Doğru çivilerin yanında durmak
Son birkaç aydır Acemoğlu ve Rodrik gibi önde gelen ekonomistlere çok sık başvurduğumun farkındayım. Birkaç yazıda Acemoğlu'nun kalkınma kurumlarından bazılarının "özendirme unsurunu" görmezden geldiğini belirterek, "…yatırımları geliştirmek için insanların özendirilmeye ihtiyacı var; sıkı çalışırlarsa para kazanabileceklerini ve parayı gerçekten ellerinde tutabileceklerini bilmeleri gerekiyor. Ve bu tür özendirmeleri sağlamanın anahtarı da oturmuş sağlam kurumlar" saptamasını aktardım. Dani Rodrik de Tek Ekonomi Çok Reçete adlı kitabında, sanayi politikaları tasarımı ilkelerini sıralarken, "kamu destekleri sektörleri değil faaliyetleri hedeflemelidir" diyor. Temel tezi olan "yeni ve rekabet edebilir ürün alanlarına genişleme ve üretken çeşitlendirmeyi" destekleyen önerilerini geliştiriyor.
Kalıp üretiminin, sanayinin kalbinde yer aldığını biliyorum. Bir ülkede kalıp sanayinin gelişmesinin çok değişik faktörlere bağlı olduğunu, uygun metal malzemeden, en ileri donanımlı tezgaha kadar ileriye ve geriye bağlantılı yapısı hakkında da belli bir bilgim, onlardan türeyen fikirlerim var.
Profesyonel iş yaşamımda yakından izlediğim kalıp üretiminde, dökümden prese, işlemeden kullanmaya ne gibi sorunların yaşandığını, eli taşın altına olan insanların tartışmalardan dinledim.
Fontana Pierro Kalıp
Bir grup arkadaşla Fontana Pirro Kalıp tesislerini gezme önerisi geldiğinde, eski bir tanıdığı ziyaret etme duygusu yaşadım. Tesisi gezerken, bilgilerimin oldukça eskidiğini, işlerin çok ilerlediğini, kalıpçılığın dev adımlar attığını gördüm.
Walter Fontana ve Selçuk Saraçoğlu'nun tesisi gezdirirken verdiği bilgilerden dört önemli sonuç çıkardım: Ülkemize üretim alanında yapılan bu çeşit doğrudan yatırımları yakından tanımalıyız. İleri örnekleri yakından izleyerek tam sanayi yaratmak için gerekli yan sanayinin niteliklerini kavramalıyız. Üretim alanındaki doğrudan yatırımlarının insanlarımızın yarattığı birikimi bir değer olarak algılamalıyız… Ve sonuncusu da, bu topraklara yatırım yapmış insanlara gerekli değeri vermeliyiz ki, ülkemiz, başka yatırımlar için "cazibe alanı" olabilsin.
Fontana Pierro Kalıp tesisleri ülkemize İtalya'dan gelen bir yatırım. Özellikle büyük ölçekli sacları işlemek için üretilen kalıp tezgahlarından oluşuyor. Toplamda 30 milyar Euro yatırılmış.
Fontana Pierro Kalıp Samsun'da Ahmet Bahadır'ın bir sözünün hayata taşınması: "Yan sanayi olmadan tam sanayi olmaz!" diyor . Ülkemizde otomotiv sanayi gelişecekse, sac kalıpların en ileri düzeyde üretilmesi gerek. Tesis, tam da bunu yapıyor. İtalya'nın birikimini, tamamen yabancı sermaye olarak ülkemize taşıyor. Orta ölçek yatırımlar arasında ilk sıralarda yer alacak özelliklere sahip.
Kalıpçılıkta değer taşıdığını bildiğim bir başka zenginliği daha Fontana Pierro Kalıp tesisleri ülkemize taşımış: Mühendisimizin,ara elamanımızın ve işçimizin eğitimi. Walter Fontana'ya insanımızın uyum yeteneğini soruyoruz. Heyecanla anlattıkları bizleri sevindiriyor. Anlıyoruz ki, kısa zamanda epey yol almışız…
Bir önemli sorumluluğu altını çizmeliyiz: Ülkemizde yerli üretimi artıran, insanımızı istihdam eden, bilgimizi ve görgümüzü geliştiren yatırımlara sahip çıkmalı. Neden televizyonlarımızda, ciddi yatırım yapmış yatırımcılarla programlar düzenli biçimde yapılmaz? Biz başkalarına değer vermeli, onları yüceltmeliyiz ki, Daron Acemoğlu'nun altını çizdiği "…teşvik edici" olabilelim, ülkemizi bir "cazibe merkezi" haline getirebilelim.
Övmesini de bilmeliyiz
Yıllardır, "…her çivi çakandan Allah razı olsun demem… Doğru yere doğru çivileri çakanlardan Allah razı olsun… Yanlış işler yapanlardan niye razı olsun ki?" sorusunu herkese sorarım.
Osmaniye'de Fuat Tosyalı'nın tesislerini gezerken nasıl heyecan duymuşsam, Fontana Kalıp tesislerini gezerken de aynı heyecanı duydum. Çünkü bu gibi tesisler ülkemizin, insanımızın önemli kazanımları. Bu tesisleri yaratan insanların bir yanlışlarını görürsek söyleme hakkımız var ama, onların işleriyle ilgili, "övgüye kabız, sövgüye amel" tavrı gösterme hakkımız yok.