Doğru bir adım
Türkiye’yi 2002’den bu yana yöneten AKP kadrolarının ekonomi alanında attıkları adımları yakından takip eden bir yazarım. Açık yürekle söylemek isterim ki kendilerine seçim kazandıran krizin ardından, önceki dönemin kararlarını uygulayarak ilk 5-6 yıl oldukça başarılı işlere imza attılar. İlerleyen yıllarda krizin ardından ortaya çıkan beklenmedik derecedeki para bolluğunu ise iyi yönetemediklerini ve ülkemizi gerçekten önümüzdeki yıllara güvenle taşıyacak yapısal tedbirleri alamadıklarını düşünüyorum.
İyi niyetle yapılan düzenlemeler ve atılan adımların ise farklı öncelikler nedeniyle kanayan bir kesiğe, yara bandı yapıştırmanın ötesine geçemediğini söylemeliyim. Büyümenin motoru olarak devletin alt yapı yatırımlarının seçilmesi ve arazilerin değerlendirilerek yaratılan katma değeri sıfıra yakın bir büyüme sistemi çok net söylemek gerekirse sürdürülemez. O yüzden rotanın çok acil olarak katma değeri yüksek sanayi sektörüne döndürülmesi, önceliklerin tasarlayan-üreten- istihdam ve ihracat sağlayan sektörlere yönelmesi giderek kaçınılmaz bir hal alıyor.
İşte bu sektörlerin başında ise hiç şüphesiz otomotiv geliyor.
Hükümetin bu alandaki bazı teşvikleri ki bunlar sanayi açısından faydalı olduğu müteakip defalarda sektör yetkilileri tarafından kabul edildi, gönülden geçen hedeflere ulaşmada yetersiz kaldığı da vurgulanıyor.
Otomotivcilerin en çok şikayet ettikleri konu olan vergilerin yüksekliğinde ise farklı kaygılar nedeniyle tüketimi artıracak ve oranları dünya ortalamalarına çekecek adımlar atılmadı.
Fakat, tüm bu eleştirilerin geçen hafta alınan ve hibrid otomobillerdeki vergi indirimini getiren düzenlemenin ne kadar yerinde olduğunu da gölgelemesine izin vermemek gerekiyor.
Vergi sistemi konusunda atılacak çok yol olsa da hibrid araçların özellikle 2 litreye kadar olan hibrid araçların ÖTV’sinin en düşük seviyeye çekilmesi ve bu otomobillerin konvansiyonel araçlarla aynı vergi dilimine getirilmesi çok önemli bir gelişme olarak kaydedilmeli.
Bu açıdan atılan bu adımı tebrik etmemek elde değil. Özellikle tüm dünyada dizel teknolojilerinin yavaş yavaş terk edildiği bir dönemde, Türkiye’de de bir versiyonu üretilecek hibrid için atılan bu adımın doğruluğu tartışılamaz. Yaklaşık 15 yıl sonra AB üyesi ülkelerde benzinli ve dizel motorların yasaklanmasının gündeme geldiği bir ortamda, hibrid ve elektrikli araçlara yönelik teşviklerin hayata geçirilmesinin tam zamanı.
Toyota’nın yakın bir zamanda üreteceği C-HR modelinin hibrid versiyonları bulunurken, ÖTV indirimi ile yerli imalata bir destek sağlandı. Şimdi sıra bu alkışı hakeden hareketi daha ileri taşımaya ve elektrikli araçlara yönelik teşviklerin sağlanmasına geldi.
İç pazarda satışa yönelik yapılan vergi düzenlemelerini çok önce tamamlayan Ankara’nın desteği, batarya, yazılım gibi elektrikli otomobillerin can damarı olan alanlara taşımasının zamanı geldi.
Bu parçaların ülkemizde imal edilmesine yönelik nokta teşvikler verildiği taktirde gerek Türk ekonomisi, gerekse otomotiv sektörü özelinde hükümetin karnesine çok büyük bir artı yazılacaktır.