendirirken yapılması gereken en önemli şey; kim ne derse desin doğru soruları sorup, bu soruların cevaplarının belli bir süre içinde soruları gündemden düşürmesini beklemek gerekir. Bunu özellikle söylüyorum. Sorular cevaplarını bulup, süreç netleşmeye başlayınca işte o zaman ihtimaller ve süreçler bağlamında karşınıza daha net bir tablo çıkar ve biz de o net tabloya göre daha net analizler yapabiliriz.
Şunu söylemek çok kolay, muhalif güçler veya Esad birinin arkasında şu var, birinin arkasında bu var. Keşke Ortadoğu’yu analiz etmek ve aktörleri belirlemek bu kadar kolay olabilse. Ama inanın bana hadise böyle değil. Bu yazıyı pazar günü yazıyorum ve yazımın yayınlanma günü olan salı günü, siz değerli okuyucular bu yazıyı okurken muhtemelen bugünden çok daha farklı bir tablo karşımızda olacak. Çünkü burası Ortadoğu.
Gelecek hafta çok şey olabilir
Uluslararası ilişkilerde temel nokta şudur ki; her bölgenin, her coğrafyanın, her ülkenin veya her meselenin şahsına münhasır bir analiz tarzı vardır. Son dakika gündeme düşen bilgilerle analiz edebilmek, bilhassa Ortadoğu'da karşımızda her zaman doğruları çıkarmaz. Bugün Şam’a gidiliyor denen yolda, yarın Halep elden gider; Halep muhaliflerden geri alınıyor denen noktada, Esad iktidardan düşer, Şam düşer. Önümüzdeki hafta çok şeyler bekleyebiliriz. Ama bakmamız gereken en önemli şey, yukarıda sorduğum soruların cevapları. Netleşmesinin çok da zaman alacağını düşünmüyorum.