Doğru karşılaştırma istihdam oranı ile
Çalışabilir yaştaki kurumsal olmayan nüfusumuzun (15 yaş ve üzerinde ve mesela askerde ve hapishanede olmayanlar) oldukça düşük bir oranı işgücüne katılıyor. Dolayısıyla, işgücüne katılım oranımız çok düşük. Bu, asıl olarak kadınlarımızın işgücüne katılımının son derece düşük olmasından kaynaklanıyor. Şöyle bir hesap yapalım: Bir anda çalışmak isteyen ve dolayısıyla işgücüne katılan sayısı artsın. Acaba işsizlik oranımız ne olurdu?
Varsayımımız gereği artış bir anda olduğu için bu kişilerin iş bulamayacakları açık. Dolayısıyla mevcut istihdam değişmeyecek; işgücüne yeni katılanların tümü işsiz statüsüne geçmiş olacaklar. Tabloda 2013’ün ilk dokuz ayında ikinci sütunda işgücü piyasasına ilişkin gerçekleşen çeşitli değerler veriliyor. Bu değerlerin her biri ilgili değişkenin dokuz aylık ortalamasını temsil ediyor. Görüldüğü gibi, işgücüne katılma oranımız yüzde 51, işsizlik oranımız ise yüzde 9.7 düzeyinde.
Şimdi iki farklı işgücüne katılma oranı varsayıyoruz: Yüzde 55 ve yüzde 60. Bu durumda ortaya çıkacak yeni işgücü ve işsiz rakamları tabloda yer alıyor. Sonucun ne olacağı belli: İşsizlik oranı yükseliyor. İşgücüne katılım oranı yüzde 55 iken işsizlik oranı yüzde 16.3, yüzde 60 iken ise yüzde 23.2 oluyor.
Bu analizin nedeni “bakın aslında işsizlik oranımız olduğundan yüksek” demek için değil. Çünkü öyle değil; neyse o. Sonuçta işgücüne katılan insanlar ya çalışıyorlar ya da iş arıyorlar (işsizler); işsizlik oranı da bu verilerden hesaplanıyor. Gelmek istediğim nokta farklı ve önemli. Tabloda yer alan istihdam oranı verilerine bakın. Değişmiyorlar değil mi? İşgücüne katılım yüksek olsaydı, işsizlik oranı da yüksek çıkacaktı, oysa istihdam oranı değişmiyor.
Kıssadan hisse şu: İşgücü piyasasını incelerken, özellikle uluslararası karşılaştırma yaparken, bakılması gereken veriler istihdam oranı verileri. Çalışabilir yaştaki nüfusunuzun ne kadarını istihdam eden bir ekonomi yarattığınız önemli. İşsizlik oranı gerçek durumu, yani ekonominin istihdam yaratma kapasitesini maskeleyebiliyor, istihdam oranı ise apaçık ortaya seriyor.
Zaman zaman işsizlik oranı verilerimizin başka ülkelere kıyasla ‘düşük’ olduğu iddia ediliyor. Aslında bu nereden baktığınıza bağlı. Mesela Brezilya, Rusya, Çin, Arjantin, Şili, Macaristan, Meksika, Romanya ve Kore; hepsinin 2003-2012 dönemindeki ortalama işsizlik oranları Türkiye’ninkinden düşük. En yükseği 10, en düşüğü 3.5. Bu dokuz ülkenin ortalama işsizlik oranı yüzde 6.9. Türkiye’de ise 10.8. Elbette Türkiye’den yüksek işsizlik oranlarına sahip olan gelişmekte olan ülkeler de var: Güney Afrika, Polonya ve Kolombiya mesela.
İşsizlik oranımızın düşüklüğü Avrupa’nın sorunlu ülkelerine bakılarak öne sürülüyor. Mesela 2012’de Yunanistan’ın işsizlik oranı yüzde 24.2, İspanya’nın ise yüzde 25. Mahsus 2012 yılını aldım; 2003-2012 döneminin en yüksek işsizlik oranları bu yılda çünkü. Biz de ise 2012’de yüzde 9.2.
Ama gelin görün ki Avrupa’nın sorunlu ülkelerinin tümü bizden daha fazla istihdam yaratıyorlar. En son 2011 yılı istihdam oranı verileri var Eurostat’da. Durum (yüzde olarak) şöyle: Portekiz 64.2, İrlanda 59.2, İspanya 57.7, İtalya 56.9 ve Yunanistan 55.6. Bu istihdam oranları 15-65 yaş arası nüfusa oranla hesaplanmış. Aynı hesaplama biçimiyle Türkiye’nin 2011’deki istihdam oranı ise yüzde 48.4!